Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Evdeki hesap!

Evdeki hesap!

Mekke’deyim.. Medine-i Münevvere’den, ilk toplumsal sözleşmenin yapıldığı, “Medeniyet” kelimesine anlam veren bir yerden Mekke-i Mükerreme’ye geldik.. Hz. Adem’in, Hz. İbrahim’in, Hacer annemizin, Hz. İsmail’in yurdunda.. Ata ocağındayım yani. Mahşer gibi bir yer burası. Toprak rengi, siyah taş, siyah ve beyaz insanlar, siyah ve beyaz elbiseli insanlar.. Unvansız ve sade. Tek bir sıfatımız var: İnsan ve Müslüman.
Tevhidi inancın beşiği olan bir coğrafyadayız.. Kader, ecel ve rızık.. Eğer masivadan geçebiliyorsanız, kendi içinde hakikatle yüzleşiyorsunuz.. Taşlamanız gereken tek şeytan var, o da kendi şeytanınız.
Ve bu dünyada yalnız olmadığınızı hissediyorsunuz. Melekler, cinler ve şeytanlar..
Ve bil gaderi hayrihi ve şerrihi minallahu..
Bize hayır gibi gelen şeylerde Allah (c.c.) şer murat etmiş olabileceği gibi, şer gibi gelen şeylerde de hayır murat etmiş olabilir..
Gazze’yi düşünüyorum. HAMAS’ın oluşumuna İsrail başlangıçta göz yummuştu.. HAMAS’ın ortaya çıkması, Filistin direncinin bölünmesi anlamına gelecekti. Mısır’la da bir anlaşma yapılmıştı.. Ambargo uygulanacak ve Gazze’deki HAMAS direnişi orada boğulacaktı.. Gazzeliler için tek kurtuluş Mısır’a sığınmaktan geçecekti..
Mekerallahu.. Evdeki hesap çarşıya uymadı.. Kurdukları tuzak ayaklarına dolandı. Kendi kazdıkları kuyuya düştüler.. Öyle ki; Gazze direnişi ve HAMAS, İslâm dünyası için yeni bir başlangıcın ilk işareti oldu.. Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Batı Yaka için güçlü bir model oluşturdu..
Bana kalırsa, batılıların İslâm ve Müslümanlar üzerindeki planları da geri tepecek.
Ilımlı İslâm projesi de öyle olacak bana kalırsa.. İnsanların kalplerinden geçeni ya da karanlık odalarda, kapalı kapılar arkasında kimin, kimlerle ne fısıldaştıklarını da bilmiyorum.. Ama bu işte kalbi pak, niyeti temiz olanlar suyun kendi yolunu bulması, arının bal yapması gibi, gibi yollarını bulacaklardır..
Gazze, kim derdi ki bir direnişin sembolü olacak ve Filistin için bir umud patlamasına yol açacak. İsrail’i böylesine zor durumda bırakacak.
Allah dilerse oluyor işte..
Allah dilerse Azerin ocağından bir İbrahim çıkar. Firavun’un sarayında bir Musa, bir Harun yetişir..
Herkesin bir planı, bir hesabı olduğu gibi, Allah’ın da bir hesabı ve planı vardır. Ve galib olacak olan O’dur. O hüküm sahibi, kalpleri çeviren, gerçek ve mutlak iktidar sahibidir..
Övünmek ve dövünmek bana göre değil.. Ben havf (korku) ile Reca (umud) arasında bir yerde duruyorum.. Umudum korkuma galib gelsin diye çaba gösteriyorum.. Umudsuzluk bana göre değil.. Allah’tan ümid kesilmez..
“İyya kenağbüdü ve iyya kenestaiyn” diyen kişi umudsuz olabilir mi?
Biz çaresiz değiliz. Alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamber’in ümmeti olarak, Allah’ın rahmet eli çare biziz. Değil mi ki, Allah (c.c.) bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek ister..
Kurtuluşa erenlerden olmak istemiyorsanız, her işi Allah’a, Rasûlü’ne, kitaba götürün. Kafanızı kiraya vermeyin. İstişare ve şuradan ayrılmayın. Alimlere danışın ve bir karar verirken vereceğiniz karardan zarar ya da yarar elde etme ihtimalleri olanlarla konuşun.. Namazı terketmeyin, zinaya yaklaşmayalım, cemaati terketmeyelim. İhtilaf etiğinizde hakeme gidin. Sabırlı olalım, adaletten ayrılmayalım. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalimlere karşı durun. Mezhep ve tarikatlerinizi, din büyüklerinizi ilah ve Rab edinmeyin.. İlk haram olan ve Allah’ın lânetini hak eden ırkçılıktan ve kavmiyetçilikten uzak durun. Unutmayalım ki; Allah cahil ve zalim bir kavme hidayet nasib etmez.. Bir kavme / topluluğa olan düşmanlığımızın bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemesi gerekir.. Sakın tefrikaya düşmeyelim. Farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşamanın bir yolunu bulmamız şart. Haksızlıklar karşısında susanlardan olmayalım. Zalimlere yardım etmeyin, sonra ateş bize de dokunur..
Allah dilemedikten sonra ne kimse sizi içine düştüğünüz beladan kurtarabilir, ne de kimse size bir zarar verebilir.. Allah bizleri mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. Allah (c.c.) servet ve iktidarı ülkeler ve halklar arasında evirip çevirir..
Kimse bunları kendinin tapulu mülkü sanmasın.. Kimse nefsine güvenmesin ve gurura kapılmasın..
Bana kalırsa, zamana ve dünyadaki tebeddülata bakıyorum da, gün döndü.. Zamanın çarkı hiç durmadan döner dönmesine de zaman olur çarkın dönüş hızı artar. Şimdi zamanın çarkının hızlı döndüğü bir zamanda yaşıyoruz. İstikbal inkılabatı muhteşem değişikliklere gebe..
Şairin dediği gibi: “Dünyanın kalbini dile, geliyor adım adım..”
Her zaman ve şart altında, dünyanın her yerinde cenneti kazananlar ve cehennemi hak edenler olacaktır.. Hz. Osman zamanında Mekke’de yaşayıp cehenneme gitmek de mümkün, Stalin zamanında Moskova’da yaşayıp cennete gitmek de.. Kimin oğlu olduğunuz, nerede, ne zaman doğduğunuz değil, ne yaptığınız önemli.. Halife olup, zenginlik ve ihtişam içinde fıska dalıp cehenneme gitmek de mümkün, görevini yerine getiren yoksul, zulüm altında bir Mü’min olarak cennete gitmek de.. Menfaat karşılığı zalimlere arka çıkan bir alim cehheneme gidecek, mazlumların safında yer alan bir ümmi cennetin kapısını bulacak.. Zindanda cennet, saltanat içinde cehennem mümkün..
Kim Allah’ın indinde makamını görmek istiyorsa, kendisini neyle meşgul ettiğine baksın!
Allahım! Bize hakkı hak, bâtılı bâtıl göster ve Hak’da toplanmayı nasib et.. Nimet verdiklerinin yoluna ilet bizi. Gazaba uğrayanların değil.. (Amin!)
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi