Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Kendisi himmete muhtaç bir dede

Kendisi himmete muhtaç bir dede

TSK’dan söz ediyorum.. Kendi çocuklarını bile koruyamayan bir ordu..
En iyi bildikleri şey cenaze töreni.. Korsan internet sitesi yönetmekmiş gibi sanki.. Kur’an kursu öğrencilerini fişlemek kadar kolay değil bazı işler.. Muhtar odalarına, irtica bahanesi ile gözaltına alınan ailelerin evine gidip duvara kocaman bir Atatürk resmi asmak marifet değil.. Her köşeye bir Atatürk heykeli ya da büstü dikmek de marifet değil.
Bizim Fatih Uğurlu, bu günlerde bunu yazıyor..
Birileri çalıyor, birileri oynuyor.. Bir gazeteci kanlı planı deşifre ediyor, sonra bakıyorsunuz, senaryo gerçek oluyor.. Biz gazetecinin ulaştığı bilgiye nasıl oluyorsa, bölgede yüzbinlerce personeli ile görev yapan bir ordunun istihbaratı ulaşamıyor!?
Sizce bu işte bir gariplik yok mu?
İktidarı eleştirmek konusunda şahin kesilen CHP ve MHP, neden bu konuda seslerini kısıyorlar? Ya da yangına körükle gidercesine, tam da bazı mahfillerin istediği şekilde bu işe ters ucundan yaklaşıyorlar?.
TSK bu hali ile “kendisini bile koruyamayan, kendisi himmete muhtaç bir dede” rolünde.. Gizli dinlemeler, imha edilen belgeler, şaibeli, dışarıdan alınan bayan personellerin çantasında bulunan kriptolar..
Ve bu konuda ne suçlular bulunabiliyor, ne ihmali görülenler hakkında bir işlem yapılıyor. Sanık sandalyesine oturanlar hakkında bile görevleri başındaymış gibi işlem yapılıyor..
GATA ya da askeri birlikler şaibeli, sanık durumundaki kişilerle işbirliği yaparak belgelerin karartılması, suçlananların ifadelerinin alınması konusunda ters köşede duruyorlar.
Şehid törenleri artık sadece PKK’ya öfkeleri artırmıyor, TSK da bu işten payını alıyor..
TSK bu konuda giderek inandırıcılığını ve ciddiyetini kaybediyor..
Bütün bunlara ek olarak şimdi bir de Başbuğ’un görev süresi ile ilgili tartışma eklendi bu duruma..
Birileri yangına körükle giderken, Karadeniz-Güneydoğu dengesinde birileri hep yanlış bir yerde durdu..
Terörün, kaçakçılığın arkasında da bu derin gerçeklerin olduğunu biliyoruz artık..
Bana kalırsa CHP ve MHP bu kadar direnmese askerler bu işi daha fazla sürdürmeyecekler.. Ya da askerlerin içindeki bazı unsurlar daha fazla direnmeseler CHP, MHP ve yüksek yargı içindeki bazı unsurlar artık direnmekten vazgeçecekler.. Kimse ilk bırakan taraf olmak istemiyor. Ama bu durum devam ettikçe de kriz ve bunun maliyeti giderek derinleşiyor.. Türkiye de ağır bir bedel ödüyor, bu işe bulaşanlar da..
Özellikle de CHP! Baykal, son olarak Erdoğan’ı Hitler’e benzetmiş.. O da “Kendi geçmişine bak” diyor..
Baykal! “Monark” ne demek, “Führer” ne demek, Musolini rejimini bir terbiye diktatoryası olarak selamlayan, “Faşist Kara Gömlekliler”i model alan kimdi acaba?. Hitler’in doğum günü kutlamasına kimler katıldı? Hitler’e örneklik teşkil eden, ona umut ve heyecan kaynağı olan, 10. Yıl Albümü’nde ona yer veren kimdi? Kimin kartvizitinde bir zamanlar “Führer” yazıyordu? Führer bıyıkları ile resim çektirenler kimlerdi?
Anadolu yaylalarında, ayakları ile şaraplık üzüm ezen Normandiya köylülerini hayal eden kimdi?
“İrtica” diye yaftaladıkları, din-i mübin-i İslamla mücadeleden daha önemli ve büyük bir hadise olarak gören kimdi?
Mürteci diye yaftalananların başında bir de Mehmet Akif geliyordu değil mi? Açıp bakın isterseniz Safahat’ı. Bakın bakalım ne diyor bu konuda Mehmet Akif?.
Baykal dudaklarını yakacak tehlikeli sözler söylüyor.. Mayınlı tarlada top oynamak ister gibi.. Ya gerçekten kendisi de bazı gerçeklerin farkında değil, ya da diğer insanları cahil zannediyor.. Baykal, ne söylediği ile sözlerinden ne anlaşıldığı konusunda hassasiyet taşımıyor.. Ama telaşlı, öfkeli, evhamlarla dolu açıklamaları artık kendi tabanında bile eskisi kadar ciddiye alınmıyor..
Darbecilik kimseye uğur getirmedi.. Darbeci, öpmesi gereken eli ısıran adamdır.. Haindir, kalleştir, alçaktır. Darbeciye alkış dağıtanlarsa en az onlarla aynı değeri paylaşır.
Darbecilerin planlarına çanak tutan terörist de, darbeciye sahip çıkan siyasetçi de, darbecinin emrine giren bürokrat da, yargıç da aynı duruma düşer..
Başbuğ, basındaki bu tür eleştirilere çok kızıyor ama, nedense bu iddiaların gerçekliğini araştırmak ve olayların üzerine gitmek konusunda isteksiz.. Sonuçta TSK’yı yıpratan bu yazılar değil, yazılara konu olan gerçeklerin kendisidir..
Ümid ediyorum bir gün, 27 Mayıs’tan başlayarak bütün darbecileri ve darbeleri, gıyablarında da olsa yargılar ve mahkum ederiz.. Bunun bugün için pratik bir değeri yok gibi gözükse de, darbeye niyetlenenlere ders olması için bunun değerli olduğunu düşünüyorum..
Kürt Ergenekonu, son saldırıları ile, aslında hem kendilerini ele veriyorlar, hem de darbecilerin ekmeğine yağ sürüyorlar.. Türklerle Kürtlerin kaderi aynı çizgide tecelli edecek gibi gözüküyor. Ya birlikte kurtulacak, ya da birlikte acı çekecekler. Birbirlerine karşı kazanacakları bir zafer yok. Birlikte kazanacakları bir zafer var..
Haşr suresinde (10) Allah “Rabbimiz! Kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma” dememizi ister..
Sevgimiz nefretimizi, merhametimiz gazabımızı aşmadan bu işin üstesinden gelemeyiz. Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi