Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Güvenlik paparazisi ya da bir kamyon bomba!

Güvenlik paparazisi ya da bir kamyon bomba!

Alın size bomba gibi bir haber.. Ankara’da askeri mühimmat ve bomba yüklü sivil bir kamyon ele geçirildi. Kamyonun ne önünde, ne arkasında, ne uyarıcı bir işaret var, ne koruma, ne eskortluk yapan bir polis aracı ya da askeri araç.. Bombaların üstü branda ile örtülmüş, bombalar kağıda sarılıp karton kolilere doldurulmuş..
Muğla’dan Ankara’ya gidiyor. Hayırdır, Ankara’da bomba ihtiyacı, eksiği mi var? Kışla mı soydu bu adamlar yoksa?. Ya da!.. Aklına her şey geliyor insanın..
İnsanın aklına binbir türlü şey geliyor.. Sütten ağzımız çok yandığı için, yoğurdu üfleyerek yiyoruz mecburen..
Genelkurmay herhalde, yine olayın iç yüzünü araştırmak yerine, kim “ispiyonladı” onu araştıracak.. Sahi bu bilgiyi kim sızdırmış olabilir?
İşe bakar mısınız: “Bir ihbar üzerine Gölbaşı yakınlarında durdurulan ve içerisinde çeşitli mühimmat bulunan beyaz renkli 06 BJ 9915 plakalı MAN kamyonda arama yapıldı.. TSK tarafından görevlendirildiği açıklanan kamyondan biri astsubay, biri er, biri de sivil vatandaş olmak üzere üç kişi çıktı. Şahısların ellerinde görev kâğıdının bulunduğu kaydedildi. Araçta seri numaralarının silindiği belirtilen 900 el bombası bulundu.”
Kardeşim el bombalarının seri numaralarını, kim, niçin sildi?.
Birileri “göstere göstere” bir şeyler mi planlıyor yoksa?.
900 el bombası ile Meclis’i mi ele geçirecekti birileri yoksa. Harbe mi gidiyorsunuz, hayırdır..
Askeri şahısların ellerinde görev kağıtları var ama sivil giyimliler..
Meskun bölgeden büyük miktarda patlayıcıyı tedbirsiz olarak geçirmeye kalkıyorlar. Peki ya birisi kamyona sabotaj düzenlese, ya da Allah korusun bir kazada durum ne olurdu..
Peki bütün bunların hesabını kim verecek?.
Başbuğ çıkıp, inşallah “verdimse ben verdim” demez. Patates değil bunlar, bomba.. Patates naklederken bile vergi denetimi, zirai denetim var, trafik denetimi var.. Sivil giyimli askeri personel polis ya da maliyeci durdurursa, görev belgesini gösterip, “kontrol edemezsiniz” diyecekler, geçip gideceklerdi herhalde. Yani “nah arama yaparlardı” askeri malzeme yüklü bir araçta. Ama olmadı..
Neresinden bakarsanız bakın, mızrak çuvala sığmıyor.. Şimdi siz gidin, suçu kime yıkacaksanız onu bulup getirin. Yani bir kurban bulun.. Hani şu “öleceksiniz, öldüreceksiniz” diye şartlandırdığınız adamlardan birini bulacaksınız ve “her şey vatan için” diyeceksiniz.. Yerse tabii, bu saatten sonra.
Şu açıklama size inandırıcı geldi mi: “Öte yandan askeri yetkililer, silah ve mühimmat sevkiyatının kiralanan sivil plakalı araçlarca gerçekleştirildiğini belirterek, bugün Ankara’ya benzer şekilde 12 ayrı sivil plakalı kamyonla silah ve mühimmat sevkiyatının yapıldığını” kaydetti. Söz konusu uygulamanın rutin olduğunu belirten yetkililer, sivil plakalı kamyonların herhangi bir risk teşkil etmemesi için tercih edildiğini bildirdi. 12 ayrı araçtan daha söz ediliyor. Peki burada rutin olan ne? Bu şekilde nasıl güvenlik sağlıyorsunuz? Kaza riskini nasıl hesap etmiyorsunuz? Hem bombaların seri numaralarını niçin siliyorsunuz?. Bu silahları teröristlerin ele geçirme ihtimali de var, ya da sabotaj ihtimali neden göz ardı ediliyor?. Muğla İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Salih Karataş’tan da açıklama geldi. Muğla İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Salih Karataş, mühimmatın kendilerine ait olduğunu belirterek, “Mühimmatın tamamı Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait. Hepsinin sevk belgeleri var. Buradan rutin olarak gönderilen mühimmatlar ve üzerlerinde seri numaraları var. Mühimmatın tamamı kayıt altında. Burada kullanılan askeri malzemeler” dedi. Bu Albayı da bir araştırmak gerek..
Hemen söyleyeyim ki, Muğla öyle pek de tekin bir yer değil..
Garip olan bir diğer nokta da, bu silahların Muğla’dan Ankara’ya değil, Ankara’dan Muğla’ya sevki gerekir.. Bu işte, nereden bakarsanız bakın, bir terslik var..
Buyurun bunun üzerine bir de tuz-biber ekelim. Bu diyaloglar bir üsteğmenle bir korucu arasında.. Vay benim güzel memleketim.. KORUCU: Efendim şişt hangi Ergenekoncusun sen alo müdür. Ütğm. Ersin ERGUT: La sen ne g..’lek adamsın, olum ya a....lığına mı yapıyon? A... k... necisin sen ya? KORUCU: Ney. Ütğm. Ersin ERGUT: A... k. siaey (CIA) ajanı mısın, Mossad mısın, efbiay mısın (FBI) nesin kardeşim? KORUCU: Arkadaş ne bilim öyle bir haber var da. Ütğm. Ersin ERGUT: Kimmiş tutuklanan? A... k... hayatın yalan ya hayatın yalan. KORUCU: Ciddi, iyi. Peki bak gör. Ütğm. Ersin ERGUT: Allah Allah ben var ya yani bu haberi yapan bu işlerle uğraşan hepsinden daha temizim. Ya benim bi korkum yok ki. Sana diyorum ki bu konuları konuşma kardeşim. Ya hasta mısın sen. Ya a... k... bi mesaj çekmişsin, yok Ergenekon senden bahsediyo. Lan y... kafalı millet de bir şey var zannedecek. S... hakikaten kafana sıkacam sonunda.
“Komplo için 3-5 bomba lâzım...” diyen adamlar, askeri, savcısı aynı çete üyesi.. Güvenlik bu kişilere emanet..
Emekli bir subaya soruyorum. Olanın kesinlikle rutin bir şey olmadığını söylüyor. Bir kısmının seri numarası silinmiş, TSK’nın genel envanter yapısına uymayan (MKE değil, ABD el bombası) bu şekilde taşınamaz.. Daha bunun için 12 kamyonla patlayıcı sokulmuş başkente. Adres de ilginç. İlk adres Gölbaşı. Yakalanan silahlar Özel Kuvvetler’e gidiyor. Bu kadar silah, kağıda sarılmış, kağıt kolilerine yerleştirilmiş. Güvenli, kontrollü ahşap sandıklarda değil. Teslim eden ve alan için de sorunlu bir envanter.. Bu daha önce özel bir plan için dağıtılan silahlar da şimdi geri mi toplanıyor, yoksa özel bir operasyon için taşradaki stoklar mı toplanıyor? Neden Muğla’dan Ankara’ya, mesela İzmir’e değil?. Bu silahlar daha önce niçin Muğla’ya gönderildi?
Ankara’da ihbar üzerine durdurulan mühimmat yüklü kamyonun bağlı olduğu şirketin sahibi Metin Karaoğlu, sürekli olarak askeriyeyle çalışan bir şirket olduklarını, mühimmat taşıma işini ihale usulüyle aldıklarını, mühimmatın içeriğinden haberleri olmadığını söylüyor. Taşıyan adam taşıdığı yükten habersiz. Bir kaza, bir saldırı ya da illegal örgütlerin silahlara el koyması halinde bunun hesabını kim verecek? Bir astsubay, 2 subay, bir şoför, bu kişilerin hayatları nasıl böyle tehlikeye atılabilir?
Bu soruların hiçbirinin cevabı yok. Şimdi tek aranan şey, bu ihbarı kimin yaptığı. Demek ki, bu işi birileri biliyor. Polise ihbar yerine bu bilgiyi bir terör örgütüne de satabilirdi..
Şirket sürekli askeriyeyle çalıştığına göre, bugüne kadar neler götürüldü ve neler getirildi. Bu yoğunluğun kaynağı ne?
Karaoğlu, “Aracımız Bodrum Gülle’ye yük götürdü, oradan da yük getirdi” diyor. Ne götürdü? Şimdi bu sorunun cevabı da önem kazandı..
Cevabını arayan o kadar çok soru var ki.. Bu sorulara, makul, kabul edilebilir cevaplar verilmedikçe, bu işin sorumluları ortaya çıkartılıp cezalandırılmadıkça, kamu vicdanı rahat etmeyecektir..
Bu tür hadiseler “şuyuu vukuundan beter” olaylardır.. Bu konuda muhbirden önce bu işin sorumlularından bunun hesabının sorulması gerekir. Muhbiri aramayın, bulamazsınız!. Genelkurmay BBG evi gibi.. Paşa hanımlarının pazar buluşmalarındaki dedikodulara konu olan güvenlik paparazisine konu oldu artık bu işler.. Suyu çıktı bu işlerin. “Balık baştan kokar” derler ya, bunun kokusu kuyruğa vardı..
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi