Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Daha anlamayan var mı?

Daha anlamayan var mı?

Hele bir geçmiş günleri hatırınıza getirin, tahlil yapın...
Demirel Baba’nın meydan meydan babalanması sebepsiz değildi... Senfoni müziğini “çağdaşlık” telakki etmesindeki esas sebebi anlamış olmalısınız... Acaba arkasında kimler vardı?
Kemal Gürüz isimli YÖK başkanının pervasızlığını göz önüne getirin ve arkasında kimlerin olduğunu düşünün...
Sıradan, basit bir öğretim üyesi iken YÖK başkanlığına getirilen, astığı astık, kestiği kestik biçiminde tezahür eden Erdoğan Teziç’teki cesareti biliyorsunuz... Şimdi esamesi okunmayan sayın Teziç, kahramanlık timsaliydi sanki... Peki arkasında kimler vardı?
Yüzlerce hukukçudan bir tanesiydi...
Ecevit-Bahçeli-Yılmaz tarafından C.Başkanlığı’na layık görüldü ve yeni bir devir başladı...
Demirel’in teamül haline getirdiği kendi görüşlerini dahi ıskartaya çıkartarak, biraz daha solcu, biraz daha “kırmızı ışık” pehlivanlığı yaparak, layüsel makam sahibi olduğunu ispatlamaya çalıştı sayın Ahmet Necdet Sezer...
Bir tarafı kırdı-döktü, diğer bir tarafı devlet kesesinden ihya eyledi... Arkasında kimler vardı sizce?
Sevgili rektörlerimiz lokal beyliklerini ilan ettiler... En başta İstanbul Üniversitesi rektörü, şimdi o, Ergenekon sanığıdır, elinde laiklik kılıcı ile etrafı budamadı mı?
Daha sonra ise, “ordu göreve” pankartlarının altında kostak kostak toplu halde yürümediler mi?
Yine sormak istiyorum, arkalarında kimler vardı ki?
Yalnız Kemal Alemdaroğlu değil, bir yığın benzeri rektör Yeniçeri mantığı ile isyan bayraklarını genelde ve mevzii yerlerde dalgalandırmadılar mı?
Mesela Ferit Bernay,
Fatih Hilmioğlu...
Mustafa Akaydın ve diğerleri...
Arkalarında kimler vardı?
Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli 8 numara küçük gelir... Siz esas hamilere ve emredicilere bakmalısınız...
Bugün tekrar sorabilirsiniz kendi kendinize...
Normal bürokratlar bir yana, yargı mensubu büyükleriniz dahi emre müheyya, elpençe durmadılar mı arkadaki muhayyel güçlerin karşısında?
Son 10 yıldır verilen önemli kararların bir dökümünü yapmanızda fayda var...
Normal hukuk standartlarına mı uyulmuş, emredici bir güce mi tapınılmış?
Bir yazımda, “Hurdalığa çıkan rektörler” cümlesinden dolayı sayın ve Ergenekon sanığı, aynı zamanda 6 ay süresinde hastanede vakit geçiren sayın Mehmet Haberal beni şikayet etmiş... Savcılık şikayeti olumlu bulmuş ve mahkemeye sevketmiş...
Yahu kardeşim, sayın Haberal hurdaya çıkmadıysa 17 Nisan’dan bu yana ne arıyor hastanede?..
Osman Aslan’ın Yargıtay 1. başkanlığı dönemini çıkartırsanız, hiç normali yakalayabilir misiniz?
Neden?
Çünkü arkada bulunan esas ve ağırlıklı güç öyle istemişti...
Şu hale bakar mısınız?
Özel Harp Dairesi, yeni adıyla “Seferberlik Tetkik Başkanlığı” içe yönelik çalışmalardan başını alamamış... Dışa dair herhangi bir mesele yok gündemlerinde...
Devletin hakimleri, savcıları, polisleri söz konusu keyfiliği çözme telaşında şimdi...
Bir yanda panik ve direnme, bir yanda araştırma...
Medya nihayet uyanma alametleri gösteriyor... Ya “suikast planları” açığa çıkmasaydı...
Nice olurdu güzel vatanımın hali?
Allah muhafaza kan gövdeyi götürürmüş... Hapishaneler tıka basa doldurulurmuş... Türkiye demokrasisi çamura çökermiş...
İnsan hakları mı?
O nasıl bir şey ki?
Neyse, burada keselim... İnşallah iyiliğe doğru bir gidiş olacaktır... Bundan sonra aynı konuya ileride döneceğim inşallah...
===============
Devri Cumhuriyet’te rahat yüzü görmedik
Geceye mahkûm olduk ki, gündüzü görmedik
Ya hep yokuş tırmandık, ya bağlandık kuyuya
Ömrümüz sona erdi, asla düzü görmedik...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi