D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Zihin muhtevası normalleşiyor

Zihin muhtevası normalleşiyor

2007 Seçimleri Türkiye’nin resmî ideolojisi için hayli geciktirilmiş olan son noktayı koydu.
Bu seçimlerin öncesinde çok kesif bir ideolojik bombardımanla zihinlerimiz yönlendirilmeye çalışıldı. Meydanlara derleme kalabalıklar toplandı. Bu kalabalıklar öylesine abartıldı ki, büyük bir halk kesiminin resmî ideoloji doğrultusunda bir seçim yapma ihtimalinden başka bir alternatif yok sanıldı.
O günlerin gazetelerini arşivden çıkarıp bakarsak bunun ne demek olduğunu daha kolay kavrayabiliriz.
Seçim tam tersine bir sonuç ortaya koydu. Halk ideolojik bir geleceğe kesin olarak hayır dedi. O günlerde sıcağı sıcağına yazmıştık, “kısa zaman içinde resmi ideoloji onu dayanak yapanlar tarafından da terk edilmek zorunda kalınacak” diye.
Dikkatli bir gözle bakılırsa, o günden bu yana resmî ideolojiden beslenen kesimlerin tedrici bir değişim veya bocalama içinde olduğu kolaylıkla fark ediliyor.
Yakın tarihi iyi bilen Taha Akyol, kendi gazetesindeki muhteva değişimi konusunda ilginç bilgiler veriyor. 1998-1999 arasındaki iki yılda Milliyet’in haber ve köşe yazılarında “irtica, irtica tehlikesi, şeriat tehlikesi” gibi kavramlar 1236 defa kullanılmış. 2008-2009 arasında ise aynı kavramlara 370 defa yer verilmiş.
Aynı dönemlerde “Atatürkçü, Atatürkçülük, Atatürk ilke ve inkılapları, Atatürkçü düşünce sistemi” kavramlarının kullanımı 763’ten 439’a düşmüş.
İdeoloji öncelikli kesimler, en güçlü hüccet olarak artık ideolojik kalıpları dayatamıyorlar. Genelkurmay dahil hiçbir merkezden atatürkçülük veya laiklik açıklamaları yapılmıyor. Aksine Genelkurmay, Millî Mücadele’nin şimdiye kadar pek öne çıkarılmayan kumandanlarını hatırlıyor. Kâzım Karabekir gibi Atatürk döneminde geri plana itilmiş, hatta polis takibinde tutulmuş bir şahsiyeti anmak için toplantı düzenliyor. Dindar kimliği bilinen Mareşal Fevzi Çakmak’la ilgili toplantı yapılacağı ilan ediliyor.
İdeolojik dogmalarla değil, milletin değerleri ile çatışmadan, akılla, mantıkla ve bugünün dünyasının şartları göz önünde bulundurularak yeni bir yapı oluşturulmaya çalışılıyor.
Peki ideolojik saplantılar biter mi?
Elbette kolay kolay bitmez. Birileri eski alışkanlıklarla ve yenilmişlik psikolojisiyle yorum yapmaya devam eder. Bu kızgınlıkla, mevcut iktidarın Ermeni meselesi dolayısıyla ABD tarafından sıkıştırılmasını şiddetle arzu edenler çıkabilir. İran dolayısıyla Türkiye’nin ABD yanlısı siyaset takip etmek zorunda kalacağı yorumu yapıp bundan şiddetli memnuniyet duyanlar olabilir.
Nitekim, Milliyet’te aynı gün böyle bir yazı vardı.
İran’a yaptırım konusu BM Güvenlik Konseyi’nin gündemine geldiğinde AKP iktidarı “evet” diyerek Türkiye’nin “Batı İttifakı” içindeki konumunu teyit edecekmiş... Ve bu sayede ideolojik yenilgiye uğramak pahasına siyaseten kendisini kurtarmış olacakmış. Hayır demesi ihtimal dışı imiş. Ancak “çekimser” kalarak, ideolojisini kurtarmak uğruna, siyasi intiharının kapısını aralayacakmış…
İdeolojik mağlubun mağlubiyetini başka bir ideolojiye atfetmesinin bir sonucu bu. “Ben ideolojik hareket ediyordum, içeride sana yenildim. Şimdi sıra senin ideolojinin dışarıdan mağlub edilmesinde...”
Senin ideolojin beni ideolojimi dövdü, dünya hakimi de senin dövecek!
İdeolojik körlük, hınç alma duygusunu nasıl da tahrik ediyor. Nasıl da makul düşünme kabiliyetini köreltiyor.
Türkiye dış siyasette ideolojik mi hareket ediyor?
Bunun belirtisi nedir? İslâm ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi mi?
Bunu Ecevit’in başkanlığındaki hükümet de yapmak istemedi mi? Bu yüzden İslâm Konferansı’nın genel sekreterliğini üstlenmek için harekete geçilmedi mi?
Sonuçta başarısız olundu. Çünkü inandırıcı olunamadı. İçeride İslâmi görünürlük üzerine baskı kurarken inandırıcı olunamazdı.
Ne denirse densin, mevcut yönetim içeride de inandırıcı oldu, halkın önemli bir bölümünün oyunu aldı; dışarıda da inandırıcı oldu, son yıllardaki siyasi gelişmeler bunun şahidi.
ABD İran siyaseti üzerinden bizi tuş edenleri dövsün öyle mi?
Telaviv’de böyle düşünenler olduğu gibi, Türkiye’de de var.
Zihnimizin normalleşmesini hiçbir tehdit önleyemez!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi