Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Ne kararlar alındı, aslında yoktular...

Ne kararlar alındı, aslında yoktular...

Hukuk, ancak üzerinde yeteri kadar derinleşenlerin at oynatabileceği; Anayasa, kanunlar, tüzükler, yönetmelikler ve tabii içtihatları yeteri kadar bilmeyen; bunlara, en azından ilgi sahasının gerektirdiği kadar hakim olamayanların mutlaka makul bir uzaklıkta durmaları gereken bir saha.

Yine bütün bu bilgilere sahip olsalar da, güçlü bir adalet ve hakkaniyet duygusuna sahip olmayanların da, hukuk sahasından uzak durmaları gerektiğini hatırlatabiliriz.

Gücü eline geçirdiği zaman onu eğip-bükerek kendisi ve çevresi için kullanabilen ve başkalarının da tersinden aynı şeyi yapacağını zannederek, gücü elinden kaçırmamak için feryat figan edenler, hukuktan bahsetmemelidir, mesela...

Beklentileri karşılamak açısından yetersiz olsa da, mevcut haliyle 'hiç yoktan iyidir' bir manzara arz eden Anayasa değişikliği paketinin, gerekli aşamalardan geçip uygulamada yerini alması ile ilgili süreçte çıkabilecek muhtemel arızaları işaret ederek, vazifelerini yapanlara müteşekkir olmalıyız.

Malum, ufukta kabul oylarının hayır oylarına galebe çalacağı bir referandum ve bunun hemen ardından da, birilerinin Anayasa Mahkemesi'nin yolunu tutması ihtimali gözüküyor.

AYM'nin yapılacak değişiklikleri iptal etmemesi için gereken hazırlıkların şimdiden yapılması ve her nasıl alınacaksa, gerekli tedbirlerin alınmasında fayda var.

Çok konuşulan, tartışılan ve ama bir türlü bir çare bulunamayan bir dertle karşı karşıyayız, malum.

Anayasal kuruluşların, yetkilerini aşmaları ve kendilerini ilgilendirmeyen konulara müdahil olarak, almamaları gereken şekilde karar almaları derdiyle...

Hukuk dilinde 'yok hükmünde', 'keenlemyekun', 'butlan' gibi kavramlarla ifade edilen bu durumla yakın geçmişte çok karşılaştık ve yakın gelecekte karşılaşmayacağımızın garantisi yok.

Anayasa Mahkemesi'nin Refah Partisi Davası'nda, Siyasi Partiler Yasası'nın bir maddesini iptal etmesi; yine aynı mahkemenin meşhur 367 kararı ve 2007'deki Anayasa değişikliklerini iptal kararları, işte bu şekilde, yani 'yok hükmünde' kararlardı.

HSYK'nın Erzurum'daki özel yetkili savcıların yetkilerini iptal eden kararı da öyle...

Danıştay'ın YÖK'ün yetkisinde olan katsayı meselesine müdahil oluşu da...

Bunlar 'yok hükmünde' kararlardı ve normal olarak uygulanmamaları gerekirdi. Ama uygulandılar... Olan oldu.

Şimdi yapılacak değişikliği ufukta bekleyen tehlikeleri bertaraf etme zamanı ise eğer, bu değişikliklerin iptal edilememesinin zemininin de hazırlanması gerekiyor.

AYM'nin, yetkisi dışına çıkmayacağı ve birilerinin hoşuna gitmeyecek değişiklikleri iptal etmek için 'yok hükmünde' karar almayacağı bir ortam oluşturmak gerekiyor. Ya da, AYM böylesi bir karar alsa bile, yetki dışı alınmış bir kararın uygulanmaması için geçerli bir formül bulabilmek...

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin (AYİM), böylesi durumlarla ilgili olarak, 1998 yılı başında almış olduğu örnek bir karar var.

AYİM, hastalık nedeniyle Silahlı Kuvvetler'de görev yapamayacağı belirlenen ve emekliye ayırma işlemi başlatılan bir astsubayın, aynı günlerde YAŞ tarafından disiplinsizlik nedeniyle TSK'dan çıkarılması ile ilgili davada, kararları yargı denetimine tabi olmayan Yüksek Askeri Şûra'nın kararını yok hükmünde sayarak iptal etmiştir...

YAŞ dışında da yok hükmünde kararlar verenler var... Bunların yok hükmünde olduğunu tesbit edip, iptal edecek merci, o nerede?.. Değişiklik üzerinde çalışanlar, biraz da bu konuya kafa yorsalar iyi olacak...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi