Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Dayım vefat etti!

Dayım vefat etti!

Dayılarım benim zihnimde baba hükmündedir. Annem de ben çocukken vefat edince dayılarımın yanında büyüdüm. Osman Nuri Aksay da vefat edince, aile büyüğü olarak bir tek Hasan Aksay kaldı.
Ölüm haberini Ankara’da aldım ve ne yazık ki cenazeye yetişemedim.. Kanserdi ve uzun süredir tedavi görüyordu ve daha birkaç gün önce telefonla görüştüğümde sesi iyi geliyordu. 80’ini geçmiş olmalıydı yaşı. Kısa süre önce de eşi ve kızını kaybetmişti.. Ve bugün o. İnna lillah ve inna ileyhi raciun..
Sıra bize geliyor.. Ağzımızın tadını kaçıran ölümü sıkça anmalıyız.. Ölümü hatırlamak hayata daha fazla asılmamızı gerektirir aslında. Şu kısacık ömüre daha fazla iyilik sığdırmak için çabalamalıyız.. Gerçek ve sürekli olan ahiret yurdu tarlası burasıdır çünki.. Ölüm bir son, tüketiş değil, gerçek hayata doğuş ve yeni bir başlangıçtır.. Ölüm dünya öğreniminin mezuniyeti gibidir..
Geçen gün bizim mütedeyyin / münevver olarak tanınan kalabalık bir toplulukla beraberdim, namaz saatleri gelip geçerken çoğunun ilgisizliği ürküttü beni. Yoksa Danıştay kararı, Ergenekon davası filan değil..
Size biraz daha dayımdan söz etmek isterim.. Kara Müftünün (Bahçe Müftüsü Mehmet Emin Aksay) 5 oğlundan biri olan (2 de kızı var) Osman Nuri Aksay lise tahsili için İstanbul’a gelir. Başarılı bir öğrencidir.. Son sınıfta derslerine yeni gelen bayan bir felsefe öğretmeni öğrencilerin babalarının mesleğini sorar. Osman Nuri Aksay, babasının müftü olduğunu söyler.. Öğretmeni sınıfta biraz da laubali bir şekilde yakınlık gösterir. Osman Nuri Aksay öğretmeni iteler, sınıftan çıkar gider. Ve bir daha da dönmez.. Çiftçiliğe başlar. Kardeşlerinden biri orman mühendisi, biri avukat, biri ilahiyatçıdır.. Çok partili döneme geçerken, Adana’da da DP büyük kongre delegesidir.. Kongrede namaz arası verilmesi için divana verdiği teklif Celal Bayar’la aralarında tartışma konusu olur..
60 ihtilalinde Osman Nuri Aksay halkın darbeye karşı direneceğini düşünür.. Halk direnişine destek vermek için halktan direniş grubu oluşturursa da, başka bölgelerden direniş haberleri gelmeyince dağılırlar.. Kendi siyasetten çekilirken AP sürecinde nöbeti Hasan Aksay devralır.. Bu sürecin sonunda MNP kurulacaktır.. Ben de bu sürecin sonunda, 12 Mart’ta MNP kapatılıp, açılan davadan mahkûm olunca, yurtdışına çıkmak için İstanbul’a geldim. 74 affı sonucu İstanbul’a yerleştim..
Kısa bir hayat hikayesi..
Ben Ankara’da olduğum için cenazeye yetişemedim..
Ankara toz duman. Danıştay YÖK’ün katsayı kararını iptal etti.. Yargıdakiler askerden daha askerci.. GATA’daki başörtüsü skandalı konusunda Başbuğ’un açıklamalarının ardından yaşanan bu olay daha da anlamlı. Hem de tam da Anayasa değişikliği, Demokratik açılım, Kozmik Oda, bir askerin intihar ettiği, Faili Meçhullerin aydınlatılması için insanların sokağa çıktığı bir zamanda..
Ama ben yine de Danıştay’a teşekkür etmek istiyorum!. Bir toplumun hafızası nasıl canlanacak, bilinci nasıl netlik kazanacak bu olaylar olmasa.. Onlar böyle davranmakla sonucu etkilemiyor, sadece kendilerini mahkûm ediyorlar ve süreci hızlandırıyorlar bana kalırsa.. Değişimin değirmenine su taşıyorlar. Söndürmek için üfledikleri kor ateş alev alıyor.. Bu adamların ne olduklarını şimdi daha iyi anlıyoruz. Bunlara destek veren, arka çıkanların kim olduklarını görüyoruz..
Sahi bu yargı yakınları, “Fail-i Meçhul”(!?)e kurban giden bu insanların sesini duyuyor mu?
Vicdan-cüzdan, derin devlet, resmi ideoloji, siyasi ve ideolojik vesayeti altındaki bir yargıdan ne bekleyebilirsiniz ki! Yerine ve adamına göre karar veren, gün gelip YÖK yetkili diyip, gün gelip ben karar vereceğim diyen, adamına göre, karar verene, kararın kimin hakkını koruduğuna bakıp ona göre karar veren bir yargı..
Jüristiokrasinin gölgesinde adalet yeşermez. Jüristokrasi ile yönetilen ülkelerde yargı derin güçlerin suç aletidir.. Yasalar da öyle. Çünki hukuka uygun olmayan yasa suç aletidir.. Bu gibi ülkelerde adalet terazisini elinde tutan bu kızın gözündeki bant ve terazisi hileli gibidir sanki.. Sahi bu adamların Anayasanın 90. Maddesinden haberleri yok mu? Parlamento iradesi hakkında ne düşünüyorlar aceba? Ya da uluslararası sözleşmeler, muasır medeniyet!..
Mesela İstanbul Barosu bir komediye dönüşen GKB’nın hiyerarşide Savunma Bakanı’nın önünde durmasından hiçbir zaman rahatsız olmamıştır. Darbe anayasasından, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen yasalardan, tek tip insan dayatması için örgütlenen tevhidi tedrisattan, dinde reform çabalarından, resmi ideoloji ve resmi tarih dayatmasından hiç rahatsızlık duymamıştır. 28 Şubat’ta Brifing almaya gidenlerin listesine bakın ve bu kadronun bugün nerede durduğuna bir de. Ne demek istediğimi anlarsınız..
Her şey işlerine geldiği gibi. Hani herkes şapka giymek zorundaydı. Hani hacı-hoca, paşa, efendi, bey demek yasaktı..
Madem değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen devrim yasasına göre Hilafet mana ve mefhum olarak Cumhuriyetin manası içinde mündemiçti.. Onun için Diyanet’i yürütmeye bağladınız. Onun için Diyanet’in yapısını değiştirmeyi talep etmek bile parti kapatma sebebi, o zaman ne diye bu yasanın mana ve mefhumunu çalıştırmıyorsunuz?.
İkiyüzlüsünüz. Neyse durmak yok, yola devam!. Bu millet Müslümandır ve siz de “Millet adına” karar veriyorsunuz değil mi? Siz kendi kararınızı verin, millet de kendi kararını ve Allah da son hükmünü versin..
Dileyen inanır, dileyen inanmaz. Yargıçların da yargılanacağı, yoksulun zenginden, yönetilenin yönetenden hesab soracağı o ilahi adalet gününde göreceğiz herkesin boyunun ölçüsünü..
Sonuçta herkes bu dünyada yaptıkları ve yapmaları gerekirken yapmadıkları ile ya kendi cennetlerine sırtlarında tuğla, ya da kendi cehennemlerine sırtlarında odun taşıyorlar.. Ve zaten hayat denilen şey de, tam da böyle bir şey..
Burada bilişimle ilgili kamu ve özel sektörden kişilerle konuşuyoruz.. Dünyadaki yeni trendleri tartışıyoruz.. GIS, POİ Media, e-demokrasi vs.. Bilginin ışık hızına ulaştığı bir zamanda bizler ne yazık ki hâlâ yayayız.. HW, SW ihaleleri açarak mükerrer bilgi girişleri ile bilişimcilik oynuyoruz.. Bilim adamları, Kamu otoriteleri küçük projelerin peşinde ömür tüketiyor..
Nüfus cüzdanından din hanesi kalksın mı, kalkmasın mı, kalkarsa ne olur onu konuşuyoruz. Ama şu ID Kart olayını daha bir türlü çözemedik, yetmiyormuş gibi İsrail’li firmaya MERNİS datalarını kaptırdık.. Sadece “Modernize edeceğiz” diye tanklarımızı değil, paramızı değil, datalarımızı da çaldılar.. Birilerinin yeniden bu gidişe, bu defa içeridekilere “One minut” demesi gerekiyor..
Siz neden söz ediyorsunuz kardeşim.. Elinizdeki cep telefonuna siz dininizi, mezhebinizi, sağlık bilgilerinizi girdiğinizde, yakında ürünün barkotunu okutup, ya da imaj tanıma programı ile onun size uygun olup olmayacağını söyleyecek. Yakanıza taktığınız mikro kamera, siz elinizdeki bilete bakarken o ilişkilendirilmiş bilgi taraması ile uçağınızda rötar olup olmadığını anında size söyleyecek.. Cep telefonunuzla bir başkası ile konuşurken, siz Türkçe söyleyeceksiniz, o kendi dilinde duyacak sizin söylediklerinizi..
Dünya i-ped’i konuşuyor, biz Milli Eğitimde e-PC ihalesi açmaya hazırlanıyoruz.. Daha bir Milli bilgi bankamız (National data base) bile yok..
Önceki gün bir kurmay albay daha intihar etmiş..
Bize hakkınızı helal edin efendim. Bizim için dua edin. Kendiniz, yaşayanlarımız ve geçmişlerimiz için de bir Fatiha lütfedin.. Yaşarken Kur’an’ın ruhunun ruhaniyetinin idrakine erelim diye..
Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi