Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

İstihbarat reformu

İstihbarat reformu

MİT Müsteşar Yardımcılığına Hakan Fidan’ın atanması ve onun Müsteşar olacağının beklendiği yazılıyor. Bu konuda yazdığı tezden alıntılar yapılarak onun istihbaratın kuruluş ve çalışmalarında değişikliğe gideceği söyleniyor. Önce geçmişte ülkemizde istihbarat yapılıp yapılmadığını irdelemek gerekir.
Dış istihbarat yapılmıyordu çünkü dünya dost ve düşman ülkeler olarak ikiye ayrılmıştı. Dost ülkeler hakkında bir istihbarat yapılması gereksiz sayılıyordu. Dostumuz olan NATO ülkeleri zaten aleyhimizde bir faaliyette bulunmazdı, düşmanlarımız olan Doğu Bloğu ülkeleri hakkında dostlarımız yeterli istihbarat yapıyor ve bizi bilgilendiriyordu. Geriye SSCB etkisine girdiği düşünülen Suriye, Batı karşıtı konuma geçen İran gibi ülkeler kalıyordu ve bu konuda da dostlarımızın desteğini alıyorduk. Mesela Filistin direnişi terör sayılıyor ve terör konusunda İsrail’in deneyimlerinden yararlanıyorduk.

Asıl çalışmalar iç düşmana yönelikti. İç tehdidin en önemli ayağını komünizm oluşturuyor ve bu dış düşman olan SSCB’nin uzantısı olarak görülüyordu. Bugün liberalizmin en güçlü savunucuları olan kişiler geçmişte komünist sayılmış ve izlenmişti. 12 Mart ve 12 Eylül öncesi sol eylemler bu gücün yıkıcı faaliyeti sayılmıştı. Eğer bir NATO ülkesinde bu faaliyetlerle ilgili olanlar varsa bunlar da SSCB’nin bu ülkedeki uzantıları sayılmış ve dost servisler de bu yönde telkinlerde bulunmuştu. Bu eylemlerin Batılı ülkeler tarafından yönlendirildiğini söylediğim zaman önce akılsızlıkla itham edilmiş ve bir NATO ülkesinin bizde karışıklık çıkarmasının çok mantıksız olduğu söylenmiş hatta bazıları SSCB faaliyetlerini örtmek amacıyla böyle söylemiş olacağımı düşünmüştü.

İç istihbaratın ikinci hedefi rejime yönelik tehditlerdi. Bunların bir dış odak tarafından yönlendirildiği ve hedefinin siyasi olduğu düşünülmedi. Bize göre bu iç dinamiklerin eseriydi, sonradan devrimci denen İslam ülkelerinin bu hareketi desteklediği düşünüldü.

İstihbarata bakış açısı yanlıştı. Dost ve düşman kavramı ideolojik temelde tanımlanmış ve bu tanımlama Batılı ülkelerin tamamını hedef olmaktan çıkarmıştı. Oysa dostumuzun ne yaptığını bilmek de önemliydi ve biz bunu bilmediğimiz için onların ülkemizi istedikleri biçimde şekillendirmesine seyirci kaldık. Yaptıkları aleyhimize olmayabilirdi ve çoğu zaman değildi. Ama biz kimin neyi, niçin yaptığından, kendi aralarında ihtilaflar olup olmadığından habersizdik. Bunun en tipik örneği 12 Eylülde Demirel’in devrilmesi ve onun ithal ikameci ekonomi politikasına son verilmesiydi. Oysa o dönemde enflasyonsuz, iç tasarrufla finanse edilen yüzde yedilik bir kalkınma hızı yakalamıştık. Bu konumu cebimizde rahatça döviz bulundurmanın keyfine feda ettik.

İstihbaratımızın ikinci eksiği karşı operasyonları yapmamasıdır. Bizim karşı tedbirimiz suç işleyeni yakalayıp yargıya teslim etmektir. Oysa istihbarat operasyonları çoğunlukla suç işlemeden yapılır ve biz seyrederiz. Beklentim mevcut yapıda ve anlayışta düzeltme yapmak yerine yepyeni bir anlayışla istihbaratı yeniden şekillendirmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi