Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Dürüstlükle patavatsızlık arasındaki fark

Dürüstlükle patavatsızlık arasındaki fark

Büyüklerimiz, değer verdikleri kimseleri, özü doğru sözü doğru biridir diye takdim ederek onlara en güzel iltifatlarını yapmışlardır. Dürüstlüğü kuşanan kişi, hangi dine, hangi kültüre, hangi topluma ait olursa olsun insanlığın müşterek bir değerini kuşanmıştır. İlk karşılaştığımız insanlarda öncelikli olarak dürüstlük ararız. Yakınlarımızın dürüstlüğüne inanıyorsak onlara olan güvenimiz de tamdır. Bu kimselere inanır, güvenir ve onlardan bize bir zarar gelmeyeceğine emin oluruz. Genç bir danışanım, "bütün kavram ve kelimelerin değişime uğradığı günümüzde, dürüstlüğü nasıl tanımlayacağız? demişti. Oysa dürüstlük, her çağda geçerliliğini koruyan ve hayatımızı anlamlı kılan bir değer olduğundan, her türlü saldırılara göğüs gerecek kadar güçlü bir kavramdı o yüzden de bunca şeye rağmen dimdik ayakta duruyordu.

İnanan birer mümin olarak bu konudaki tavrımız ve dürüstlük konusundaki inancımız nettir. Bizler, bunca kavram kargaşası arasında hakikate tabi olur ve dürüstlük deyince, özünde sözünde doğru olan, Allah'ın razı olmayacağı tutum ve davranışlardan uzak kalan kimseleri hatırlarız.

Dürüstlüğümüzün ölçüsü Allah'a verdiğimiz söze ne kadar sadık kaldığımızla belirlenmiş ve benimsenmiştir. Çünkü Yaratıcısına ihanet eden kişinin, yaratılmışlara ihaneti kaçınılmazdır. O yüzden bizler, Allah'a sadakatla bağlı kalan müminlere daha çok güvenir ve onların sözlerine itibar ederiz.

Çevremizden işittiğimiz dürüstlük tanımı ise aşınmış ve tahribata maruz kalmıştır. Bu içi boşaltılmış tanıma göre, dürüstlük bizim tabi olduğumuzdan çok farklıdır ve buna dürüstlükten ziyade patavatsızlık demek daha doğru olur. Buna göre istediği her şeyi söyleyen, içinden ne geliyorsa ifade eden bu konuda sınır tanımayan kimseler de dürüstlük kavramına dahil ediliyorlar. Bu günün dünyasında kendi bencilliğinin esaretine giren kimseler aklına gelen her şeyi söyleme cesareti göstererek bu kavramı acımasızca katlediyorlar.

Kendilerini dürüst olarak tanımlayan bu kimseler, yaptıkları eylemin patavatsızlık olduğunu fark etmeden etraflarındaki insanları kırıp dökerler. Onlar, sözün bir kurşun olduğunu bilmeden insanlara taş gibi söz fırlatırlar ve insanları incitirler. Bu kimseler sorulduğunda da kendilerini, dürüst, inandığını söyleyen, açık sözlü insanlar olarak tarif ederler.

Oysa, dürüstlük karşımızdaki kimseleri incitmeyi göze alarak, sözden kurşunlar yapıp karşı tarafı yıpratmak, aklımıza geleni söylemek değildir. İnandığımız her şeyi uluorta ifade etmek de değildir. İç dünyamızı olduğu gibi dışarıya yansıtmak da değildir. Dürüstlük, doğruları yerinde ve zamanında karşımızdaki kimseyi incitmeden ifade edebilmektir. Bu yönüyle de dürüst olmak patavatsızlıktan ayrılmaktadır. Kendisini dürüst zannederek, kibirlenen ve duyguları kalbini hiç tanımayan, aklına eseni söyleyen kimselerin, Efendimizin insanlarla kurduğu ilişkilerini okumaya ihtiyaçları vardır. İnsanların en güzeli, en ahlaklısı, en dürüstü Hazreti Muhammed, cami duvarına bevleden kişiye dahi bunun yüzüne vurulmasını istememiş, adamı rahatsız etmeyin, duvara su dökün" demiştir.

Söylediğimiz sözün ne şekilde tesir edebileceği, ne zaman söylenmesi gerektiği ve kişinin ruh dünyasına uygun cümlelerin seçilmesi dürüstlüğümüzü güzelleştiren unsurlardandır. Söz vardır taş gibi deler geçer, söz vardır, su gibi okşar, iyileştirir. Bu nedenle, doğruyu da şanına yaraşır şekilde ve şanına yaraşır cümlelerle ifade etmek gerekir. Sözü sevgiden bir demet yapıp, ruh inceliğiyle aktarmak onun tesirini daha da arttırır bu bir gerçek...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi