Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Danıştay’ın kararı hangi millet adına?

Danıştay’ın kararı hangi millet adına?

Bir insan, nasıl çıldırır?.. Bir insan, kafayı nasıl yer?.. Bir insanın kimyası nasıl bozulur?.. Herhalde durduk yerde olmaz bu!.. Bir insan, “her şey normal” iken, durduk yerde çıldırmaz, durduk yerde kafayı yemez ki... Mutlaka bir “dış müdahale” vardır, bir “söylem ve eylem” vardır ki; insan zıvanadan çıksın.
Dün, “Vakit Yayın Kurulu” olarak toplanmış, “gündemdeki olayları” değerlendiriyorduk...
Hangi olayı “büyük” görelim, hangi gelişmeyi “öne çıkaralım” diye istişare ederken, gelen bir “son dakika” haberi, hem “manşetimizi” altüst etti, hem “moral”lerimizi!..
Altüst olan sadece bizim morallerimiz değildi...
Öyle sanıyorum ki; “meslek liseleri”nde okuyan “onbinlerce öğrenci”nin de moralleri altüst, bayramları “zehir” olmuştur!..
Onbinlerce öğrencinin hayâlleri öldürülmüş, gelecekle ilgili umutları yıkılmıştır!..
Peki, bu kadar önemli olan olay neydi?..
Kim, ne yapmıştı ki;
Hem “Türkiye’nin gündemi” değişmiş, hem de onbinlerce öğrenci “yok” sayılmıştı?..
DANIŞTAY’IN KARARI HUKUKÎ DEĞİLDİR!
Birinci sayfamızda da okuyacağınız gibi;
İnsanların moralini bozan, çıldırtan, kafayı yedirten olay, “Danıştay 8. Dairesi’nin kararı”dır!..
Danıştay 8. Dairesi dün, “Türk Milleti Adına” oybirliği ile bir karar almış ve demiş ki;
“Milli Eğitim sisteminin yönlendirmeye ilişkin kuralları ile 2547 sayılı yasanın 45. maddesinde yer alan kurallar yürürlükte ve uygulanıyor iken, bu kuralların uygulanmasını bertaraf edecek şekilde YÖK tarafından alınan katsayının kaldırılması kararı; eğitim sisteminin örgütleniş biçimindeki bütünlüğü bozacak nitelik taşıdığı ve uygulamada karşılaşılan sorunların giderilmesi amacının dışına çıkıldığı görülmüştür!..
Bu durumda dâvâ konusu kararın 3, 4, ve 5. maddelerinin, dayanağı yasa hükümlerine aykırı olduğu gibi, eğitim sisteminin, hukuka uygun oldukları istikrar kazanmış yargı kararları ile de ortaya konulmuş olan amaç ve ilkelerine, hukuka ve hakkaniyete uygun değildir. Dava konusu kararın uygulanması halinde, telafisi güç ve imkânsız zararlar oluşacağı da açıktır.”
Evet, Danıştay 8. Dairesi’nin dün açıklanan kararında aynen böyle deniliyor!
Bu kararı açacak olursak;
Danıştay, “Katsayıyı kaldırma kararını YÖK veremez” diyor!.. Ekliyor; “YÖK’ün kararı, eğitim sistemindeki bütünlüğü bozacak niteliktedir!”
Şimdi, tartışılan şu:
Bu karar “hukukî” midir,
Yoksa “siyasî” ve “ideolojik” mi?..
Bu kararın, “ideolojik bir zihniyetin ürünü” mü, yoksa “siyasi” mi olduğunu elbette bilemem...
Ama, şunu rahatlıkla söyleyebilirim:
Bu karar, “Türk Milleti Adına” verilmiş olamaz!..
Ve ayrıca, “hukukî” de değildir!..
Eğer “hukuki bir karar” olduğu iddia edilirse, o zaman sorarım: “Peki, bundan 5 ay önce, yani 26 Haziran 2009’da verilen karar neyin nesidir?”
5 AY ÖNCE: YETKİ YÖK’TEDİR!
Öyle ya;
Avukat İbrahim Serdaroğlu tarafından müvekkili adına Mart 2008’de Danıştay 8. Dairesi’nde meslek liselerine yönelik katsayının kaldırılması için açılan ve 1.5 yıl süren davanın sonunda, 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası’nın ‘yükseköğretime giriş’ başlıklı 45. maddesinde yer alan “Yükseköğretim kurumlarına girecek öğrencilerin ne şekilde o kurumlara kabul edileceğiyle ilgili gerekçeler YÖK tarafından belirlenmektedir” ifadesini gerekçe gösteren Danıştay, katsayı düzenlemesi ve yeni bir sistem getirme yetkisinin açıkça YÖK’te olduğuna dikkat çekmişti.
“8. Daire’nin gerekçeli kararı”nda da, aynen şu ifadeler kullanılmıştı:
“Yeni bir katsayı belirleme, sınav sistemini değiştirme yetkisinin ancak YÖK’te olduğu Danıştay 8. Dairesi’nce hüküm altına alınarak, YÖK’ün 2010 için yaptığı katsayı düzenlemesinin iptali için açılacak davaların hukuk gereği ve mahkeme kararlarındaki bağlayıcılık gereği reddedilmesi gerekecektir.”
Yani, demişlerdi ki;
“Yeni bir katsayı belirleme ve hatta sınav sistemini değiştirme yetkisi, sadece YÖK’tedir... Katsayı düzenlemesinin iptali için, sakın bize gelmeyin!.. Eğer bunun için bize dâvâ açacak olursanız, şimdiden söyleyelim ki, ret kararı veririz!”
Lütfen dikkat;
Danıştay 8. Dairesi’nin bu kararı açıkladığı tarih, 26 Haziran 2009’dur!..
Yani, 5 ay önce!..
Peki, 5 ay içinde ne değişmiştir ki, bugün, yani 25 Kasım 2009’da “180 derece tersine bir karar” vermiştir Danıştay?..
Türk milleti, 5 ay içinde karar değiştirecek derecede “kaypak” mıdır ki; “Türk Milleti Adına” karar veren Danıştay, karar değiştiriyor?..
Hayır, millette bir “kaypaklık” veya “dansözlük” yok!.. Millet, dün nerede ise, bugün de orada duruyor!..
Değişen ve dönüşen, galiba Danıştay!..
Öyle olmalı ki;
“Zamana ve zemine göre” karar veriyor!..
Meselâ, Danıştay, “4 yıl önce” de benzeri bir karar almış ve “Katsayının kaldırılması konusunda YÖK yetkilidir” demişti...
DANIŞTAY’IN HANGİ KARARI DOĞRU?
Unutanlar için hatırlatalım...
Ankara Aydınlıkevler Ticaret Meslek Lisesi öğrencisi İlknur Öztürk, 4 yıl önce bir dâvâ açar...
Talebi şudur:
“Katsayı düzenlemesi iptal edilsin!”
Bu talebi görüşen Danıştay 8. Dairesi der ki;
“1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun ilgili maddeleri gereği yükseköğretim kurumlarına ortaöğretim kurumlarını bitirenlerin nasıl gireceğinin Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yapılarak Yükseköğretim Kurulu tarafından saptanır!”
Lütfen dikkat!..
Danıştay diyor ki;
“Bu, benim işim değil!”
Ya, kimin işi?..
“YÖK’ün işi!..
Katsayı düzenlemesini ben iptal edemem!..
Bunun iptaline karar verecek tek yetkili organ YÖK’tür!”
Söyleyin Allah aşkına;
“Danıştay’ın hangi kararı doğru”dur?..
“2005’teki kararı” mı?..
“26 Haziran 2009’daki kararı” mı?..
Yoksa, “dün” verdiği karar mı?..
Hele söyleyin;
“3 karar” arasında bu kadar “tezat”, bu kadar “farklılık” olur mu?..
Bu iş, madem “YÖK’ün işi”dir, o halde Danıştay, YÖK’ün işine niye burnunu sokuyor?..
Pekalâ, yine aynısını diyebilirdi;
“Ben karışmam, YÖK’e gidin!”
Ama, ne yaptılar;
YÖK’ün, 21 Temmuz 2009’da aldığı “katsayı farkını kaldıran” kararının iptali için başvuran İstanbul Barosu olunca, “hayır” diyemediler!..
Kendi kararlarını çiğnediler!..
Kendi kararlarını “inkâr” ettiler!..
“Darbecilerle kol kola” olan İstanbul Barosu’na, “Haklısınız..” dediler; “Bizim daha önce verdiğimiz karar tam aksi yöndeydi ama, madem YÖK’ün kararının iptalini istiyorsunuz, o halde sizi kırmayalım ve sizin arzunuza göre karar verelim!”
Dün yapılan budur!..
Daha önce verdiği “2 karar”da; “Sınav sistemini değiştirme ve katsayıyı düzenleme konusunda tek yetkili merci YÖK’tür” diyen Danıştay, “dün” verdiği kararla, “tam bir çifte standart” sergilemiş, “büyük bir ilkesizlik ve tutarsızlığa” imza atmıştır!..
Tekrar ediyorum;
“Bu karar, kesinlikle Türk milleti adına verilmiş bir karar değil”dir!..
Bu karar, “hukukî” de değildir!..
Bu karar;
“Hukuk”a da aykırıdır, “Anayasa”ya da!..
Çünkü “Anayasa’nın 42. maddesi”nde; “kimse eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz” şeklinde bir hüküm vardır!..
Peki, Danıştay ne yapmıştır?..
Onbinlerce öğrenciyi eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakmakla kalmamış, bir anlamda “cinayet” işleyerek gençlerin istikballerini katletmiştir!..
Bu kararla, “eğitime darbe” vurulmuştur!..
YOKSA 28 ŞUBAT DEVAM MI EDİYOR?
İşin doğrusu;
“Ergenekon Terör Örgütü mensupları” ve ordu içindeki “cuntacı”ların hazırlayıp da uygulamaya sokamadıkları “darbe” plânları, Danıştay’ın dünkü kararıyla başarılmıştır!..
Cuntacılar, belki “hükümeti” yıkamadılar ama Danıştay, onbinlerce öğrencinin hayâllerini yıktı, istikballerini katletti!..
Dahası, Danıştay; “YÖK’ün ve Anayasa’nın da üzerinde” olduğunu gösterdi ki; artık merak etmeye başladık; “Kimin yetkisi nerede başlayıp, nerede bitiyor?”
Yazılacak çok şey var!..
Bu iş, “Darbeci İstanbul Barosu”nun üzerine vazife midir ki; Danıştay’a dâvâ açmıştır?..
Danıştay, “zamana, zemine ve adamına göre” karar veren bir kurum mudur ki; dün “öyle” diyor, bugün “böyle!”
Yoksa, “28 Şubat süreci” hâlâ devam etmektedir de, o süreçte “brifing” alan ve “askeri ayakta alkışlayan” yargıçlarımız, bugün böyle kararlar verebiliyor.
Dedim ya, olay tek boyutlu değil!..
Ama, benim moralim bozuk!..
Kafamın tası fena halde attı?..
Oynatmaya az kaldı!..
Merak ediyorum;
Danıştay’ın kararı “Türk Milleti Adına” ise, bu karardan dolayı benim moralim niye bozuldu?..
Yoksa, ben “Türk” değil miyim?..
Öyle ya;
Ya ben “Türk” değilim,
Ya da bu karar “Türk Milleti Adına” değil!..
Benim, “Türk milletinin bir ferdi” olduğumdan şüphe olamayacağına göre, Danıştay üyeleri acaba “hangi ülkede” yaşıyor?..
Patagonya’da mı?!?..




Yazın bir kenara!
Tarih, 24 Kasım 2009... Türkiye Değişim Hareketi’nin Başkanı Mustafa Sarıgül, Habertürk ekranlarında Fatih Altaylı’nın sorularına cevap veriyor... Arada, öyle “söz”ler, öyle “teminat”lar veriyor ki, bir kenara yazıyorum... “Söz”lerini tutup tutmadığını görmek için, sizler de yazın bir kenara...
Mustafa Sarıgül’ün verdiği “söz”ler şunlardı:
¥ “550 milletvekili adayının yüzde 30’u, yani 155 tanesi bayan olacak ve seçilecek yerlerden aday gösterilecek.”
¥ “İlk seçimde iktidara gelmezsek; sadece genel başkanlığı değil, siyaseti de bırakırım...”
¥ “Partinin kuruluş dilekçesini vermek üzere Ankara’ya gittiğimizde, bizi 50 bin kişi değil de 5 bin kişi karşılarsa, bu iş yürümez demektir.”
¥ “Oyumuz yüzde 17 ile yüzde 47 arasında olacaktır!.. Başbakanlık; Kasımpaşa’dan Şişli’ye geçecektir!..”
Bunları yazın bir kenara... Çünkü biz, dün “söz” verip de bugün “kıvırtan” çok politikacı gördük.
Bakalım, Mustafa Sarıgül hangi “bahane”lere sığınacak?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi