Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Taşeronlaştırma, sendikasızlaştır ma ve Tekel işçilerinin direnişi

Taşeronlaştırma, sendikasızlaştır ma ve Tekel işçilerinin direnişi

Özelleştirme adı altında yıllardan beri yürütülen taşeronlaştırma ve buna bağlı olarak işçilerin sendikasızlaştırılması anlayışı Tekel işçilerinin günlerden beri süren direnişi ile yeniden gündeme gelmiş bulunuyor. Tekel işçilerinin neyin mücadelesini verdikleri topluma belki tam olarak anlatılabilmiş değildir. Bunda sanıyorum medyanın da rolü olmuştur. Medya dramatik sahneleri topluma yansıtırken bu sahnelerin niçin yaşandığını tam olarak aktarmıyor. Çünkü medya için önemli olan traj ve reyting.

Bu bakımdan Tekel işçilerinin direnişini anlayabilmek için yıllardan beri gündemde olan özelleştirme ve taşeronlaştırma çalışmalarını iyi bilmek gerekiyor. Öncelikli olarak özelleştirme ve buna bağlı olarak taşeronlaştırma belediyelerde başladı. İlk başlarda belediyeler kendilerini haklı çıkartacak bir takım gerekçelere de sahiptiler. Çünkü belediyelerin gelirleri giderlerini karşılamaya yetmiyordu ve hizmet yapmaları imkansız bir hale gelmişti. Bunun sebepleri üzerinde duracak değilim. Sadece belediyeleri siyasi yandaşları için gelir kapısına çeviren siyasi anlayış belediyeleri iflasın eşiğine getirmişti. Bunun için pek çok belediye borç batağından kurtulmanın yolunu bazı hizmetlerini özelleştirmede buldu. Elbette özelleştirme beraberinde sendikasızlaşmayı getirdi. Özelleştirilen hizmetlerde ücretler çok aşağıya çekildi. İşsizin böylesine çok olduğu bir ülkede asgari ücretle çalışacak insanları bulmak zor değildi. Bu arada devletin elindeki pek çok işletmenin de özelleştirme kapsamına alınarak satılması da gündeme gelince Saadet Partisi Ankara İl Siyasi İşler Bakanı Dr. Kasım Sezer'in ifadesiyle, "Toplumu örgütlü olmaktan çıkarıp hakkını arayamayan fertler haline getirip sermayenin rahatça emeğini sömürebileceği bir hale getirildi". Bunun sonucu olarak AK Parti iktidara geldiğinde sendikalaşma oranı yüzde 80 iken bugün yüzde 59'a inmiştir.

Sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırmanın bugün geldiği noktayı Dr. Kasım Sezer şöyle ifade ediyor:

"Meclis'te bulunan iş güvenliği yasa tasarısı işçinin değil sermayenin yararına bir tasarıdır. Sendikaların itirazları önemsenmemektedir.

Taşeronlaştırma teşvik edilmektedir. Taşeronlaşma da iş güvenliği olmayan düşük maaşlı işler demektir.

Kamu ve özel sektör sendikalı işçiyi tehdit olarak görmektedir."

İktidarın meslek birliklerini yok saydığına vurgu yapan Dr. Kasım Sezer, devlet kurumlarının sivil toplum kuruluşlarıyla, meslek odalarıyla konuşmadan genelge ve yönetmeliklerle topluma kurallar dayatıldığına dikkat çekerek, "Doğruları ifade eden meslek, ticaret ve sanayi odalarının yöneticileri zor durumda bırakılmaktadır" demek suretiyle eczacılar ve doktorların son eylemlerini hatırlatmaktadır.

Aslında iktidarın iş ve çalışma hayatına bakışındaki anlayış genellikle büyük sermayeden yana gelişmelere zemin hazırlıyor.

Dr. Kasım Sezer memurlarla ilgili gelişmeleri de şöyle özetliyor:

"Bugün gelinen noktada memur haklarında da geriye gidiş söz konusudur. Hakları ellerinden alınanlar sadece işçiler değildir. Memur sendikalarına toplu sözleşme hakkı tanınmayarak memur sendikaları güçsüzleştirilmekte, toplu sözleşme masasında hükumet istediğini dayatıp sendikaları çözümsüzlük noktasında bırakmaktadır."

Kısacası çalışanlar güçsüzleştirilmiş, kamu ya da özel sektör işverenlerinin insafına terk edilmiştir. Geçmişteki bir takım yanlış uygulamaları gündeme getirerek çalışanların güçsüzleştirilmesini haklı göstermek mümkün değildir. Yanlış uygulamaların, daha doğrusu hakların kötüye kullanılması olarak nitelendirilebilecek birtakım geçmişte yaşanmış olayların önünün kesilmesi gerekirken işçilerin asgari ücrete ve sendikasızlığa mahkum edilmesini haklı gösterecek hiçbir sebep olamaz. Sadece sermaye sahiplerinin düşünüldüğü ve onların korunup kollandığı bir sistemde huzurun sağlanması da mümkün olmaz. Çünkü, zenginler daha da zenginleşirken dar ve sabit gelirli kitleler giderek yoksulluğa sürükleniyorsa bunun izahı kolay olmaz ve buna sebep olanlar hesabını mutlaka verirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi