Kim bu sorulara cevap verecek? 'KİPA'lı paşalar mı?

Kim bu sorulara cevap verecek? 'KİPA'lı paşalar mı?

Sanki gösterime uzun zamandır beklenen bir film girdi, gişe ve hasılat rekorları kırdı ve sonunda etkisini yitirmeye başladı.

İHH öncülüğündeki Gazze’ye yardım filosunun yola çıkacağı günler öncesinden duyurulmuş, gemide bulunacak yardım malzemeleri hakkında bilgi verilmiş, kimlerin bu gemilerde yolculuk yapacağı, kadın, yaşlı ve çocuk herkes kayıt altına alınmış, hareket edilecek liman, izlenecek rota ve varılacak noktaya kadar her şey tüm ayrıntısına kadar bildirilmiş. Yani bütün dünyanın canlı olarak izlediği bu vahşet filminin mazlum tarafı hakkında bütün dünya bütün detayları ile bilgi sahibi olmuştu.

Filmin kötü kahramanının nasıl hareket edeceğini ise kimse tahmin edemezdi. Sadece “Gemileri limanlara girmesine izin vermeyeceğiz, müdahale edeceğiz” türünden geçiştirmelerle yetindi dünya. Ve canlı olarak gösterime giren vahşet filmi daha ilk dakikalarından itibaren hasılat ve gişe rekorlarını kırdı. 6 milyar insan oturdukları yerden “devlet terörü nasıl işlenir?”, “kadın, çocuk, yaşlı insanları taşıyan ve yükü insanlık olan yardım gemilerine, dünyanın en eğitimli donanma askerleri ile –o nasıl eğitimli ise, korkudan altlarına yaptılar- nasıl saldırılır?”, “lise öğrencilerinin kafasına nasıl kurşun sıkılır?”, “ağır yaralı masum insanlara sedyedeyken nasıl kelepçe takılır?”, “iki gün boyunca yararılar dahil, gözaltına alınanlara nasıl işkence yapılır?”, “gazeteciler dahil, gözaltına alınanların mallarına, çantalarına, fotoğraf makinelerine, kameralarına, bilgisayarlarına, kredi kartlarına kadar her şeylerine nasıl el konulur?” bunu izledi…

Peki sonra ne oldu? Dünya büyük bir şaşkınlıkla “Bu çıldırmış devlet, sonunda bunu da yaptı” sersemliğiyle ne yapacağını düşünmeye başladı vesaire…

Katil İsrail, kanlı saldırı sonrası kendini haklı çıkarmak için elindeki bütün imkânları seferber etmesine rağmen 6 milyar insanı ikna edecek hiçbir şey sunamadı ve sonunda göstermelik bazı adımlarla baskılardan kurtulma yoluna gitti. Ancak, Müslümanların ve insanlığını hatırlayan dünyanın istediği bu değildi. Önümüzdeki günler nelere gebe bilinmez ama akılları kurcalayan soru işaretleri, bu hâsılat ve gişe rekoru kıran vahşeti sürekli taze tutmakta…

Muhakkak ulusal ve uluslar arası yönetimler nezdindeki girişimler tüm hızıyla sürüyordur. Hatta belki, bazılarının istediği gibi terörist devlet İsrail, Gazze’ye uyguladığı ambargoyu kaldırmak zorunda kalacak. Ancak gerçekten istenen sadece bu mu? Diğer sorular nasıl cevap bulacak.

Hangi sorular mı?

Önceki gün İHH ile ilgili bir bültenin sonunda dikkatimi çekti ve bütün dünyanın bu soruların cevabını araması ve muhataplarına bunu sorması gerektiğini düşündüm.

Aynen aktarıyorum:

“Gazze’ye uygulanan ambargo insanlığa karşı işlenmekte olan bir suçtur. Bugün buna şahit olanlar olarak bizler gelecek nesillere karşı ve insanlığa karşı bu ambargonun şekil değiştirerek değil tamamen ortadan kaldırılması sorumluluğumuzu yerine getirmek için her tür insani çabayı ortaya koymaya devam edeceğimizi buradan ilan ediyoruz.

Öte yandan Özgürlük Filosuna yapılan saldırının şahiti olan her kişi ve kurumu da ilgili tüm resmi-sivil kişi ve kuruluşlar nezdinde aşağıdaki soruların cevabını aramaya davet ediyoruz:

*İsrail hükümeti açık denizde uluslararası deniz hukuku kurallarını neden çiğnedi?

*İsrail neden sivil, silahsız masum insanlara saldırdı?

*Her tür öldürücü silahı taşıyan askerlerle dolu donanmayla içinde bebek ve 80 yaşın üstünde yaşlıların olduğu gemiye saldırma cüretini kendinde nasıl bulabiliyor?

*İsrail kendi karasularında bile yapamayacağı bu saldırıyla kalmayıp gemideki, herkesi kelepçeleyip, işkence edip hapishaneye alması nasıl açıklanabilir?

*İsrail Akdeniz’i, mesela Antalya’dan kalktı diye Türkiye karasularını da veya dünyanın herhangi bir yerindeki karasularını ve açık denizi her an herkese saldırabileceği bir alan olarak görüyor… Bu saldırganlığa ve terörizme karşı dünyayı, masum insanları nasıl koruyacağız?

*Filo defalarca DUR ikazında bulundu. Saldırıyı duyan tüm insanlık DUR ikazında bulundu. Fakat İsrail durmadı. İsrail, kararlı bir şekilde gerçekleştirilen bu katliamın ve diğer tüm ihlallerin hesabını nasıl verecek?

*Tüm insanlığa karşı işlenmiş bu suçların tüm sorumlularının cezalandırılması nasıl sağlanacak?”

NOT: Bir kaç soru da ben eklemiş olayım:

*Türkiye son bir kaç haftadır eli kanlı terör örgütü PKK'nın kanlı saldırıları ile adeta uykusuz günler geçiriyor. Son terör saldırısında yine 8 Mehmetçik şehit oldu. İsrail'in kanlı gemi baskını ve İskenderun saldırısının aynı anlara denk gelmesi, Türkiye'nin sert tepkileri sonrasında maşa örgüt PKK'nın saldırılarını arttırması, yol kesip araç yakmalara varan eylemleri, Genelkurmay Başkanlığı'nın
"saldırılar artarak sürecek" açıklamaları karşısında, "Bu saldırılarla İsrail'in alakası yok" diyenler hangi somut gerekçenin arkasına sığınacak?

Yoksa satılmış bazı Siyonist uşağı kalemlerin öne sürdüğü gibi,
"Bunu iddia etmek için elinizde kanıt olması lazım" saçmalığına mı sığınacaklar?

Öyle ya İsrail, PKK terör örgütüne yazılı talimat verecek, muhtemelen bu yazılı talimat da, bir çatışma sırasında öldürülen teröristin üzerinden çıkacak öyle mi?
"İsrail bu işin içinde ya da arkasında değil" diyen ahmaklar önce bunun cevabını versin... 

Son kanlı saldırının TSK'nın sınır ötesi harekat düzenlediği,
"tam isabet" açıklamalarının yapıldığı, özel eğitimli birliklerin halen Irak topraklarında bulunduğu bir dönemde yapılmış olması da ayrı bir soru işareti olarak kalacak akıllarda? Hava ve kara birlikleri ile sınırda ve sınır ötesinde operasyon düzenleyen, Kuzey Irak'ı BBG evi gibi izleyen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin böyle bir saldırıyı önleyememesinin mutlaka mantıklı bir açıklaması vardır öyle değil mi? Kanlı örgüte koordinat verebilen, askerlenin her hareketini bildiren, onların bölgede rahat hareket etmesini sağlayabilen bir güç yoktur muhtemelen, hele bu güç onlara göre "ASLA" İsrail olamaz. 

Ağlama duvarı önünde başı kipalı olarak dua eden paşaların bunlara verecekleri mantıklı (!) cevaplar vardır mutlaka... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi