Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Utanmaz ve dangalak!

Utanmaz ve dangalak!

Beğenmeyebilirsin... Kaba, nobran, gelişmemiş bulabilirsin. Kasımpaşalılığını diline dolayabilirsin. Üslubunu eleştirebilirsin. “Niçin bizim grup bütün ihalelere giremiyor?” diyebilirsin.

Kısacası, her türlü bühtanda bulunabilirsin.

Eğer, “Bu adam sivil diktatör” diyorsan, kötü niyetlisin.

Memlekette bir sürü şey olmuş...

Dokunulamaz sanılan “tabulara” dokunulmuş.

Sorgulanamaz sanılan kurumlar “sorgulanır” hale gelmiş.

Bir sürü yasa değişikliği yapılmış.

Uyum yasaları çıkarılmış.

Kısmi “anayasa değişikliği” yapılmış.

İfade özgürlüğünün önü açılmış.

Kürt meselesinde önemli adımlar atılmış.

Kürt sözcüğünün bile müeyyideye bağlandığı karanlık dönem, nispeten özgür bir ortama elvermiş... Kürtçe televizyon var. Kürtçe şarkı söylenebiliyor. Kürtçe yayın yapılabiliyor. “Kürtçe eğitim” konusunda teknik altyapı çalışmaları yapılıyor.

Eğer, “Bu adam sivil diktatör” diyorsan, kötü niyetlisin.

Hadi, darbeleri “sorun” yapmıyorsun.

Pıtrak gibi ortalığa saçılan “eylem planlarını” dert edinmiyorsun.

Fişlemeler, ıslak imzalar, bombalı eylemler, suikastler “demokratik vicdanında” makes bulmuyor.

Hrant Dink’in akıbeti sana bir şeyler anlatmıyor.

Ergenekon gerçekleri kanını dondurmuyor.

Balyoz planı uykularını kaçırmıyor.

Bir şekilde yer aldığın “yararlanılacak gazeteciler listesi” canını sıkmıyor.

Hadi “rafineri izni” çıkmadı, öfkelisin.

Her ihaleye giremiyorsun, iştirakçini kazıklayamıyorsun, eskiden olduğu gibi “borsada manipülasyon” yapamıyorsun, “kağıt ticareti” üçkağıtçılığın deşifre olduğu için ithalat dümeniyle para kaldıramıyorsun, ölü eşek fiyatına kapattığın arazilerine “imar izni” çıkartamıyorsun, eski mutlu günlerde olduğu gibi “vergi kaçakçılığı” yapamıyorsun... Kızgınsın.

Hepsini anlıyoruz...

Fakat, “Bu nasıl sivil diktatör ki, eşini GATA’ya sokamıyor, çocuklarını kendi ülkesinde okutamıyor? Patisini bile kapanmaktan zor kurtarabilmiş!” demiyorsan, sadece kötü niyetli değil, aynı zamanda “vicdansız”sın

Bir sivil diktatör düşün ki, “cunta kalıntısı” anayasayı değiştirmek istiyor, ama muhatap bulamıyor.

Bir sivil diktatör düşün ki, darbe kurumu olan YÖK’e yeni bir statü kazandırmak istiyor, ama “sol engel”le karşılaşıyor.

Bir sivil diktatör düşün ki, “Gelin şu 301. madde meselesini parlamentoda halledelim” diyor, ama sol parti liderinin “Bu madde değiştirilemez” taziriyle karşılaşıyor.

Bir sivil diktatör düşün ki, “Memleketi darbeden, darbe alışkanlıklarından kurtaralım; askeri siyaset üzerinde söz sahibi kılan yasa ve protokolleri gözden geçirelim” diyor, ama Ergenekon’a selam gönderen sivil siyasetçileri aşamıyor.

Bir sivil diktatör düşün ki, darbe ve fişlemelere zemin hazırlayan EMASYA protokolü kaldırdığı halde, “sen sivil vesayete hazırlanıyorsun” suçlamalarından kurtulamıyor.

Bu nasıl sivil diktatör?

Bir de kalkmış, “Yaşadıklarımı anlatsam ülkem bunu kaldırmaz; bu nedenle yutkunuyorum” diyor...

Dünyada nerede görülmüş böylesi?

Hâlâ, “Ülke faşizme gidiyor, bu adam sivil vesayet kuracak” diyorsan, kusura bakma ama, sadece vicdansız değil, aynı zamanda “utanmaz” ve dangalaksın.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi