Serdar Arseven

Serdar Arseven

AK Parti dışarıda sağlam, ya içeride?..

AK Parti dışarıda sağlam, ya içeride?..

Belçika kaynaklı haberleri takip ettiniz; adamlar bir nevi “Ergenekon Operasyonu” yürütüyorlar. Brüksel, Anvers, Crarlerol, Namur ve Verviers şehirlerinde, Ergenekon’un bir şubesi olan PKK’nın merkezlerine baskınlar…
Ve örgüt ağır toplarının ardı ardına gözaltına alınışı… Ergenekon yayın organı Roj TV’nin yayınlarının durdurulması…
¥
Bilemiyorum; Deniz Baykal “Bunlar yıldırma amaçlı operasyonlardır, Belçika’da hükümet darbesi yapılmaktadır” zırvalarından hareketle, “avukat”lığa devam edecek mi?..
Eder ya da etmez... Mevzu Baykal değil.
Üzerinde duracağımız o ki;
AK Parti, dışta hayli güçlü.
Avrupa’daki PKK inlerinin çökertilmesi için hayli zamandır büyük uğraş veren Erdoğan-Davutoğlu ikilisi (Sayın Abdullah Gül’ün de hakkını teslim etmek lazım ama şu anki pozisyonu itibarı ile tarafsız olduğu için bu çerçevenin dışında tutuyorum) sonuç almaya başladı.
Zaman içinde başka ülkelerde de PKK operasyonları görülecek.
PKK’yı uzun yıllardır kullanan Batı, bir yandan Türk Hükümeti’nin baskısından diğer yandan örgütün kendi başına da bela olmasından dolayı pozisyon değiştirdi... PKK’nın çöküşüdür bu…
Çökerken, daha fazla kan akıtması da ihtimal dâhilindedir.
Ağzımızdan yel alsın.
Evet, AK Parti’nin dıştaki etkinliğini, Belçika örneği pekiştirdi.
Ve çok olumlu bir gelişme:
ABD Başkanı Obama, Ermenilerin sözde “soykırım tasarısı”nın ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nden geçmemesi yönünde tavsiyede bulundu. Ve bu tavsiye de, Ermenilere gidecek bazı oyların bize dönmesini sağladı.
Tasarının zorlanmadan geçeceğini öne süren sözde dış politika uzmanlarını boşa çıkartan bir gelişme oldu bu.
Türkiye’nin etkinliğini belgeleyen gelişmelere ilave.
Yazının başlığına dönecek olursak:
AK Parti dışarıda güçlü ve etkili…
Ya içeride?.. Orada tereddütler var.
Aslında tersine alışmıştık; vatandaşına zulümde “şahin” kesilen iktidar mensuplarının dışarıdaki ezik büzük halleri hepimizi kahrederdi.
Militanlarına “Bu kadına haddini bildirin!” emrini veren Ecevit’in o anki “azâmeti” ile, iki elini fermuar üstüne kavuşturmuş ABD Başkanı’nın karşısında el pençe divan suretine bürünen “ezikliği” unutulur mu?
ABD polisinin, zamanın Ekonomiden Sorumlu Bakanı’nı iç çamaşırına kadar el sokmak suretiyle “teftişten” geçirmesi de acı hatıralardan.
O günlerde bizim lacivert pasaport da pek zavallıydı.
Pasaportu eline alan görevliye “masum olduğumuzu” ispatlamak için kırk takla atmak mecburiyetinde kalırdık.
Son yıllarda tablo değişti; pasaportumuz muteber, sadece Suriye’de, İran’da, Suudi Arabistan’da değil… Sırbistan’da dahi büyük ilgi görüyoruz.
Belçika’nın PKK operasyonu dıştaki etkinliğe son misal.
Burası böyle… İçe bakacak olursak… Elime listeler geliyor…
“Tasnifçi” yaklaşımlardan hoşlanmasam da gerçek gerçektir.
Listelerin gösterdiği şu:
“AK Parti sekiz yıldır ‘rahat aritmetikle’ hükümet ediyor olmasına rağmen, bürokraside hayli etkisiz.”
Bu durumdan “AK Parti”yi omuzlayanlar” pek şikayetçi…
“Kim hangi makama getirildi?” listelerinin sonuna,
“Gördüğünüz gibi bürokrasiye CHP’lilerle MHP’liler hakim” yollu değerlendirmelerini ekliyorlar.
¥
Bu listelerin sağlamasını yaptım; gerçekten de böyle bir durum var.
Mesela… Memur Sen’in “usulsüzlüklerini” tespit ettiği bir üst düzey bürokrat, uzun uğraşlardan sonra görevden alınmış… Yerine getirilen (Partisini belirtmek istemem) aynı ekolden!.. Bunun gibi ne misaller.
¥
AK Parti Genel Merkezi’nde buluştuğum “yönetici”nin şu sözleri dikkat çekici: “Bugün biz gidelim, MHP-CHP koalisyonu gelsin. İnan ki, bizimkilerden bir kişiyi bırakmazlar oralarda. Adamlar böyle abi, bizimkiler hâlâ ‘objektiflik’ filan!..”
¥
Benzeri şikayetleri Hizmet-İş çevrelerinden de işitiyorum. Birçok AK Partili belediyenin (listesi bende) 28 Şubat beşlisinden “DİSK” ile çalıştığını dile getiriyorlar. “DİSK’in şerrinden emin olmak için böyle yapıyorlar”mış.
¥
Siyasette “tarafgirlik olmalı” mı?.. Bilmem... Bir taraf; “Adalete elbette kendi militanlarımı yerleştireceğim, ne yani Ülkücülerle Faziletçileri mi yerleştirecektim” diyorsa gücü eline aldığında…
Ve öbür taraf; şu veya bu gerekçeyle kendi adamlarına “ikinci sınıf” tarifesi uyguluyorsa sıkıntı doğabilir…
En azından “eşitlikçi” olmak lazım.
Lâkin, pek çok AK Partili vekilin dediği; “Bizim bakanlıklarda bir iş olsun. CHP’li, MHP’li vekil halleder, biz halledemeyiz!..”
¥
AK Parti gider de, CHP-MHP koalisyonu gelirse…
İhtimal büyük değil ama hiç yok da denemez.
Böyle bir durum olursa?..
Gazetelerin haline bakalım: VAKİT her durumda VAKİT’tir.
Yine bağımsız, yine bağlantısız yoluna devam eder.
Bugün, “özgürlüklerin yanında yer alan” gazetelerden bazıları ya yok olur ya da sahip ve tavır değiştirerek yoluna devam eder.
Öyle mi değil mi?.. Yapın listesini!..
¥
Sivil toplum örgütleri de öyle;
Sekiz senedir, içinde pek çok AK Partili barındıran çoğu sivil toplum örgütünün “imkanlarında” dikkati çeker kıpırdanma yok.
Konferanslar düzenliyorlar, dersler veriyorlar… Gidin de bakın ne mekanlarda!.. CHP-MHP koalisyonu bunları da siler süpürür.
¥
Geçtiğimiz günlerde bir AK Parti yöneticisi “bu türden” olumsuzlukları “raporlamamı” rica etmişti. Ben de kendisine en nazik ifadelerle; “Bunun bir gazeteciye yakışmayacağını” söylemiş…
Ve eklemiştim:
“Sekiz yıllık iktidar, böyle bir raporlamayı gerçekleştirme noktasına gelmeniz için yetmemişse sıkıntı büyük demektir. Onca vekiliniz, yöneticiniz var. İhtiyaç duyduğunuz raporları onlardan temin edebilirsiniz.”
Ben böyle deyince… “Sıkıntı var; grup belli konulara kilitlenmiş, onlar dışında çalışmıyor” karşılığı gelmişti karşı taraftan!..
¥
Tabii bütün bunlar AK Partililerin problemi.
Doğrusu; bürokrasinin her kademesinden tanıdığımız var.
“Ergenekoncu” da olsa, buluşup görüşmekte sıkıntı çekmiyoruz.
AK Parti’nin gidip, bir başkasının gelmesi “gazeteciliğimize” zarar vermez. Lâkin; bir CHP-MHP koalisyonu olursa, ülke büyük sıkıntılar içine girer.
“Demokrasi ve hukuk mücadelesi” fena halde yara alır.
Böyle bir ihtimal yok değildir.
Hesapları “kışa göre” yapmak iyidir.
Güçlü siyasi hareket dediğin; “iktidardan gitse” de iktidarda kalmasını sağlayacak tedbirleri alabilendir.
Dışta da içte de güçlü olabilendir. Konjonktür ilelebet yardımcı olmaz!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi