Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Fişlemecilik, meslek olacak galiba..

Fişlemecilik, meslek olacak galiba..

BçG (Batı çalışma Grubu) Türkiye'yi baştan ayağa fişlemişti vakti zamanında...
Bilahere resmi ve gayriresmi kurumları, kişileri fişlemecilik merakı sardı...
İP (İşçi Partisi) avukatının bilgisayarından çıkan fişlenmişler, sayısı öyle tasnif edilmişler ki, akıllara durgunluk veriyor...
"Yargıçları fişlediler" haberi sıradan bir haber değil...
Yargıtay üyelerini, Nakşiler, Kürtler, Tuncelililer, MHP'liler ve de Fethullahçılar şeklinde sınıflandırmışlar...
Peki niçin?
Herhalde iktidar olduklarında kendi kadrolarını kuracakları zaman yanlış yapmamak için değil...
çünkü İP hiçbir surette iktidar olamaz...
Siz başka sebeplere bakmalısınız...
Ben bazı hususlarda bilgi sahibiyim... Mesela, İP mensupları birini mahkemeye vereceklerse, genellikle de tazminat almak için, dilekçelerinin hangi hakime gitmesini istediklerinde mutlaka ona göndermenin yolunu bulurlarmış...
Vaktiyle beni dava etmişlerdi ve avukat hakime: "Efendim, Vakit gazetesi yazarıdır" diye uyarıda bulunmuştu... Tabiî benim itirazım kabul görmedi ve adamların istedikleri tazminatı ödemek mecburiyetinde kaldım...
Muhtemelen hangi paşanın hangi görüşte olduğu, memleketleri, konuştukları kişiler hep fişlenmiştir...
Hangileri daha laik,
Hangileri daha kemalist...
Benim aklıma; bilse bilse eski C.Başkanı Süleyman Demirel bilir türünde bir ihtimal geldi, amma sonra vazgeçtim...
çünkü, Vakit gazetesindeki haberde güzel insan, Hasan Celal Güzel'in "Demirel siyasi münafık" iddiası vardı...
Münafıklığını bilmem amma, kıvırıp-çevirme ustası olduğu kesin...
2. en büyük mason, Rauf Denktaş ustaya gideceğim, yol uzun...
Mason deyince aklıma takıldı hemen:
Birilerinin sık sık "AKP'nin dört büyükleri" sıralamasında adı geçen Abdüllatif Şener geldi aklıma...
AKP tarlasında yetişmiş bir Roteryan... Yani masonun fidesi...
Fotoğraflarla desteklenmiş bir haber...
Bence çok yakışmış...
Erdoğan, Gül ve Arınç ile aynı hizada gösteren dostuna sormak lazım; fakat ben soramam... çünkü vereceği cevaba inanmam...
Gazete bayiinde tanımadığım birisi bana soruyor:
- Sen laik misin?
- Evet, niye soruyorsun?
- Laik isen ne kadar laiksin, değilsen neden değilsin?
- Bana bak hemşehrim, ben Demirel'in, Denktaş'ın, Aydın Doğan'ın, Emre Kongar'ın, A. Hakan'ın, özdemir İnce'nin, Doğu Silahçıoğlu'nun müslümanlığı kadar laikim...
Tatmin olmadınızsa sıralayalım:
Sabih Kanadoğlu'nun, Türkan Saylan'ın, Kamer Genç'in ve benzerlerinin Türklüğü kadar laikim...
İnandın mı şimdi?
- İnansam ne yazar, inanmasam ne yazar... O adını saydıkların beni de şüpheye sevk eden kişiler...
- Bu kaçamak seni kurtarmaz... Şu anda birileri tarafından fişlenmediğine emin olabilir misin?
- Hiçbir şeyden emin değilim maalesef... İşte bahçede kayısılar çiçek açmış, amma ben baharın geldiğinden de emin değilim...
Yağmur yağıyor, yağan şeyin yağmur olduğundan bile şüpheliyim...
Suçlu diye tutuklananların suçluluğundan, suçsuz diye bırakılanların suçsuzluğundan da emin değilim...
- Desene:
"Dert çok, hem dert yok, düşman kavi tali zebun..."
- Diyemem...
- Neden diyemezsin?
- Her konuştuğum kayda geçiriliyor kesinlikle... İleride aleyhimde bir delil olarak kullananlar çıkabilir de ondan...
- Aklınla çok yaşa dedim ve ayrıldım..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi