Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Aynen fıkrada olduğu gibi

Aynen fıkrada olduğu gibi

Ormanlar kralı aslan yaralanmış yatıyor… Oradan geçen bir tilki yanına yaklaşır ve sorar:
“Bizim çocuklar ava gitmişlerdi, yoksa seni bu hale onlar mı getirdi?”
Aslan bir ah çeker ve der ki:
“Ben bu yaradan ölmezdim, amma işte bu sözden ölürüm…”
CHP genel başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu henüz kurultay toplanmadan, seçim yapılmadan şunları söylemiş…
“Sayın Baykal merak etmesin... Biz kendisini ‘onursal genel başkan’ ilan ederiz…”
Saygıyı gördünüz mü?
Halefi kendisine “onursallık” bağışlıyor…
Bahçıvanlık da teklif edebilirdi…
Yarın kurultayda genel başkan seçilirse Dede usulü unvan dağıtma safhasına geçer…
Önder Sav’a ömür boyu genel sekreterlik.
Kemal Anadol’a “ebedi grup başkanlığı”…
Hakkı Süha beyefendiye “Sadakat misyonu serdengeçti”liği…
Ne bileyim, belki de Nesrin Baytok hanıma “onursal anamız” unvanı…
Ve aynı mezhepçi taifenin bir başka ismi de “Yargıtay Başkanı” olacaktır… Açılan yoldan uygun adımlarla yürüyor… Hatırladınız herhalde sevgili büyük hukukçumuz Kadir Özbek’i?
Gün bu gündür… Moğultay’ın diktiği fidanlar meyve vermeye başladı…
Kılıçdaroğlu, “benim hedefim Başbakanlıktır” diyor…
Yani, CHP genel başkanlığı beyimize bir dikiş noksan gelmiş…
Amma hiç ibret almışa benzemiyor…
Daha dün Baykal’ın evi önünde “ölüm orucuna yatanlar” ve çığlık çığlığa “sen gitme de bizim yedi sülalemiz ölsün” diyenler, rüzgâr ters istikametten esince nereden nereye savruldular…
Rüzgâr her zaman aynı yönde esmez… Bunu bilirse Kılıçdaroğlu, kendi geleceğini de görür ibret aynasında…
Sonra şu “onursal” unvanı öyle her yerde her kişi için verilemez.
Sabih Kanadoğlu hukukçumuz duyarsa etrafı toz-duman eder...
Bir ormanda iki aslana yer yok… Bir ülkede iki onursal belki olabilir, amma beraberinde kıskançlığı da getirir…
BİR KİTABIMIZ VAR
Kitabımızın adı: Kepçe Kulak Reşad-Yazarı Bekir Yalçınkaya…
Bekir Yalçınkaya şairdir…
Şairlerin iyilerindendir…
Yazdıkları okunacak kalitede olduğu gibi, ruhunuzda şiir tadı bırakacak kıvamdadır…
Beni Kim Anlar? başlıklı şiirinden iki kıta:
Ben hakim değilim, savcı değilim
Ceza ile suçu nerden bileyim?
Eli silah tutan avcı değilim
Gez-göz denen üçü nerden bileyim?
Tabii o üçün içinde arpacık olacaktı amma heceye sığmamış…
Şehir hayalimdi köylerden önce
Kısrağı tanıdım taylardan önce
Şaşırdım günleri aylardan önce
Şimdi ayın kaçı… Nerden bileyim…
Bekir kardeşim serapa inançtır… Aşkının mihverinde İslam vardır, dolayısı ile de insan vardır…
Doğum müjde ise ölüm de müjde
İnanmak BİR haktır, Hakka ilhaktır
Gelir kaldırımda, alır refüjde
Ecel Hakk’a açılan bir sokaktır
İnanmak bir haktır, Hakk’a ilhaktır…
Bekir Yalçınkaya sade bir tefekkür yumağı… O yumağı çözmek ve de bilmek için şiirlerini okumak lazım…
İsteme adresi:
Mareşal Çakmak Mahallesi, Atatürk Caddesi No: 82/5 Sincan/Ankara…
Tel: 0312 271 58 82 – GSM: 0537 720 75 34
==================
Yıllar boyu Vizon’da, Samur’da boğulan var
Bir yanda karanlıkta, kömürde boğulan var
Kaderin cilvesi mi, cilvenin kaderi mi?
Denizde boğulan var, çamurda boğulan var…


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi