Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Al sana en kralından Ergenekon!

Al sana en kralından Ergenekon!

Ergenekon nedir?
Ergenekon bir tutumdur... Bir zihniyettir... Bir kavrayıştır... Bir modeldir... Hatta bir paradigmadır...

İlle de “örgütsel ve hiyerarşik” bir bağ içinde olmak, cuntacı yapılarla düşüp kalkmak, belge alışverişinde bulunmak, yolunu Silivri’lere düşürmek gerekmiyor.

Türk entelijansiyasının kolayca üzerinden atamayacağı bir “tutum”dan sözediyorum.

Buyrun, hep birlikte görelim...

Fetiş cumhuriyet düşüncesinden, demokratik cumhuriyet düşüncesine lütfen ulaşmış bir yazar (ismi lazım değil), bize “cumhuriyetin önemini” kavratacak bir yazı yazmış.

Bir köşe yazısı, evet...

Esasında, “Bir aydının, sorumluluk mevkiinde bulunan bir yazarın sabuklamaları” demek gerekir ama kimseyi üzmeyelim.

Elbette cumhuriyeti önemsemeliyiz...

Elbette ciddiye almalıyız...

Fakat, “demokratik cumhuriyet fikriyatına lütfen ulaşmış yazar”, daha başlarken gardımızı düşürüyor; cumhuriyetimizin bilmem kaçıncı yıldönümünü kutlarken “ciddi çelişkilerin tuzağına da düşmüş bulunduğumuzu, AB ile müzakerelere başlarken bu tuzakların yoğunlaştığını” ve takdir edersiniz ki bunun da “özel bir anlam kazandığını” tespit ediyor.

Bu tuzakların ne olduğuna ilişkin somut bir bilgi yok ama, ilerleyen satırlardan anlıyoruz ki cennet vatanımız için bir “bölünme ve parçalanma durumu” sözkonusu.

Demokratik cumhuriyet fikriyatına lütfen ulaşmış yazar, “vaziyet ve manzara-i umumiyenin” iç açıcı olmadığını saptadıktan sonra, gaflet ve dalâlet uykusunun daha ne kadar süreceğini soruyor ve “aymaz demokratlara” sinirleniyor.

Biz de payımıza düşeni alıyoruz.

Görüldüğü üzere yazar, “Nutuk”tan yaptığı isabetli alıntılarla dilini zenginleştirme yoluna gitmiş...

İyi de etmiş.
Bu alıntılardan sonra iyice anlıyoruz ki, cumhuriyet iyidir, cumhuriyet dışındaki tüm rejimler kötüdür, Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir ve de bir cumhuriyettir, bu cumhuriyet bugün tehdit altındadır, vaziyet ve manzara-i umumiye hiç de iç açıcı değildir, cumhuriyetimize ek olarak laikliğimiz de büyük tehdit altındadır.

Hepsi tamam...

Fakat, bütün bunlara “eyvallah” dememiz yazarı kesmiyor. Cumhuriyetimize ve laikliğimize yönelik tehditleri sıralarken, “tehdit skalasına” demokratik parlamenter sistemi de dahil ediveriyor: “Türkiye’nin çok partili yaşamında dinciliğinden kuşkulanılan bir siyasal partinin iktidarda bulunması kaygıları artırmaktadır.”

Nasıl yani?

Dinciliğinden kuşkulanılan bir siyasi partiyi böylesine pervasızca iktidara taşıdığına/taşıyabildiğine göre, sorun belki de çok partili sistemdedir! Olabilir mi? Niçin olmasın!

Peki, çözüm?

Bundan kolay ne var! Çözüm için birinci koşul “gaflet ve dalâletten sıyrılmak”, ikinci koşul da “Laik Cumhuriyetin bütün sağlıklı güçlerini duruma el koymaya” çağırmak.

Nasıl yani?

Şöyle:

Madem “mevcut sistem” sağlıksız güçleri iktidara taşıyor, o halde bundan sonra kurulacak sistem sağlıklı olsun, parlamento dışı olsun ama yeter ki bizim olsun. Hatta isterse “Baas modeli” olsun.

Bunu demiyor da, demeye getiriyor.

Utanmasa, “İşin içinde bizim çocuklar”ın da bulunduğu bir iyi darbe şart...” diyecek.

İşte size Ergenekon...

Demek ki sadece bomba, mühimmat, suikast, andıç, lahika, darbe planı değilmiş.

Ergenekon, aynı zamanda bir zihniyetmiş...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi