Kim bu CHP’deki akıl almaz üçlü?

Kim bu CHP’deki akıl almaz üçlü?

Şer üçgeni ve reklam arası CHP!

Evet reklam arası çünkü cumhuriyetle yaşıt olduğunu iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin siyaset taktiğini çözmek için daha fazla zamana ihtiyacı yok insanın.

Aslında bu taktiği tanımlarken kullanılması gereken geometrik şekil, çokgen olmalıydı ancak, teferruatlar bir kenara atıldığında geriye üç kenar kalıyor, ya da üç köşe, ya da üç nokta…

CHP onsuz yapamaz, çünkü sadece onun gibi biri belli bir yaş seviyesinin üstündeki statükocu, yasakçı, laikçi zihniyeti böyle başarılı bir şekilde bir arada tutabilir.

O CHP’siz yapamaz çünkü onu taşıyabilecek tek siyaset anlayışı bu partide mevcut. Yani onu bir başka partinin başına da geçirseniz, üyesi de yapsanız, aşırı demokrasi ya da özgürlük anlayışından komaya girer. Kaldıramaz yani.

Tabi ki Deniz Baykal’dan söz ediyoruz. Yani hiç değişmeyen tek adamdan. Tıpkı Milli Şef dönemindeki gibi. Millete tepeden bakan, halkı öcü gibi gören ve kendilerinin dışındakiler için özgürlüğü çok gören zihniyet.

Cumhuriyetle yaşıt bu siyasi partinin Türkiye için yaptıklarına gelince. Cumhuriyetin kuruluşunu ve devamındaki anlayışı şimdi tarih ve vicdanlar sorguluyor. Ancak son yılların CHP zihniyetini analiz etmek isteyenler, öncelikle şer odakları üzerinde durmalı.

Ortada bir üçgen varsa ve bu temelde bir analiz yapılacaksa, buraya en uygun isim Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Hatırlarsanız, özellikle yerel seçimler öncesine bir tanesi bile mahkemeye ya da savcıya götürülmemiş sahte dosyalarla malum gazete ve televizyonlarda boy gösteriyor, “Ben iddia ediyorum, sen aksini ispatla” sahtekarlığıyla insanların aklını karıştırma mücadelesi veriyordu. Başarılı oldu mu, bence evet. Zira bir insanın yoksa bile, atılmış çamuru temizlemek ve en az zararla bu çamurdan kurtulmak için harcayacağı süre, seçim propagandasına harcayacağı süre içerisinde küçümsenmeyecek bir orandadır. Ve bu sürede kararsızların yitirilip gitmesi kaçınılmazdır.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi birikimine, derinliğine, kabiliyetlerine, üretkenliğine baktığımız zaman ise, ülke menfaatine en küçük bir bilgiye sahip olmadığını anlamak zor olmayacak. Gözümüzün önünde her gün iftiralar, yalanlar, saldırmalar, sataşmalar…

Proje var mı, plan var mı, öneri var mı, iyi niyet var mı, yok! Olduğunu iddia edenlerin ortaya ne koyacaklarını merak etmekle birlikte bu konuda ikna edici cümlelerin yokluğundan hiç olmadığım kadar eminim.

Şer üçgeninin bir diğer köşesine oturtulacak en uygun ikinci isim tabi ki Onur Öymen’dir. Son olarak Dersim isyanının bastırılma şeklini överek şimşekleri üzerine çeken ve CHP’de adeta kaos havasına neden olan Öymen, Cumhuriyetle ve halkla hiçbir alakası olmadığını defalarca ispatlayan CHP’li öymen, İslam ve inanç karşıtlığını, bir Amerikan gazetesine verdiği demeçte başörtüsünü Alman Nazilerinin kahverengi, İtalyan faşistlerinin kara gömleğiyle karşılaştırması ile açıkça ortaya koymuştu. Şimdilerin tecrübeli siyasetçisi Onur Öymen’in ülke menfaatleri için yaptıklarına, icraatlarına, altına imza attığı ulusal ya da uluslar arası başarılara gelince…

Üçgenin üçüncü yani son köşesine ise, son günlerin provokatif ismi Canan Arıtman’ı oturtmak, Arıtman’ın hakkını teslim etmek olur. Onun işi siyaset değil, bazı mahallelerde duvar diplerinde oturarak akşama kadar dedikodu yapan bazı kadınlarla taşıdığı ortak özelliğiyle tanıyoruz biz onu. Siyaset yapmak, ilkeli insanların işi olmalı. Ancak ‘ben ilkeli siyaset yapıyorum’ diyorsa ilkelerinin seviyesini mutlaka kontrol ettirmesi lazım.

“Arıtman ne iş yapar?” sorusuna “siyaset yapar, ülkesine, milletine, halkına hizmet eder” türünden cevaplar vermeyi çok isterdim. Ama arıtman çok iyi ortalığı karıştırır, TBMM’ye davet ettiği insanlara provokatif eylemler yaptırır, müdahale eden güvenlik güçlerine müdahale etmeye kalkar, sonra da onları karalama politikasına girişir, bunu yaparken iktidara çamur atmaktan çekinmez ve en nihayetinde kendisine biçilen “ortalığı karıştırıcı” rolünü en iyi şekilde oynar.

Peki bu üçgenin özü nedir; ŞER. İktidarlar, yaptıkları her şeyde kendilerine karşı gelen, her şeyi eleştiren, iyi ya da kötü her projenin önüne set çeken, her kanun çıktığında mahkemeye koşan muhalefetler karşısında nasıl bir yol izler sizce.

Sadece Kemal Kılıçdaroğlu, Onur Öymen ve Canan Arıtman’ın oluşturduğu üçgen bile her şeyi anlatmaya yetiyor aslında. Ama CHP’de o kadar çok üçgen var ki.

Geride bıraktığımız son iki seçim ve bu seçimlerin propaganda süreleri boyunca Genel Başkan Deniz Baykal’dan tutun da, en önemsiz ismine kadar her hangi bir CHP’liden dişe dokunur bir proje duyan var mı?

Aslında bu kadar basit. CHP ile siyaset yapmak istiyorsan, sahte dosyacıları, sahte özgürlükçüleri ve provokatörleri hesaba katacaksınız. Her üç şekilde de karşınıza çıkabilirler. Bu üç ihtimale göre hazırlığınızı yaparsanız CHP’den korkmanıza kesinlikle gerek yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi