Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Nasıl örnek olabilirim?

Nasıl örnek olabilirim?

Biri üç diğeri yedi yaşında iki oğlum var. Kendim ikinci oğlumun doğumundan sonra işimi bıraktım. Eşim çocuklarıyla ilgilenen bir babadır ama aşırı sinirli olduğundan çocuklara zarar veriyor. Büyük oğlum babayı taklit ediyor ve onun gibi kardeşine bağırıyor, her şeye itiraz ediyor. Büyük oğlum birinci sınıfta okuyor ve sıra arkadaşıyla da hep kavgalı. Onu çok kıskanıyor ve öğretmenin onunla daha çok ilgilendiğini düşünüyor. Ne kadar ikna etmeye çalışsam da bu konuda bana inanmıyor ve öğretmene öfkeleniyor. Oğullarımın eğitimini önemsiyorum ve karakterlerinin oluştuğu kritik bir dönemden geçtiklerini biliyorum. Bu konuda onlara nasıl yardımcı olabilirim. Başarılı ve hayırlı evlatlar olmaları için neler yapabilirim? Y.İ

Ailenin etkisi büyük

Yaşları itibariyle farklı gelişim süreçlerinden geçiyor olsalar da her ikisi de aileyi modelleme ve kendilerini oluşturma aşamasındalar. Karakterimizde ailenin ve çevrenin olduğu kadar genlerimizin de etkisi vardır ve bu nedenle çocukların bireysel farklılıklarını dikkate alın. Bu dönem çocuk için aile ve okul çevresi önemlidir. Çocuk rol modellerini burada aramaktadır.

Aile yapılarımız, aşırı koruyucu, aşırı hoşgörülü, reddeden veya tepkisel olmak üzere birkaç kategoride ele alınıyor. Çocuğun karakter oluşumunda aile yapısı, ailenin çocukla kurduğu ilişkileri de etken olduğundan ebeveynlerin çocuğa örnek olmak gerekiyor. Yani, ailelerin çocukla ilişkilerinde tutarlı ve dengeli olmaları ve çocuğa doğru modeli göstermeleri esastır.

Çocuğun zarar görmemesi için babanın öfkesini kontrol etmeyi öğrenmesi ve ona doğru model olması gerekir. Ayrıca, öğretmenle de görüşebilir, çocuğun kendisiyle ilgili duygularını paylaşabilir ve okuldaki sorunun çözümüne ulaşabilirsiniz. Ev içinde de kardeşiyle ortak oyunlar kurabilir ve yaşadığınız sorunları oyun içinde belirterek çözümü burada verebilirsiniz. Yapılan araştırmalar, anne baba tarafından sevgi ve ilgi yoksunluğu yaşamamış çocukların kişilik gelişimlerinin daha sağlıklı olduğu, okulda daha başarılı oldukları ve özgüvenlerinin yüksek olduğu saptanmıştır. Madem ki çocuklarımız, bu dünyada en değerli varlıklarımızdır öyleyse onlara gerekli zamanı harcamalı onları en iyi şekilde yetiştirmeye gayret etmeliyiz.
Neler yapabiliriz?

30 yaşında bir ev hanımıyım. İki sene önce amcamın hanımı yani yengem kanser oldu. Ameliyattan sonra biraz toparlanır gibi olmuştu ama hastalık nüksedince yine kendini dağıttı. Birkaç aydır hayattan iyice koptu. Çocuklarıyla ve çevresiyle arasına mesafe koydu. Bir tek benimle konuşuyor ve ölümden çok korktuğunu söylüyor. Ona nasıl yardımcı olabileceğimi bilemiyorum çünkü psikiyatriste gitmek istemiyor sadece tedavi gördüğü doktora gidip onunla konuşmak istiyor. Hastalığının ilerlediğini ve artık yapacak bir şeyinin olmadığını düşünüyor. Ona, "Her hasta olan ölmez, kafana takma, belki de tamamen iyileşeceksin..." diyorum ama beni kandırıyorsunuz, bildiğiniz şeyler var saklıyorsunuz diyor. Ona nasıl yardımcı olabilirim, onun için neler yapabilirim? H.H

Seni anlayabiliyorum demek önemli

Bu tür durumlarda çevreden gelen değerlendirmeler ve hastanın hastalıkla ilgili düşünceleri onun ruh ve duygu dünyasını etkiler. Kişi hastalıktan ziyade hastalığın getirdiği zorlukları düşünerek endişeye kapılır. Bununla beraber ölüm korkusu yakınlarını kaybedeceği endişesi de kaygı durumunu arttırır. Bu nedenle hasta depresyon, kaygı bozukluğu, stres ve yalnızlık duygusu yaşayabilir.

Kronik rahatsızlıklarda uzman tarafından hastalık kişiye açıklanmalı, hastalıkla ilgili gerekli bilgiler verilmeli ve tedavi sürecinde yapılması gerekenler izah edilmelidir. Burada hastalığın seyri kadar hastaya yaklaşım da önemlidir. Özellikle hasta yakınları ve hekim, hastaya bu zorlu yürüyüşünde destek vereceklerini ve bu süreci atlatırken her türlü yardım ve desteklerini esirgemeyeceklerini belirtmeleri gerekir.

Size, yengenize elinizden geldiğinde destek vermenizi ve bu konudaki duygularını aktarması noktasında katkı sağlamanızı ve kendisine "Boş ver geçer, kafana takma" türünden bir yaklaşımda bulunmaktan ziyade "Seni anlayabiliyorum, gerçekten zor günler geçiriyorsun..." tarzında bir iletişim tarzı belirlemenizi tavsiye ederim. Onu sosyal çalışmalarınıza dahil edebilir ve hayattan kopmaması noktasında ona yardımcı olabilirsiniz. Fakat bütün bu yardım ve desteğinizin yanında doktorunun tavsiyelerine uyması ve tedaviye devam etmesi hususunda da teşvik etmelisiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi