Şefik Dursun

Şefik Dursun

Yargıçların iktidarı ve ülkemin geleceği

Yargıçların iktidarı ve ülkemin geleceği

Türkiye Anayasa Değişikliği Paketi üzerinde dikkatlerini yoğunlaştırmış bulunmakta... Basın-yayın kuruluşları bulundukları yerin getirdiği şartlara göre tavır alıp olumlu-olumsuz katkılarını sağlıyorlar... Ancak bu pakette hedefler çok belirgin... Millete ait yetkileri ihtilaller ardından yapılan Anayasalarla ellerine geçirenler, kalelerini korumak amacıyla her türlü oyunların içinde, çalışmaları başarısız hale getirme gayretindeler. Yapılan bu küçük (!)değişikliklerin aslında büyük etkilerini göreceğiz... O yüzden kıran kırana bir mücadeleye şahit olacağımız açık. Bu dönem normal bir insanın aklına gelemeyecek tuzakların sergileneceği bir dönem olarak tarihte yerini alacak ve milletimiz onurlu bir mücadeleyi zaferle bitirecektir. O nedenle bu değişikliklerin mutlaka referanduma götürülmesi ve aziz milletimizin bu zafere katkısının sağlanması son derece önemlidir... Mazlum ve mağdur milletimizin haklarını korumak isteyenlerin önüne konulan engeller Allah’ın yardımı ile aşılacaktır...
Milletimizin Anayasa yapmasının tek şansı, demokratik seçimle oluşan ve onu temsil eden TBMM’dir. Bu meclis kurtuluş savaşını kazanmış gazi bir meclistir... Milletin verdiği yetkileri milletin menfaatlerini korumak için en güzel şekilde kullanacaktır... Yeni bir milli mücadele yaşayacağız... Hayati konularda bu meclis milletin aleyhine yasa çıkarmamıştır... Örneğin başörtü yasağı meclisin koyduğu bir yasak değildir. Meslek liselileri de perişan ederek İmam-Hatip Lisesi mezunlarının yüksek öğrenimini engelleyen kurallar da meclisin koyduğu kurallar değildir.
CHP ile Uzlaşma Milletin İktidarından Taviz ile Olur
Anayasa Komisyonu’nda görüşülmesi tamamlanan değişiklik paketi TBMM Genel Kurulu’na bugün geldi. Komisyonda başarılı olamayan (?)engellemelerin mecliste daha yoğun ve daha sert biçimde ortaya çıkacağı tahmin ediliyor... Buna neden olacak, devlet partisi olduğunu her zaman ortaya koyan CHP’dir... Yani milletin kendisine bu güne kadar iktidar olma şansı tanımadığı bir parti... İhtilal Anayasaları sonucu milletin yetkilerini kullanan kurumlar üzerindeki kontrolü ile devletin millete baskısının devamına muhtaç bir parti... Buradan güç alıyor... CHP’nin şimdiki üç maddesinde(!) geçen yetkiler, dolaylı yoldan CHP tarafından kullanılan iktidar yetkilerdir. Yani CHP iktidarını bazı kurumlar üzerinden tesis edebilmektedir. Anayasa Mahkemesi’ne, HSYK’ya ve Danıştay’a ait yetkiler de olsa sonuçta Cumhuriyetin kazanımlarını koruma adına verilen kararlar, CHP’nin arzuladığı doğrultuda olmaktadır... Şu değişiklik paketi bile “Anayasa Mahkemesi’ne giderim” tehdidi altında görüşülmektedir... Millet bu gidişten son derece muzdariptir. Eğer bu tehdide bakarak uzlaşma aranırsa bilinsin ki, bu uzlaşmada milletin arzuladığımız iktidarından taviz verilmiş olacaktır...
AK Parti’nin ülkenin alt yapı hizmetlerini çok iyi yapması, bayındırlık hizmetlerinde, ulaşımda başarılı olması, ekonomik faaliyetlerin düzenlenmesindeki gayretleri önemli... Ancak millet kendi değerlerine saygı duyulmasını, onuruyla yaşayıp ülkenin kalkınmasına katkıda bulunmayı istiyor... Halen AK Parti gündeme getirmemeye dikkat etse de; ülkenin en önemli sorunu olan kız öğrencilerimizin ve çalışanların kıyafetlerinden, başörtülerinden dolayı kendilerine çektirilenlerdir... Millet AK Parti’nin bu sorunu çözeceğine inandığı için ona desteğini sürdürmektedir...
Tam 13 yıldır uygulanan bir yasağı destekleyen bir yasa yok... Yani yasaların suç olarak tanımlamadığı bir uygulamaya ceza kesilerek kız öğrencilerimizin hayatı karartılmaktadır. 28 Şubat sürecinde dayatmacı İstanbul Üniversitesi Rektörünün -adını ifade etmeme gerek yok, çünkü bu zulmün baş sorumlusu olarak millet onu tanıyor- bir genelgesi sonucu ülke bu hale geldi... Mezun olabilmek için bir-iki dersi kalmış Tıp Fakültesinde okuyan kız öğrencilerimiz derslere-sınavlara alınmadı; o güne kadar başörtüsüyle tüm derslerine devam etmiş, sınavlarına girmiş olmasına rağmen... Aslında o sadece bir düğmeye bastı. Bu gün Ergenekon davasında yargılanan birkaç darbeci, devlet imkanları ile bu zulmün arkasında durdular.
Yargıya Güvene Yargı Mensupları Zarar Verdi
Türkiye’de bağımsız yargı var ve bu milletin adam olup, adalet dağıtsın diye okuttuğu hakimler, savcılar var... Üniversiteye sokulmayan bu mağdurlar haklarını aramak için davalar açtılar. Açık yasaya aykırı bir durum söz konusu olduğundan, bu davaları öğrenciler kazanır diye düşündük. Başlangıçta düşündüğümüz gibi oldu... Ancak derhal bu hakimlerin görev yerleri değiştirildi. Böylece hem davaya bakmaları engellendi hem de davaya bakacak diğer hakimlere göz dağı verildi... Bir maaşla çalışan hakimin yeri değiştirildiğinde ne sıkıntılar çektiklerini onlardan dinlemek gerekir... Meğer HSYK adı verilen ve bu hakimlerin yerlerini değiştiren bir kurum varmış!.. Yüksek yargının seçtiği iki elin parmaklarının sayısından daha az yargıçtan oluşan bu kurumun verdiği kararlar yargıya dahi taşınamıyormuş!.. Tıpkı Askeri Şura gibi...
Bu kurum milletin dikkatini ilk defa, Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın Şemdinli olayı ile ilgili iddianamesinden sonra meslekten atılması olayında çekti... Bu gün o savcının ne kadar haklı olduğu ortada değil mi? O gün yapılanlar bu gün Kafes Eylem Planı ile ilintili bulunmadı mı? Türkiye’de cuntacılar öyle hızla ortaya çıkmaya başladı ki; her defasında HSYK’nın bazı üyeleri önlem almaya çalışırken suçüstü yakalandı... Örneğin Ergenekon savcılarını görevden almak istediler, olmadı... Artık sağduyulu insanların gözleri açıldı... Yeni dört yıllık bir hakimi İstanbul’a atadılar ki; o nöbetinde milletin gözü önünde hapishanenin kapısını balyoz tutuklularına açtı... Yirmiye yakın tutukluyu serbest bıraktı.
HSYK değil tabii sadece!.. 28 Şubat’ın YÖK’ü karar verdiğinde Anayasa ve yasalara göre bu doğrudur diyen, ancak bu günün YÖK’ü karar verdiğinde ise bunu Anayasa ve yasalara aykırı bulan bir Danıştay dairesi var. Malum katsayı meselesi... Şimdi YÖK Başkanı; istedikleri her şeyi yaptık, herhalde ikna ettik diyor... Yani bu ülkede yeri geldiğinde yasanın değil bazı birimlerin istediği yapılıyor... Çünkü bu ülkenin özel koşulları var!.. Tıpkı başörtüsü mağdurlarına yapılanlar gibi... Sonra bu sorunları çözmek isteyen TBMM’nin en büyük iktidar partisini kapatmak için Anayasa Mahkemesi devreye sokuluyor... Bu nasıl iştir? Hep CHP’nin istedikleri oluyor... Sonra bakıyorsunuz bu işlerin önde gidenlerine, emekli olunca soluğu CHP’de alıyorlar.
Sayın Baykal ilk defa Kutlu Doğum Haftası Toplantısına katılmış... Söyledikleri çok doğru sözler. Kendisini tebrik ediyorum. O sözlerin arkasında ise eminim başörtüsü sorununu da CHP çözer, ikna odalarının mucidi Nur Serter’e rağmen!..
Diğer taraftan bazı yargıç ve savcılar bir dernek kurmuşlar (YARSAV), meclise ve millete karşı darbe hazırlayıcıların yanında duruyorlar... Söylemleri sol söylemler, siyaset içindeler. Tıpkı bir zamanlar Pol-Der gibi... Polis teşkilatı içinde kurulmuş sol söylemli bir dernekti, CHP zihniyetinin paralelinde. Sayın hakim ve savcılar gerçekten bu YARSAV yöneticileri sizlerin düşüncelerini mi dillendiriyorlar?.. Eğer öyleyse biz millet olarak yanmışsız... Çünkü adalet bu şekilde taraf olduklarını açık ifade eden bir grubun koruyamayacağı ulvi bir kurumdur... Adalet olmazsa hiçbir şeyin anlamı kalmaz. Bu taraflı YARSAV’cılar kesinlikle adaletin sağlanmasına katkıda bulunamazlar... Siz saygın insanlar olarak milletimin gönlündeki yerinizi verdiğiniz adil kararlarla sağlayabilirsiniz... Ankara Adliyesi’nde yapılan toplantının bardağı taşıran son damla olduğunu gördük. Sağ duyulu yargıç ve savcıların bu gidişe tavır koyması milletin beklediği duruştur... Ayrımcılık YARSAV tarafından başlatılmış ve buna reaksiyon ortaya konulmuştur.
TBMM bu gün kendisine verilen imkanları kullanmak ve Yargıçlar İktidarına karşı milletin iktidarını kurmak istiyor. Ne kadar başarılı olursa milletimizin gönlündeki yeri o derece güçlü olacaktır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şefik Dursun Arşivi