Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Bayram barışı içine katsayı zehri

Bayram barışı içine katsayı zehri

Bayram iklimindeyiz. Bir yandan Kurbanı yaşıyoruz, bir yandan Haccı.

Şu anda, tüm dünyada, 1.5 milyar insanın yüreği, büyük bir coşku ile çarpıyor.

Ezanlar, tekbirler, telbiyeler, semada buluşuyor.

Kurban ve Hac, İslam'ın cihanşümul karakterini en yüksek coşku dozunda yansıtan ibadetler olarak, bir kere daha dünyamızı teşrif etmiş bulunuyorlar.

Şu sıralar gözleriniz, gönülleriniz mukaddes topraklara gitsin.

Arafat, Müzdelife, Mina ve Kâbe arasında, bembeyaz ihramlar içinde milyonlarca yürekle birlikte Alemlerin Rabbi huzurunda duaya durun, seller gibi akın, pervaneler gibi dönün...

Kiminiz Uzakdoğu'dan gelmiş olsun, kiminiz Afrika'nın sıcak bağrından, kiminiz Avrupa'nın soğuk kıyılarından, kiminiz Amerika'nın, Avustralya'nın derinliklerinden...

Yüreklerinizi çeksin bir sıla hasreti...

Kâbe özlemi, Peygamber komşuluğu...

Yürüyün, koşun, uçun ve gelin...

Orada, hayatın ve ölümün muhasebesini yapın.

Dünyadan çıkın, mahşeri yaşayın ve tekrar dönün dünyaya.

Bir başka insan olarak, evet, Rabb'in huzurunda yeniden kendini bulmuş bir başka insan olarak tekrar dönün dünyaya ve yeniden inşa edin dünyayı...

Allah'a bağlı bir hayat taşıyın yaşadığınız kıtalara...

Yüreğinize, "Lebbeyk Allahümme lebbeyk-Çağrına uydum, koştum ve geldim Ya Rabbi" nidaları dolsun.

Milyonlarca insanın nidası dolsun yüreğinize.

Yüreğinize koca bir Muhammed Ümmeti'nin göklere yükselen sesi dolsun.

Haccın kutsal topraklardan dünyaya yansıyan bu ulvi coşkusu, bizlerin yaşadığı mekânlarda, Kurban'ın ruhaniyeti ile birleşiyor.

Yüreklerimizin bir parçası Arafat'ta ise, bir parçası, buralarda, Kurban'la gelen deruni dostluğu, kardeşliği, muhabbeti, diğerkâmlığı paylaşıyor.

Birkaç yıldan beri kurbanlar, sadece, küçük muhitlerdeki sevgi-muhabbet-dostluk iklimini beslemekle kalmıyor, artık neredeyse tüm dünyayı Müslüman'ın sorumluluk duygusu ile bütünleştiren bir mahiyet kazanmış bulunuyor.

Afrika'da bir aç varsa, orada olacaksın.

Bangladeş'teki yoksulluğun kıskacından kurtaracağın bir kardeşin olacak.

Arnavutluk'ta, Kosova'da muhtaç insanlar, senin kurbanınla bayram yaşayacak.

Bu ne demek?

Şöyle düşünelim:

Bir yandan bütün dünyadan insanlar mukaddes topraklara aksın.

Bir yandan insanlar, kurbanlarla bütün dünyaya aksın.

Bu, hem Hac hem Kurban boyutuyla küresel anlamda yaşanan bir İslam coşkusu demek.

Bu, İslam'ın ibadetlerinin, evrensel anlamda insanı kuşatan bir rahmet hüviyeti ile hayata yansıması demek.

Öyle görünüyor ki İslam, her yeni senede, çok daha geniş ölçekte, insanlığın yaralarını sarmak üzere devreye girmiş olacak.

Bu insani hamlelerle insanoğlu, İslam'a daha çok alaka duyacak.

Müslümanlar'ın hayatına daha dikkatle bakacak. Ve oradan kendisine bir kutlu yol edinecek.

Karşımda, televizyon kanalında haberler var.

Yeryüzü Doktorları ismiyle bir araya gelen bir doktor grubu, Afrika'da insanlara şifa taşıyor.

İşte bu, diyorum ben büyük bir sevinçle.

İslam'ın rahmet iklimi ve rahmet insanı bu.

İşte böyle, diyorum ben büyük coşku ile İslam'ın rahmet toplumu böyle inşa edilecek.

İslam'ın terörle, tedhişle birlikte anılması, büyük bir bühtandı Rahman'ın kutlu dinine...

Belki de bizler, bazı yanlışlarımızla, bu bühtanı beslemiştik.

Ama artık, biz biz olduk, Müslümanlığın o güzel rahmani hüviyetini daha çok taşıdık kişiliklerimize ve İslam, bizlerin şahsında rahmet bulutu gibi ulaşmaya başladı yeryüzü coğrafyalarına...

Bizler, Müslümanlar, dünyada hangi insanın yüreğinde bayram sevinci üretince sevinç duyacak topluluklar olmalıyız.

"Bir insanın yüreğine sevinç taşıma"yı övüyor Allah'ın güzel elçisi... Sallallahü aleyhi ve sellem.

Bayramlar bunun için büyük bir fırsat.

Öyleyse haydin, yüreklere sevinç taşıma seferberliğine diyorum.

Bayramınızı bütün kalbimle tebrik ediyorum.

Ama...

Bütün bu sevinç günleri içine, Danıştay 8'inci Dairesi'nin taşıdığı hüznü, hüznü mü desem öfkeyi mi, öfkeyi mi desem, kini mi anlayamıyorum.

Biliyorum ki bu adalet değil.

Bu hak duygusu değil.

Bu eşitlik arayışı değil.

Bu, açık ki, hukuk adına hiçbir şeyle alakası olmayan bir şey.

Bu ülkenin kimi çocuklarına karşı yok edici bir hamle bu. Hukukçuya asla yakışmayacak bir savaş bu.

Bunu yapanlar ülke olarak yaşamak istediğimiz sevincin farkın da mı, onu yok etmeye mi yöneldiler, yoksa farkında değiller mi, ülkelerinin sevincinin farkında olmayan bir ruh iklimindeler mi? Her ne hal içinde iseler, yapılan adalet değil. Türkiye bu adaletsizliklerden kurtulmalı, kurtulacak. Er geç kurtulacak. İstemeyenlere rağmen!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi