Bay edepsiz'e mektubumdur

Bay edepsiz'e mektubumdur

Bay Edepsiz...Pek uzun bir zamandır tanışıyoruz seninlen.

Beklenmedik zamanlarda karşımıza çıkıyorsun.

Kimi zaman bir televizyon kanalında.

Kimi zaman bir konferansta.

Kimi zaman bir yemekte.

Kimi zaman bir gazetede.

Şurada... Burada... Orada...

Bay Edepsiz, insanların çok olduğu ya da insanlarının çoğunun seni gördüğü mecralarda arz-ı endam etmeye bayılıyorsun.

Ve de iştahla seviyorsun konuşmayı.

Sana niye Bay Edepsiz diyorum biliyor musun?

çünkü;

Bilerek ya da bilmeyerek, maddi olanı ilahileştiriyorsun.

İlahi olanı maddeleştiriyorsun.

Ne mi demek istiyorum?

Açıklayayım.

Mesela;

Hz. Peygamber’den ‘Peygamber’ diye bahsediyorsun.

Hz. Mevlana’ya ‘Mevlana’ diyorsun.

Hz. Yunus’a ‘Yunus’ diyorsun.

Behey Bay Edepsiz...

Yukarıda zikrettiğim isimler babanın oğlu mu?

Yan dükkandaki komşundan mı bahsediyorsun?

Büyüklere böyle mi hitap ediliyor sizin oralarda?

Böyle mi saygı gösteriyorlar?

Nereden icap ediyor bu samimiyet?

Bak Bay Edepsiz kardeşim.

Kötü niyetli değilsin.

Bu lakırdıları da bile isteye söylemediğini düşünüyorum.

Amma edepsizsin.

Enteresandır, dünyevi ilişkilerinde hiç de edepsiz görünmüyorsun.

Yeni tanıştığın insanlara ‘lak’ diye ismiyle seslenmiyorsun.

‘Bay’ ve ‘Bayan’ hitabını kullanıyorsun.

‘Sen’ demiyorsun, ‘siz’ diyorsun.

Nüfuzlu birinin önünde ayağa kalkıyor, önünü ilikliyorsun.

Amma gelgelelim iş ululara gelince tam bir ‘öküz’ kesiliyorsun.

Hani yeri geldiğinde atalarından dem vuruyorsun ya.

Bak o ataların nasıl hitab etmişler, senin ‘peygamber’ diye bahsettiğin ‘kutlu’ kişiye.

‘Fahr-i kainat efendimiz’ demişler.

‘Peygamber-i zişan efendimiz’ demişler.

‘Resulullah Efendimiz’ demişler.

‘Habib-i Kibriya Efendimiz’ demişler.

‘Peygamber Efendimiz’ demişler.

Onlar demiş de senin dilin mi kopar böyle dersen?

Güya değerlerine sahip çıkıyorsun ya.

Güya atalarına sahip çıkıyorsun ya.

***

Behey densiz Bay Edepsiz...

Değerlerine nasıl sahip çıkıyorsun söyleyeyim mi?

Şöyle sahip çıkıyorsun;

200 YTL’nin üzerine, Hz. Yunus Emre’nin resmini basıyorsun.

Bununla da böbürleniyorsun.

Afferim sana.

İyi halt ediyorsun.

Dünyevi olan hiçbir şeyle hiç yanyana getirilmeyecek bir ismi, bir ulu kişiyi, en dünyevi nesne olan para’nın üzerine basıyorsun.

‘Ne varlığa sevinirim/ Ne yokluğa yerinirim/ Gölgen ile avunurum/ Bana seni gerek seni’ diyen insanı mangırın üstüne monte ediyorsun.

Kendi değerlerini ayaklarının altında paspas edip çiğniyor, sonra da kalkıp, kimileri senin değerlerine saldırıyormuş diye kükrüyorsun.

‘Yunus Emre değerlidir, para da değerlidir. O halde Yunus Emre paraların üzerinde yer almalıdır.’

Mantığın böyle çalışıyor di mi?

Değerlerine sahip çıkıyosun ha?

Bak bi hikaye anlatayım yeri gelmişken.

Adamın biri ormanda tuzağa yakalanan bir ayı görmüş. Böyle, nasıl inliyormuş bağırıyormuş zavallı ayı. Adamın gönlü elvermemiş.

Gitmiş ayıyı tuzaktan kurtarmış. Sonra da baya bi dost olmuşlar.

Beraber gezip duruyorlarmış. Bir gün adam yorulmuş, ayının yanında mışıl mışıl uyurken bir sinek gelip alnına konmuş.

Ayı bakmış ki sinek dostunun alnında, rahatsız ediyor.

Minnet ifadesi olaraktan, yerden kocca bir kayayı kaptığı gibi ‘çatırrrdanaaaak!’ dostunun alnının ortasına yerleştirmiş.

Sineği öldürmüş, dostunun kafasını da karpuz gibi dağıtmış.

Senin sahip çıkman da böyle bişey değil mi?

öyleyse ben fıyayım bay edepsiz, sen devam et.

Duvarına astığın ‘Edep Ya Hu’ levhasına bak dur öyle mel mel.



Not: Yukarıda bahsettiğim ‘Bay Edepsiz’ kim diye sorarsanız hemen söyleyeyim.

Benim, sensin, biziz, birçoğumuzuz.

Modern hayatın içinde inceliğini, nezaketini, ahlakını, edebini, kendini kaybeden hepimiziz.

Biraz ‘Cuma’ hutbesi gibi oldu amma idare edin artık.


En büyük tehlike Sazanizm


Herif heyecanla koşarak geliyor.

‘Muhterem ‘Allah!’ diyen kargayı gördün mü?’

‘Efenim, anlamadım?’

‘Yav internette her yerde var. Bi evin balkonunda çekmişler. Gözlerimle gördüm. Bildiğin karga ‘Allaaah!’ diye ötüyordu.’

‘Yapma yav!’

‘Hemi vallaha, hemi billaha... Şu kolumdaki tüylere bak, tiken tiken oldu!’

***

İşte ‘Sazanizm’ diye bahsettiğim mevzu bu.

Bu türden mevzulara sazan gibi atlamak.

‘Satanizm’ bu ‘Sazanizm’in yanında çocuk oyuncağı kalır.

Bu oltaya ‘hooop!’ diye atlayanlar da muhafazakar insanlar.

***

‘Allah diyen kargayı gördün mü?’

E, gördüm kardeşim ne var bunda?

Bal kovanındaki ‘Allah’ yazısını da gördüm.

Ortadan kesilmiş karpuzun içindeki ‘Allah’ yazısını da gördüm.

‘Allaaah!’ diye miyavlayan kediyi de gördüm.

Bulutlardan oluşan ‘Allah’ yazısını da gördüm.

Gördüm de;

Sen niye böyle sazan gibi atlıyorsun anlamıyorum ki?

‘Abicim, Allahın varlığına bundan büyük delil mi olur?’

Olur tabi.

Şüphen mi vardı?

Manyak mısın nesin sen?

Karganın...

Balın...

Bulutun...

Karpuzun...

Bizatihi kendisi ‘delil’ değil mi ülen?

İlle içinde bi de ‘mühür’mü görmen gerekiyor?

Ne demek istiyorsun?

Etrafına ‘ He he hee.. Bakın gördünüz mü, ben doğru şeye inanıyormuşum’ mu diyorsun sazan efendi.

Yusyuvarlak karpuzu görüp iman etmeyeni içindeki yazıyla mı iman ettireceksin?

Bırak artık şu ‘Sazanizm’i.

Kabak tadı verdi.

‘Allah’ diyen kargaymış.

N’oolmuş yani?

Ben ‘Allah’ diyen insan bile gördüm. Koşup bağırdım mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi