D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Laik cumhuriyete afiyet olsun!

Laik cumhuriyete afiyet olsun!

12 Eylül’den beri, daha doğrusu askerler tarafından Danışma Meclisi’ne tayin edildiğinden itibaren, siyasi hayatımızın değişmezlerinden olan ve sonunda CHP’ye kabul edilen Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Şeyh Said’in asıldığı meydanda anılmasına tepki göstererek, “Laik Cumhuriyete geçmiş olsun” demiş.
Büyük laf etmiş!
Meclis’in en saldırgan üyelerinden Kamer Dede’nin beyanatını okurken, zihnimde dünkü yazımızda söz ettiğimiz Lozan Anlaşmasının 43. Maddesi vardı.
Bu madde azınlıklara tanınan haklarla ilgilidir. Azınlıklar “gayrimüslim” olarak tanımlanır, yani “müslüman olmayanlar”.
Bu durumda müslümanların zaten bütün haklarının sonuna kadar tanındığını, kendi inanç ve değerleri doğrultusunda yaşayabileceklerini kabul etmek gerekiyor. Ancak böyle bir toplum azınlıklara gerçek anlamda haklarını verebilir.
43. maddeye göre, gayrimüslimler dinlerine uymayan veya dinî ayinlerinin ihlaline sebep olan her hangi bir muamelenin ifasına mecbur tutulamayacakları gibi, hıristiyanî istirahat günlerinde mahkemelerde isbatı vücut etmemekten veya kanunî bir muameleyi yapmamaktan dolayı hiçbir haklarını kaybetmeyeceklerdir…
Mesela Kamer efendi Osmanlı döneminde cuma gününün tatil olmadığını bilmez! Cumhuriyet idaresi, hafta tatili olarak cuma gününü seçmiştir. 4 Ocak 1924’te TBMM kanun çıkararak cuma gününü resmi tatil olarak kabul etti. Cuma tatili M. Kemal Paşa tarafından şöyle yorumlanıyordu:
“Çok çalışanlar o nisbette havaya, sükûna, istirahata muhtaçtırlar. Cuma günlerini teneffüs ve tatil günü yapmakla çok makul bir iş yapmış oldunuz. Birer haftada bir günlük tatil hem sıhhatiniz için, hem de din icabı olarak lüzumludur. Biliyorsunuz ki, şeriatte cuma namazından maksat herkesin dükkânını kapatarak, işlerini bırakarak bir arada toplanmaları ve islâmların umuma ait meseleler hakkında dertleşmeleri idi. Cuma günü tatil yapmak şeriatın da emri icabıdır.”
Cumhuriyet idaresi, ülke nüfusunun kahir ekseriyetini teşkil eden müslüman nüfusun dinine, örfüne uygun bir iş yapmıştı. Peki sonra ne oldu? 1936’da hafta tatili cumadan cumartesi ve pazara alındı. Böylece “medeni milletlerle” uyum sağlanıyordu! Demek ki, azınlıklarımız medeni milletlerdenmiş, bizse gayri medeni!
Bir şeriatin emrinden, başka şeriatların emirlerine uymaya geçiliyordu. Çünkü cumartesi günü yahudilerin, pazar hıristiyanların dini tatil günü idi!
Yahudilerin ve hıristiyanların dini tatil günlerini kabul etmekle, Lozan’da azınlıkların hakları cümlesinden sayılanların dini tatil günlerinde mahkemeye çıkarılmaları, resmi bir işe zorlanmaları hususu ortadan kaldırılıyordu.
Bu durumda, müslümanların cuma günü aynı hakları kullanmaları gündeme getirilmemeli miydi?
Türkiye’de gerçek laiklik olsa idi bu problem çözülmüş olurdu. Türkiye’de gerçekten aydınlar olsa idi, bu konu gündeme gelirdi.
Cumhuriyet hafta tatilinde bile laikliğe uymadı! Kendi kabul ettiği kanunu değiştirerek, laikliği müslümanların haklarının ortadan kaldırılması olarak yorumladı.
Kamer Efendi, bunları bilmez ve bilmek istemez! Türkiye laikliği sürdürülebilir bir laiklik değildir.
Müslümanlara dayatma laiklik olarak anlaşılmıştır. Şeyh Said isyanı bir de bu yönüyle değerlendirilmelidir.
Sonuçta ne oldu? Cumhuriyet, çoğunluğu azınlık haklarından bile mahrum etti.
Şimdi bir müslüman cuma günü mahkemeye gitmeyi reddetse ne olur? Bütün haklarını kaybeder! Bu mu laiklik?
Kamer efendi, “Laik Cumhuriyete geçmiş olsun” yerine “Laik Cumhuriyete afiyet olsun” demeliydi!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi