Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bir çılgınlık yapmayın!

Bir çılgınlık yapmayın!

Meçhul darbeciye sesleniyorum.. Artık herkes her şeyi biliyor. Halkı kışkırtmaktan vazgeçin, çünkü artık kimse size inanmıyor..
En yakınlarınız bile sizi terketmeye başladı artık.
Suç ortaklarınıza ve rakiplerinize karşı, intihar süsü verilmiş cinayetler de yarın ayağınıza dolanacaktır..
Suikast timlerinizi geri çekin.. Hepsi biliniyor ve izleniyor.. Her bir yeni adım, aleyhinize suç delili olacaktır..
İşbirliği yaptıklarınız bile, “artık yeter” deme noktasına geldiler.. Hiçbir şansınız yok..
Genelkurmay Başkanı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlarının öfkeli açıklamalarının arkasına saklanarak mesafe almaya çalışmayın. Aksine her yeni adımda daha çok deşifre oluyorsunuz..
Darbecilerin konuşmalarına bakıyorum da, halleri yürekler acısı. Zavallı duruma düştüler.. Ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor. Söylediklerinin kendi dünyalarında, zevahiri kurtarma anlamında bir şecaat gösterisi, kararlılık, güç gösterisi olabilir ama, toplum tarafından bu mesajların nasıl anlaşıldığını hiç mi düşünmüyorlar..
Tehdit ve şantajı bırakın. Haydi bildiğiniz varsa açıklayın. Haydi.. Yok da “kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” kabilinden aba altından sopa gösteriyorsanız, yazık!
Kimse durumdan vazife çıkartmaya kalkmasın. Herkes kendi içine baksın.. Kendi içindeki çürükleri ayıklasın, sussun, özür dilesin, kendileri kârlı çıkar..
Sahi Başbuğ benimle ilgili istihbarat raporlarını, bilgi ve belgeleri de açıklasınlar.. Geçenlerde gizli olmayan, elinizdeki hakkımda bilgi ve belgeleri gönderin dedim, hatıramı yazmak için kullanmak üzere; “Yok” dediler.. Yabancı bir ülke, bir örgüt, ne varsa hakkımdaki iddia, buyurun açıklayın.. Aslında bu doğru değil. Mutlaka bir şeyler, hatta çok şey vardır.. JİTEM gibi, “var ama yok”!
Bu arada Emekli Generallerin danışmanı oldukları şirketleri de.. TSK’nın alımları ile soruşturma açılan işlemler varsa, onları da... Ama siz açıklamasanız da zaten sıra oraya da gelecek. Önce can. Hele şu faili meçhuller(!?)in faillerini bir bulalım.. Sonra sıra “canın yongası”na da gelecek.. “Söyleme söylerim” iddiasına kalkışmaya gerek yok. Buyurun açıklayın! Herkes bildiğini açıklasın, iftira etmeden, belgeleri ile, tanıkları ile.. Erinden generaline, sivilinden siyasetçisine, yargıcına kadar herkes.. Korucusundan polisine, istihbaratçısına, gazetecisinden öğretim üyesi, öğrencisine, manken kızlara kadar!..
Ha! Onlar açıklamazsa birileri, birileri ile ilgili bilgileri servis edecek, bu iş yine ortaya dökülecek. “Kim bu birileri” derseniz, arkanıza bakın, dün size para, eğitim veren, size hedef gösteren eski efendileriniz! İşiniz bitti.. Yoksa siz de tehdit ve şantaj altındasınız da onun için mi böyle açıklamalar yapıyorsunuz..
Herkesin bildiği, duyduğu, gördüğü şeyi, siz bilmiyor, görmüyor, duymuyorsanız, orada nasıl oturuyorsunuz?
Kimseyi susturamazsınız bu saatten sonra.. Yargısı, siyasetçisi, işadamı ile kim size destek verirse, bütün şansını kaybeder.. Yargının üzerinden elinizi çekin.. Mediadaki adamlarınızı da.. Sermayedeki adamlarınızın kirli çamaşırları ortaya döküldüğünde ne söyleyeceksiniz!
Yakında neler yaşanacağını göreceksiniz.. Söyleyeceğiniz her söz aleyhinize kullanılabilir bundan sonra.. Keşke birileri Başbuğ’a, sükûtun altın olduğunu söylese. Şunun şurasında Ağustos’a ne kaldı. Sabır!.. Keşke birileri Bahçeli’ye, keskin sirkenin küpüne zarar vereceğini söylese.. Keşke birileri Baykal’a, haddinden fazla şiddetin, gayedeki hikmeti yok edeceğini, yokuş aşağı koşar gibi giderken her anlamda şansını fazla zorladığını hatırlatsa..
Sahi, ses tonu, üslup olarak daha fazla ne yapabilir, ne söyleyebilirsiniz?..
Paralı tetikçileriniz, suç ortaklarınız ve bir kısım kendini devletin sahibi, halkın efendisi sanan Kemalist geçinen mütegallibeden başka arkanızda kim var?! Siz kaç kişi olduğunuzu sanıyorsunuz?..
Bunların Atatürkçülükleri de sahte. Baksanıza Çetin Doğan ne diyormuş Mustafa Kemal hakkında, emir subayının anlattıklarına göre...
Bakalım, askerî savcılık ya da adli yargı orada iddia edilen olayların üzerine gidebilecek mi?
Güldal Mumcu, bakalım daha ne kadar CHP’nin rozetini taşıyacak yakasında. Mumcu’nun kardeşi, oğlu ile eşi bile aynı şeyi düşünüyor olamazlar... Ceyhan Mumcu ne kadar İP’in bayrağını sallayacak.. Hasan Fehmi Güneş, İlhan Kesici daha ne kadar durabilecekler durdukları yerde..
Haksızlıklar karşısında susanlar, dilsiz şeytanlardır.
Zulm ile âbad olunmaz.. Zararın neresinden dönülürse kârdır..
Ne derler: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste..
Bu değer hükümlerinden hiçbirimiz muaf değiliz. Herkesin çevresinde bu tip insanlar vardır..
Baykal’a baksanıza, diline dolayacak bir şey bulamadı herhalde, fol yok, yumurta yok, kriz icad etmek için bu defa da diline Cumhurbaşkanlığı süresini doladı.. Be adam, Allah rızası için bir kez olsun umut ver! Kızmadan-bağırmadan, tehdit etmeden, meydan okumadan konuş!.. Müslümanlardan yana bir şey söyle bir defa da. Yanlışlıkla mı yapmazsın, söz konusu “din” olunca be adam! Avukatlığını yaptığın çevrelere bak!! El insaf!
Baykal ve Bahçeli, tencere yuvarlanıp kapağını bulmuş gibi sanki.. Dünün soğuk savaş dönemindeki “düşman kardeşler” nasıl da insan hakları, hukuk devleti talepleri karşısında saflarını birleştirdiler.. Demirel CHP’nin, CHP de militaristlerin avukatlığına soyunuverdi birden.. Kontrollü bunalım stratejisi, asimetrik psikolojik harp dedikleri böyle bir şey demek ki!..
Bir yandan da birileri Baykal’ın Cumhurbaşkanlığını konuşuyor.. Baykal’a o makamı verseniz, “kurumlar arası mutabakat” sağlanmış olacak!.. “İçeri alıp susturma” taktiği daha önce de konuşuldu da, Baykal için artık çok geç.. O, bu işlere “sonuna kadar” böyle devam edecek.. Başbakan’a, İçişleri Bakanı’na gensoru hazırlığı yapıyor şimdi de.. Kendi iç muhalefetini bastırmak için, Türkiye’de eski günlerdeki gibi, sürekli dış tehdit üretecek ve onunla mücadele rolü yapacak! “Sonunda ne olacak bu adamın hali” derseniz, “Bindiği dalı kesmeye devam edecek” ve gün gelecek “su testisi su yolunda kırılacak”.. Hani onu da yapmazsa ne yapacak bu adam! Maksat “dostlar alışverişte görsün”! Neyse ki, öfkeleri AK Parti’ye dönük. Ya CHP ve MHP bu sözleri birbirlerine söyleselerdi, Allah korusun düşünebiliyor musunuz!.. Ortalık birbirine girerdi.. Zaman zaman Erdoğan’ın kafasının tası atsa da, yine iyi dengeliyorlar..
Durmak yok, yola devam! Sonunda herkes ya kendi cennetine sırtında tuğla taşıyor, ya kendi cehennemine odun!
Bu işin bir de ahiret kısmı var.. Bu işler burada bitmeyecek.. Allah (c.c.), görmekte ve bilmektedir.. Sadece yaptıklarımızı ve söylediklerimizi değil, düşündüklerimizi ve kalplerimizden geçeni de.. Ve sonunda dönüş yalnız O’nadır.. Kim ne yaparsa yapsın, sonunda iş döner, dolaşır, varacağına varır. Herkes bu süreçte yaptıkları ile kendi amel defterlerine not düşerler..
Bu işin Türk’ü-Kürt’ü, Alevi’si, Sünni’si, sağı-solu yok. Birileri bizim kan ve gözyaşlarımız üzerine kendilerine iktidar ve servet üretiyor.. Bu kirli ve kanlı oyun bitmeli artık..
Bu çevrelerin kışkırtmalarına kanmayın..
Bu Danıştay, YÖK tartışmaları, Ergenekon , Balyoz... Basındaki ve parlamentodaki tartışmalar, intiharlar ve cinayetler aslında toplumsal hafızanın canlanması ve bir bilinç sıçraması için sanki bir toplumsal şok görevi görüyor bana göre..
Her şey yolunda.. Gelişmeler doğru yönde ve ileri doğru. Çoğu gitti, azı kaldı. Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi