Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Böyle bir kasetle Çankaya’ya çıkılmaz

Böyle bir kasetle Çankaya’ya çıkılmaz

Bu bir “komplo”dur... Mutabık mıyız? Terbiyesizce, şerefsizce, adice bir harekettir... Mutabık mıyız? Başta Baykal olmak üzere, görüntüdeki hanımefendiye ayıp edilmiştir.

Mutabık mıyız?

Bu komployu kuranların, kamerayı oraya yerleştirenlerin, elde edilen görüntüleri “internet medyasına” servis edenlerin bir an önce yakalanıp adalete teslim edilmeleri gerekiyor...

Mutabık mıyız?

Bu konuda hükümet üzerine düşeni yapmalıdır...

Mutabık mıyız?

Mutabıksak, işin esasına gelebiliriz.

Baykal’ın istifasını “dünyanın sonu” olarak değerlendiren iç müntesipler, “Ne güzel Başbakan olacaktı, AK Parti’yi silip süpürecekti, sorumlusu hükümettir” gibilerden laflar ediyor.

Bazılarının gözyaşlarını gördünüz...

Baykal konuşurken, ekrandan doğru “Yapmaaa” diye ağlaşıyorlardı hani...

Biri Gürsel Tekin’di...

Gürsel Bey’in neden ağladığını çözemedim. Nicedir beklediği “CHP’de değişim fırsatı” ayağına gelmişti işte... Gözü gibi koruduğu Kemal Kılıçdaroğlu’na gün doğuyordu.

Diğeri, Nur Serter’di... Gözleri kızarmış, denilebilirse ağlamaktan bitap düşmüştü... “İkna Odaları”na aldığı başörtülü kızları da böyle ağlatmıştı işte...

Kılıçdaroğlu’nu aradım ama göremedim.

Kemal Anadol müteessirdi.

Önder Sav ve Onur Öymen, gözyaşlarını içine akıtıyordu.

Bir de, Pavarotti’nin gençliğini hatırlatan “sakallı” bir zat vardı... En çok onun hıçkırıkları düştü ekrana...

Hemen hatırlatayım, üzülme

sinler:
Baykal’ın bir yere gittiği yok.

Dönecek...

Hem de daha güçlü dönecek.

Mağdur adam pozisyonuna yatıp, “parti içi muhalefeti” konuşamaz hale getirdikten sonra gelip aslanlar gibi kurulacak koltuğuna. Üstelik daha zalim, daha kıyıcı bir genel başkan olacak. Kendisine bu komployu kuranları da (daha doğrusu kurduğundan şüphelendiklerini de) tez elden “halletmenin” yollarını arayacak ve bulacak inşaallah.

Burada “dış müntesipler”in (yani medyadaki CHP yandaşlarının) durumu biraz kritik.

Bunlar, üzüntülerini ifade etmekle birlikte, “istifa kararının doğru olduğunu”, bu istifayla birlikte Baykal’a “değişik kısmet kapılar açılacağını” öne sürüyor.

Mesela?

Mesela, mahut görüntüleri fırsata çeviren Kemal Kılıçdaroğlu Başbakan olacak, Deniz Baykal’a da “umulmadık bir biçimde” Çankaya kapıları açılacak.

Peki, nasıl olacak bu iş?

Hiçbir serbest seçimi kazanamayan, hiçbir sandıktan yarasız beresiz çıkamayan, hayatında hiç Başbakanlık tatmamış, bundan sonra da tatmayacak olan, bir dönemki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bile kuşkuyla bakılan, “yönetme ve vaziyet etme becerisi sınırlı” Baykal hangi parlamentodan icazet alıp da Çankaya’ya çıkacak?

Hangi marifetiyle?

Bilmediğimiz hangi özelliğiyle?

Tamam, ortada bir “mağdur” var ama bir de “halk” diye bir şey var hiç hesaba katmadığınız...

Baykal için en uygun yol şudur: Ya sadık bir yandaşının da buyurduğu gibi “bir sahil kasabasına yerleşip” kendini unutturacak, ya da kasetle murat edilen şeyi yapıp muhalefete yol açacaktır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi