Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Gençler arayış içinde

Gençler arayış içinde

Günümüz insanı maddi yoksunluğundan ziyade manevi boşluktan şikayetçi... Boşluk duygusu insana acı veren, onu yalnızlaştıran bir sorun olarak hayatın bütün katmanlarına yayılıyor. Amerikan halkının dörtte birinin kronik yalnızlık içinde yaşadığı biliniyor. Batılı toplumlarda insanların büyük bir kısmı anlam boşluğu ve yalnızlaşma sorunuyla başaçıkmaya çalışıyor.. Anlayacağınız, yalnızlık ve boşluk duygusu modern insanın en büyük korkusu haline geliyor ve onu depresif rahatsızlıklara sürüklüyor. Yaşanan bu boşluk duygusunu madde ve teknolojik aygıtlar aracılığıyla gidermeye çalışan insan, ne yazık ki, burada da umduğunu bulamıyor.

Teknolojinin çok yönlü kullanılması, küresel kültürün insanlığı bir arada tutan dinamikleri pasifize etmesi, din ve maneviyatın hayattan uzaklaştırılması birey ve toplumları bir takım arayışlara sürüklüyor. Böyle bir dünyada bir çok şeye sahip olabilirsiniz.... Para, kariyer, rahat ve şaşalı bir hayata ulaşmış ta olabilirsiniz. Ama bütün bunlar içinizdeki anlam boşluğunu manevi yoksunluğu gidermeye yetmiyor yetmeyecektir de. Maddiyatın hayatın devamı için tek başına yeterli olmadığını anlayan insanlar, yaşadıkları manevi boşluğu doldurabilmek için arayışlarını sürdürüyorlar. Bu arayışlarının sonucunda insanlar , boş eğlencelere, israfa varan alışverişlere yönelebileceği gibi uzakdoğu dinlerine, yoga ve meditasyon gibi uygulamalara da meyledebiliyorlar... Batılı insanın bu tür eğilimlerini bir arayış ve boşluk duygusuyla ilişkilendirmek mümkün olabilir. Ancak, İslam kültürünün ortasında yer alan insanlarımızın ve özellikle bu kulvarlarda kaybolan gençlerimizin bu eğilimlerini anlamak mümkün değil.

Gençlik dönemi fırtınalı bir süreçtir ve genç bu dönem bir arayış içindedir. Kimliğini, ait olduğu grubu, seçeceği mesleği belirlemeye çalışmakta ve yaşadığı toplumda kendine bir yer bulmaya gayret göstermektedir. Genç bu arayış sürecinde, doğru kılavuza sahip olmadığında kendisine zarar getirecek alanlara kayabilmektedir.

Son yıllarda bazı gençlerimizin kimlik arayışlarını sürdürürken Uzakdoğu dinleri, meditasyon ve yoga gibi alanlara yöneldiklerini görüyoruz. Genç kendisini ait hissedebileceği bir alan ararken aynı zamanda bir kul olarak ta bulunduğu yeri tanımlamak istemektedir. Ben kimim ve nereden geldim nereye gideceğim sorularına bir cevap arayan genç, aynı zamanda tapınma kul olma ihtiyacını da ortaya koyuyor.

Hayrettin Karaman Hocamız Huzurun Kaynağı namaz mı yoga mı? adlı yazısında "yoga bizim dinimize ve kültürümüze yabancı olan, Hindistan ve Uzakdoğu kültürüne ait olup son yıllarda bir moda gibi yayılan bir rahatlama ve stres aracı bir ekzersizdir. Üstelik masum da değil, bir çok yerde ve misyonerlerin arasında da kullanılıyor.." diyor.

Yoga yapan kimseler zihinlerini boşalttıklarını düşünüyorlar ve bunu bir yerde sağlıklı kalmak için yapılan eylem olarak ta ifade ediyorlar. Yapılan hareketler sonucunda kişi geçici bir rahatlık yaşıyor olabilir ama bu kısa süreli hazzın ardından yine sorunlarıyla baş başa kalıyor ve tam anlamıyla bir çıkış yolu bulamıyor.

Oysa Müslümanların tabi olduğu İslam namaz ve dua vecibesiyle insanın bu boşluğunu doldurduğu gibi onun ruh ve duygu dünyasını eğitiyor, geliştiriyor ve onu insanlaştırıyor. Namazda insan Allah'a yöneliyor ve durumunu otokontrol ediyor, varlığını ve insan olarak yaratıcısına karşı sorumluluğunu ikrar ediyor. Dolayısıyla Allah'a hakkıyla inanan ve onun dinine tabi olan bir kimse için anlam boşluğundan söz edilemez. Çünkü, İslam insana sorumluluk bilinciyle hareket etmeyi ve varoluşsal gerçeğini idrak etmeyi günde beş vakit namaz kılmayı emrediyor. Namazını hakkıyla kılan kişi ise ne kimlik kargaşası ne de yalnızlık duygusuna kapılır. Çünkü, yaratıcının önünde eğilmekte ve hayata niçin geldiğini nereye gideceğini bilmekte, şu kısacık hayat yolculuğunda önünü kesmeye çalışan her türlü engelleri geri teperek yalnızca Allah'a kul olmaktadır.

Gençlik dönemi insan hayatının en kritik dönemlerinden biridir. Aileler çocuklarını İslam bilinciyle yetiştirerek bu dönem yollarını kesen ve onları bizlerden koparmaya çalışan kesimlerden korumalıdırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi