Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Derin sır “Harekat Dairesinde” mi?

Derin sır “Harekat Dairesinde” mi?

“Genelkurmay’da herkesin suratı asık..” deniyor..
Yaşlısı ile genciyle subaylar tedirgin!
Ancak bu kez tedirginlik, askerlerin rejim konusunda sessizliği ile ilgili değil..
İşler gelip 33 er meselesinde düğümleniyor. Aslında 33 er meselesi tek sorun değil, ama o nokta çok hassas bir konu..
“Bu süreçte birileri susturulacak ya da kendi kendini susturacaklar” deniyor..
Yani intiharların arkası gelecek gibi sanki. Emekli birileri yurtdışına da çıkabilir..
Bana kalırsa Trabzon’a dikkat etmek gerek.. AK Parti’nin üst yönetimi dikkatli olmalı.. Bu kez hem milliyetçi, hem dindar, hem de Atatürkçü biri, birilerinin peşine takılmış olabilir..
33 er meselesi ne ilk ve ne de son olay. 33 kişi, birileri için sayı olarak da o kadar önemli değil. Ama yapı içinde bu işi bilen o kadar çok kişi var ki.. En alttan, en tepeye kadar herkes bu işin gerçeğine bir şekilde tanık olmuş..
Ergenekon davası sebebi ile de evraklar temizlenirken, bir o kadar kişi daha bu işlere vakıf olmuş.. İçeride birileri kendini güvenceye almak için bu belgeleri, üstlerine karşı sanki şantaj malzemesi gibi kullanıyormuş diye bir tedirginlik var..
Bakın son zamanlardaki bazı intiharların, gerçek intihar olup olmadığı da tartışılıyor..
33 er meselesi daha birçok kişinin başını yiyecek gibi..
İntihar edenlerin, ya da suikasta kurban gidenlerin birçoğunun yolu “Harekat dairesi”nde kesişiyor sanki.. İstihbarat faaliyetleri içindeki kişilerin son zamanlarda başına gelenler de bu derin yapı ile ilişkilendiriliyor..
Daha önce aynı operasyona birlikte imza atanlar şimdi birbirlerinden kuşkulanmaya başladı.. “Ya o beni ihbar ederse”, “ya konuşursa” sorusu beyinleri kemiriyor..
Birileri arşivleri temizlerken, birileri kendisi ile ilgili belgelere ulaşmak isterken başka bilgi ve belgelere ulaşıyor..
Tehdit ve şantajların arkası, bu durumda zor gelir.. Gizli belgeler, karanlık ilişkiler bu şekilde ortaya dökülünce kimsenin birbirine güveni kalmadı.. Yakında bu belgeler internete, basına, savcılıklara sızdırılmaya başlar..
Bu işlere bulaşmış birçok kişi; kim, kim hakkında ne biliyor, onun ağzını arayarak bu işlerin nereye varacağını anlamaya çalışıyor.
Kim kiminle ilişkili, sermaye, media, siyaset, bürokrasi bağları, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, kim hangi operasyondan ne götürdü. Kim hangi hazine arazisini nasıl zimmetine geçirdi. Karı - kız işleri, yabancı istihbarat ajanları ile ilişkiler..
Şu 33 erin ahı bunları perişan etti.. Ergenekon davasından bu yana en çarpıcı gelişme bu..
Ben Başbuğ’un tedirginliğini, bu öfkeli açıklamaların ardından konuya bir de başka açıdan bakınca, şimdi daha iyi anladım.. Tekrar dikkatleri dışa çekmeye çalışıyorlar.. İçeride korkunç bir gerilim var.. Bu şartlarda iktidara yönelik bir operasyon son derece zor.. Ama kendi içlerindeki bu gerginliği nasıl aşacakları ise belli değil.. Bu işler böyle devam ederse, nerede duracağı belli olmaz..
Eğer bu şartlarda askeri bir müdahale olacak olursa, bu içeride kanlı bir hesaplaşmanın olacağının da işareti sayılabilir..
Aslında birileri böyle bir müdahaleyi çok istiyor, ama kitleleri bir türlü harekete geçiremiyorlar.. Birkaç yüz kişi ile sınırlı, sıradan, basit gösteriler, sokak çocukları ve çoğu personellerden oluşan mini kalabalıklar.. Olay hemen kendini ele veriyor.. Kalabalıklar bu çabaları tebessümle izliyor.. Kanadoğlu, çıkıp sağda solda konuşuyor, ama izleyicilerin tümü kendi militanları zaten..
Baykal ve Bahçeli bir adım daha atarlarsa, onlar da kendilerini tutuşturdukları ateşin içinde bulurlar..
Yedek kuvvetler de zaten deşifre olmuş durumdalar. Siyaset, bürokrasi içindeki uzantılar gidişattan memnun olmadıkları için olaylardan uzak durmaya çalışıyorlar.. Çağrı kuvvetleri ortalıkta gözükmemeye çalışıyor..
Sanırım Başbuğ zaman kazanmaya çalışıyor.. Bu işlerin kendi döneminde patlamasını ertelemeye çalışıyor..
“Mıntıka temizliği” yapması gerekiyordu yapmadı.. İktidar üzerinde baskı oluşturmasını isteyen bir kanat vardı, denedi onu da yapamadı. Ama bu arada işler çok karıştı, sistem çökme noktasına geldi, herkes tedirgin.. Bu şartlarda ne yapması gerektiği konusunda Başbuğ’un kararsız kaldığını görüyorum sanki.. Her ihtimal de kendi içinde büyük riskler taşıyor.. Kimse Başbuğ’u kendine yakın hissetmiyor. Ergenekon dinlemelerinde de zaten subaylar bunu kendi aralarında konuşuyorlar.. Başbuğ’un ara çözümü, bu olayların kontrolden çıkarak daha da genişlemesini önlemek ve durumu ağustosa kadar muhafaza etmek.. Konuşmalarındaki öfke dozunu iyi ayarlayamamasının sebebinin de bu olduğunu düşünüyorum.. Güç gösterisinde bulunuyor. Özellikle basını dizginlemeye çalışıyor. Ama bana kalırsa bu işin dinamiği sadece iktidar ve media değil. Uluslararası güç merkezleri de işin içindeler ve bu süreç yamaçtan yuvarlanan bir kar topu gibi. İçerideki kanatlar arasındaki hesaplaşma gayretleri ve buna dayalı mevzi kapmaya yönelik taktikler öne çıkıyor. Media da bu durumdan yararlanıyor..
Basın bu olayları neden ve nasıl görmesin!? İnternette iddialar dolaşırken, bu iddiaları yazmayalım mı?
Başbakan yardımcısına suikast girişiminde bulunulacak ve iktidar bu olayın üzerine gitmeyecek, böyle bir şey mümkün mü?
İşler bu seviyeye ulaştıktan sonra, sempatizan düzeyindeki yargıçlar, baro üyeleri, siyasiler, hatta Baykal ve Bahçeli de mesafe koyacaktır bu çevrelere.. Bu işi gırtlağına kadar batmış tetikçiler ve onlara emir veren personel dışında kimse savunamayacak. Bu kişiler de deşifre olmamak için sessiz kalmayı tercih edecekler..
Başbuğ’un konuşmasını sadece Doğan ve Mediasındaki eklemlenmiş gazeteciler desteklediler.. Bu da bu çevreler için bir şans değil, şanssızlıktır aslında.. Bu çevrelerin bu açıklamalara niye destek verdiği de zaten çok açık.. Bu konuda toplumun zihninde oluşan düşünce, iddiaların gerçekliğini doğrulayacak nitelikte..
Şimdi Ergenekonda yeni dalgaya hazır olun.
Hele şu yeni yılı bir geçirelim.. Göreceksiniz, Encümen-i Daniş’te bile, birileri artık birileri ile daha fazla birlikte gözükmek istemeyecektir..
Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi