Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Dua edin

Dua edin

17 yaşındaki yeğenim "Teyze, ben Hanımın Çiftliği'ndeki Kemal gibi biriyle evlenmek isterim..." deyince gayri ihtiyari Neden diye sordum. Yüzüme baktı ve "Baksana adama, sevdiği kadının peşini hiç bırakmadı, ona sadık kaldı..." dedi. Yeğenimin bu sözünden sonra diziyi birkaç kez izledim ve gençlerin buralardan olumsuz modeller seçerek bazı hatalar yapabileceklerini düşündüm...

Dizinin konusu oldukça zengin ve burada bir çok ayrıntılar var... Ancak ben daha ziyade diziler aracığıyla gençlerimize verilen çarpık hayat düzenine değinmek istiyorum. Bunun için yeğeninin karısına el koyan Çiftlik ağasını ve yeğenimin hayran olduğu Kemal'i burada tanıdım ve onların gençlerimize ne kadar zarar verebileceklerini düşündüm...

Kemal'in sevdiği bir kız var ve kızın ailesi yoksulluğunu sebep göstererek Kemal'i hiçbir şekilde kabul etmezler. Daha sonra da kızlarını ondan uzaklaştırarak zengin bir ağanın yeğeniyle zorla evlendirirler. Fakat kız bu evliliği hiç istememekte ve hala gönlü Kemal'dedir. Ancak çiftliğin sahibi ağa, yeğenini devredışı bırakarak onun karısıyla evlenir. Yoksul kız bu evlilikten sonra zengin bir hanım olur ve çiftlikte kendisini istemeyen kimseler olsa da hiçbir şeye kulak asmaz ve burada şaşalı bir hayat yaşar... Daha sonra çiftliğe şoför olarak gelen Kemal eskiden sevdiği kıza yani bir başkasının eşine meyletmekte ve onun alıp kaçırma hayalleri kurmaktadır. Diğer yandan görümcenin gönlü ise Kemal'dedir... Kemal fırsat buldukça elalemin karısına yakınlaşmaya çalışmakta ve onun kaçırıp buradan ayrılmayı düşünmektedir fakat artık kadın kendisini istememektedir...

Anlayacağınız karışık bir salata... İçinde ne isterseniz var... Ama ben daha ziyade yeğenimin örnek eş adayı olabileceğini düşündüğü karakteri anlamaya çalıştım.

Düşünsenize adam, sevdiği kızı bir başkasına kaptırıyor ve artık başkasının nikahı altında olan kadının peşini bırakmıyor... Be kardeşim, bilir misin bizim geleneğimizde, evlilik hayali kurduğunuz kişiyle evlenmişseniz, onu başımızın tacı çocuklarımızın anası ya da babası olarak görürsünüz. Ancak, evlenememişsek, bacınız, ya da kardeşiniz bilirsiniz... Evli bir kadının peşinde koşmak ve onu yoldan çıkarmaya çalışmak ise ne kültürümüzle ne de geleneğimizle örtüşür. Eğer evlenememişseniz ve artık o kişi hayatına başka biriyle devam ediyorsa, başınızı eğer Allah'ın takdiri dersiniz ve yolunuza devam edersiniz... Bizler böyle bir kültürün eşiğinde büyüdük ve namus kavramını her zaman başımızın tacı yaptık, ailemizi ve başkalarının ailelerini korumayı önemli bir sorumluluk olarak gördük.

Gençlerimizin örnek aldığı kimselere baktığımda dizilerin hayatımızı ne kadar da istila ettiğini görüyorum. Hayatlarının en kritik dönemini yaşayan gençlerimiz, rol modellerini burada aradıklarından, çoğu zaman dipsiz kuyulara düşerek kayboluyorlar. Özellikle diziler vermek istedikleri mesajlarını öylesine cafcaflı bir ambalajla sunuyorlar ki, buradan çocukların zihin şablonlarını yavaş yavaş değiştiriyor. Onlara gösterişli ve ulaşılmaz bir hayat vaad ediyorlar. Ve gençler hiçbir zaman ulaşamayacakları bu hayatın hayallerini kurarken buradaki yozlaşmış ahlak anlayışını da benimsiyorlar.

Çocuklarımızı ahlaki yozlaşmanın, çarpık hayat tarzlarının etkisinden korumak istiyorsak onları bu tür dizilerden uzak tutmamız gerekiyor. Ama bu mümkün mü? Nasıl yapacağız bunu? Çocuk çevresinden, arkadaşlarından görecek, gizli gizli yine bu garip hayat tarzlarını kanıksayacak ve kendini burada bulacaktır. Bunun için, alternatif programlar seçmeli ve bunu yaygınlaştırmalıyız. Özellikle bizim diyebileceğimiz televizyon ve diğer basın kuruluşlarımız bu konuda bizlere destek sağlamalıdırlar. Bu kimseler, çocuklarımıza alternatif programlar üretmeli ve bu yönüyle onların eğitimine katkı sağlamalıdırlar.

Günümüzde, basın ve medyanın güçlü bir araç olduğu herkes tarafından kabul ediliyor. Ancak bu aracın nasıl ve ne şekilde kullanıldığı önemli. Eğer yapabiliyorsanız çocuklarınıza televizyonu kontrollu kullanmayı öğretebilir ve onları buradan gelebilecek zararlara karşı koruyabilirsiniz. Ya da buradaki çarpık hayat tarzlarının, ahlaki yozlaşmaların negatif sonuçlarıyla ilgili fikir telakkisi yaparak onlara buradaki yanlışları gösterebilirsiniz. Eğer hiçbir şey yapamıyorsanız, sessizce dua edin, bütün gece Allah'a yalvarın... Çünkü mermiler artık havadan gelmiyor, bu sihirli kutudan çocuklarımızın zihin dünyasına atılıyor ve burada onları başkalaştırıyor onları aslından koparıyor. Mermiler, ahlakı yozlaşmayı, bencilliği, çıkarcılığı, hilekarlığı, menfaatperestliği, rekabeti körüklüyor ve çocuklarımızla aramızı açıyor. Onları bizden koparıp alıyor. Gerçekten yapacak hiçbir şeyiniz yoksa geceleri kalkıp sessizce dua edin ve Allah'tan yardım dileyin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi