Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Uzlaşma şart değildir

Uzlaşma şart değildir

Siyasette atılacak her adımda uzlaşma istekleri gündeme geliyor. Gerçekten uzlaşma bu kadar gerekli ve olmazsa olmaz şart mıdır, ülke yönetiminde. Yasal düzenlemeler ve anayasa değişikliklerinin her söz konusu oluşunda uzlaşma gündeme sürülüyor ve her kapıyı açan sihirli değnek gibi takdim ediliyor. Uzlaşma olmazsa yeni bir düzenlemenin mümkün olmayacağı, bunun engelleneceği dillendirilmeye başlanıyor. Halbuki demokrasi eğer çok seslilik demekse her konuda uzlaşma şartı söz konusu olamaz. Çünkü uzlaşma demek çok sesliliğin yerini tek sesliliğin alması demektir. Bu bakımdan gerek yasal düzenlemelerde gerek anayasa değişikliklerinde şart olan uzlaşma değil, adaletin ölçü alınması, her düşüncede kişinin temel insan hak ve özgürlüklerinin teminat altına alınması esastır.

Gündemde bir anayasa değişikliği var, ister istemez bu değişikliği bir takım yasal düzenlemeler de takip edecektir. Söz konusu anayasa değişikliği ile darbe dönemlerinden kalma bazı uygulamalara son verilmek isteniyor. Bir diğer ifade ile halkın seçtiklerinin elini kolunu bağlayan bazı hükümlerin kaldırılması öngörülüyor. Buna karşılık hemen her kesimden ille de uzlaşma çağrıları yükseliyor. Halbuki bazı siyasi kadrolar darbelere hayır deseler de darbe dönemlerinde hazırlanmış anayasanın devamından yanalar. Şimdi nasıl olacak da uslaşma sağlanacak? Bu şartlarda ille de bir anaysa değişikliği yapılacaksa bunun geniş bir uzlaşma ile gerçekleştirilmesi gerektiğini savunmak aslında değişikliğe kaşı çıkmak anlamına gelmez mi? Çünkü, uzlaşmanın mümkün olmayacağı açıkça ortadadır. Özellikle CHP Genel Başkanı bu husustaki görüşünü sıkça tekrarlamaktadır. Demek istediğim o ki, bugün yeni bir anayasanın hazırlanması ya da bazı değişiklikler için ille de geniş tabanlı bir uzlaşma istemek darbe düzeninin aynen devamını istemekle eş anlamlıdır. Birisi doğrudan ifadedir diğeri bu isteği paketleyerek gündeme getirmektir. Bu köşede geçmişte de dile getirdiğim gibi çoğulcu demokrasilerde bir kararın alınması için oybirliğine ihtiyaç yoktur. Oy çokluğu yeterlidir. Anayasa değişikliği de bu ölçüye dahildir. Zaten bu husustaki hükümlerde anayasa ve yasalarda belirlenmiştir. Belirlenen hususlardan birisi de gerektiğinde anayasa değişikliğinin referanduma sunulması hükmüdür. Oy çokluğu esası sadece Parlamento için değil, hayatın hemen her kesiminde geçerlidir. Mahkemelerde kararlar oy çokluğu ile alınabilir. Yüksek yargıda da bu yöntem geçerlidir. Oy birliği olması elbette güzeldir ama oy birliği sağlanamıyorsa mahkeme karar alamayacak değildir. Kaldı ki insanın var olduğu her yerde düşünce ve inanç farklılıkları olacaktır. Demokrasi ise işte bu farklılığın devamını sürdürerek hayatın devamını sağlamak demektir. Demek istediğim o ki her alanda uzlaşma ve oybirliğinin sağlanmasını istemek tek parti ve tek şef anlayışının devamıdır.

Demokrasilerde son sözü söyleyen millet olduğuna göre, daha doğrusu olması gerekiyorsa o zaman referandumdan da korkmamak gerekir. Birileri bundan rahatsız olacak diye referandumdan kaçınmanın anlamı yoktur. Kaldı ki son zamanlardaki gelişmeler ısrarla normalleşmenin bir işareti olarak gösteriliyorsa bunun yolu tepeden inmeci anlayışın son bulması demektir. Bu ise ancak yeni bir anayasa ile mümkündür. Bu nasıl sağlanacaksa öyle sağlanmalı, gerekirse bedel ödemek de göze alınmalıdır. Kimseyi itham etmek istemem ama ille de uzlaşma çağrıları baskıcı demokrasiden hukuku esas alan ve millet iradesine dayanan demokrasiye geçişi istememek demektir. Kısacası sürüp gelen sistemin devamını istemenin farklı bir yoludur uzlaşma istekleri.

Her fırsatta siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğu vurgulanır. Siyasi partilerin varlığı ise farklı görüşlerin varlığını gösterir. Bu farklı görüş sahiplerine ille de şu noktada birleşeceksiniz, uzlaşacaksınız demenin anlamı olabilir mi? Israrla demokrasi için uzlaşma kültürünün toplumda yerleşmiş olması gerektiği ileri sürülür. Eğer uzlaşmak meselleri kavgasız çözmek ise buna bir itirazım olmaz. Ancak, uzlaşmak toplumun tümünün belli bir düşünce etrafında toplanması anlamına geliyorsa benim buna itirazım var. Böyle bir yaklaşımı demokratik bulmuyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi