Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Aman dikkat!

Aman dikkat!

Hava sisli.. Müslümanları suçlamak için birileri, kendi adamlarından birini gözden çıkarabilir ya da onları sokağa çekmek için birtakım komploların içine girebilir.. Hani birileri bazı hakim ve savcıları yola getirmek için bahçelerine birkaç bomba attırırsa şaşmayın! Hatırlasanıza, hani Hitler Polonya'ya saldırmak için, Polonya askeri elbisesi giydirilmiş Nazi subayları ile kendi sınır karakoluna ateş açıp, kendi askerlerini öldürüp, sonra da bunun intikamını almak için Polonya'ya saldırmadı mı? Saldırırken de, Alman askerlerinin kanlarını yerde komamak iddiası ile halkı galeyana getirmedi mi?
Bu işler sadece Hitler zamanında ve Almanya'da olmadı.. Diktatörlük rejimlerinde bu hep olur.. Kennedy'yi kim vurdu, ya da 11 Eylül'de İkiz Kuleleri kim niçin vurdu!?
Ahmet Altan ve Murat Belge de yazmıştı daha önce. Başkaları da aynı kaygıyı taşıyor. İstihbarat önemli bu konuda.
Malum çevrelerin dışarıyla ilişkilerinin de takibe alınması gerek.. Yurtdışı ile ilgili birtakım tezgahlar konusunda uyarıyor Avrupa'daki bazı dostlar..
Ya iktidar bu çevreleri harekete geçmeden yakalar, ya da gelecek günler hiç de iyi olmaz..
Ama ne olursa olsun, sonuçta kaybedecek taraf belli.. Kazanma şansları yok. Ama giderken yakıp yıkabilirler, kan dökebilirler..
Bunlar açık açık halkı sokağa dökmek istiyorlar. Darbe istiyorlar.. Hukuk diye bir dertleri yok. Laiklik, Kemalizm, irtica, demokrasi, cumhuriyet, çağdaşlık, bunlar için siyasi birer istismar konusu. Terör de öyle..
öğrenmişler bir “Şark kafası”, ortaçağ, kırık plak gibi tekrarlarlar.
Hani okuduklarından filan değil.. Şark kafası, ortaçağ zihniyeti diye, aslında bu ülkenin halkının inancını, kimliğini, kültürünü, geleneğini, tarihini aşağılarlar..
Bakmayın Doğuya tükürdüklerine, Batılı da değil bunlar.. Doğu ya da Batıya, geçmişe ya da geleceğe ait değiller.. çağdaşlıktan söz ettiklerine bakmayın, çağdışına savrulmuşlardır.. çoğu okumazlar. Bilmezler, bilmediklerini de bilmezler. Cumhuriyeti de, demokrasiyi de, laikliği de bilmezler..
Şu bir - iki hafta çok önemli..
önce 31 Mart..
Ardından 23 Nisan.
Ama önce Anayasa Mahkemesi'nin iddianameyi kabul edip etmeyeceği belli olacak..
Yani şu önümüzdeki bir hafta son derece önemli..
Ne olursa olsun, sonuç değişmeyecek. Ama bu arada iktidar ve toplumun zeka ve performansı bu işin süresini, ekonomik maliyetini, siyasi maliyetini belirleyecek..
İlk adımı hükümetin atması gerekiyor.. Kayıtdışı ekonomi ve kayıtdışı siyasetin tasfiyesi, çetelerin tasfiyesi ve Anayasa değişikliği. Ve tabii şu Nokta dergisine kapak olan olay!
Anayasada sınırlı bir değişikliğin ardından, Eylül'de erken yerel seçimler ve anayasa referandumu olamaz mı?
Malum güçlerin eline fırsat geçse, iç savaş çıkarmadan tutun da nokta hedeflere yönelik suikast planına kadar her yolu deneyeceklerine de kuşku yok sanki..
Bu unsurların mediadaki uzantıları kimler belli değil mi?
Bakın DTP'liler şunu anlamalı. PKK bitirilecek.
AK Parti şunu anlamalı, ya Erdoğan bu derin yapıyı tasfiye edecek ya da bu derin yapı Tayyib Erdoğan'ı tasfiye edecek. Sonuçta darbe de olsa, biri gelip, bu darbecileri de, çetecileri de tasfiye edecek.. Yani bu süreç devam edecek.. Davet ettikleri, darbecileri tasfiye edecek olan güç, o darbeye alkış tutanları bitirecek..
Türkiye'yi geleceğe taşıyacak partinin adının AK Parti mi olacağı, başka parti mi olacağı, Erdoğan'ın zeka, cesaret ve performansına bağlı..
Bu çetelerin kim olduklarını bilmeyen kalmadı.. Bu “Topyekun savaş”da mediada hangi mevzilere kimlerin yerleştirildiği, vakıf, dernek ve sendika olarak, çetenin emir ve komutası altında kimin ne yaptığı belli. Bunlara finansal destek sağlayan, örtülü KİT havasındaki şirketlerin de kimler olduğu biliniyor artık.. Bunlara siyasi destek sağlayanlar kimler belli. Kamu otoritesi içinde kimin kimden yana olduğu da belli. Bunların uluslararası bağlantıları da.. Derin ilişkileri de, mafia bağlantıları da.. Bilinmeyen fazla bir şey yok.. Hepsi dinleniyor ve izleniyor..
Sinir bozucu bekleyiş sürüyor..
Her iki kesim de sanki karşı tarafın yanlış yapmasını bekler gibi.
Sabırsızlanan çete, her an birtakım suikastlarla halkı sokağa dökmeye hazır gibi.. Hani birileri suları bulandırmak ve bulanık suda balık avlamak istiyor..
60 darbesine, 12 Mart'a, 12 Eylül'e benzemeyen, 28 Şubat'a benzemeyen yeni bir durumla karşı karşıyayız..
Her şey ortaya çıkmış vaziyette. Darbeciler için darbe tarihinin en kötü dönemi yaşanıyor.. Başarı şansı binde bir bile olmayan bir operasyon için birileri işaret bekliyor sanki. çünkü, aksi takdirde sıranın kendilerine geldiğini düşünüyor ve hesap sorulmasından korkuyorlar. Onun için bin de bir ihtimal bile olsa çılgınca bir işe kalkışıyorlar. Oysa şunu düşünmüyorlar ki, bundan sonra atacakları her adım, yazacakları her satır, söylecekleri her söz, cürümlerini daha da artırmaktan ve daha ağır bir bedel ödemeye mahkûm olmaktan başka bir işe yaramayacak.. Onun içindir ki, yakın çevresindekiler bu tehlikeli ve kör gidişe karşı onlardan uzaklaşıyor ve iktidara yaklaşıyorlar.. Onun için hızla sosyolojik tabanlarını kaybediyorlar..
Bu çevreler kendilerini eşlerine, kardeşlerine ve çocuklarına bile zor anlatacaklar.. Eğer çılgınca bir işe kalkışırlarsa, cumhuriyet tarihinin en dramatik serüvenlerinden birine imza atmış olacaklar ve bu dönem trajik bir şekilde sona erecek.
Ben bu yazıyı yazarken, biraz önce operasyonun başladığı haberi geldi. Yani darbe kışkırtıcıları tek tek gözaltına alınmaya başladılar. Selçuk son yazısında açık açık meydan okuyor ve darbe uyarısı yapıyordu.. Bu kadar darbe çığırtkanlığına ve meydan okumaya karşı, yargı kendine yöneltilen eleştirilerden yola çıkarak, bir yanlışı savunmak pahasına da olsa kendi adamının icraatını korumaya çalışıyordu..
Bakalım şimdi ne olacak?.
Selâm ve dua ile.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi