Merve Kavakçı İslam

Merve Kavakçı İslam

Cinnet toplumundan akıl toplumuna..

Cinnet toplumundan akıl toplumuna..

Türkiye, geri dönüşü olmayan bir yola girdi. çoktan girdi. Bu, olumsuz anlam yüklü bir ifade değil. Bilakis, iyiye gidişatı müjdeleyici bir kanı. Biliyorum, olan bitenlerde iyiyi görmek şu şartlar altında kolay değil. Ancak zaman içinde yaşadğımız bu sıkıntıların semeresini alacağımıza inanmalıyız. Zira "bamteline" hemen hemen ulaşmış durumdayız. Neyin ne olduğunu az çok kavrar, Cumhuriyet'imizin eğitim sisteminin bize en büyük armağanı olan ezberciliğin pençesinden biraz biraz kurtularak analitik becerilerimizi devreye sokmaktayız. Neden ve nasıl sorgulamasını yapabilmekte, bulmacanın parçalarını tarihsel bir süreci açığa çıkaracak şekilde birleştirmekteyiz. Ergenekon da, Sarıkız da, Ayışığı da, Danıştay saldırısı da, Dink ve Santora cinayeti de işte bu harita da yerini buluyor. Zaman veriniz. çıkmayanlar da çıkacak meydana. Ama neden şimdi, geçmişte değil de şimdi diye sorulabilir. çünkü geçmiş bugün değil, teknoloji dünkü teknoloji hiç değil. Türkiye insanı ise dünkü hiç değil.
İşte tam da burada hataya düşüyor Ergenekon'lar. Bakmayın öyle modernist, çağdaşist falan filan gözükmeye çalıştıklarına. Bir bakıyorsunuz kendini öyle lanse etmeye çalışıyor ama bugünün teknik imkânlarıyla intihal gibi yüz kızartıcı bir suçu parmak ucunun bir tıklamasıyla eforsuz, tasasız an farkıyla ortaya çıkarabildiğinden bile bihaber. Bir bakıyorsunuz İnönü Türkiyesi'nde zaman kapsülünde "dondurmuş" kendini. Faşizmin bugünün dünyasında hâlâ itibar görebileceğini düşünecek kadar başka bir zamana ait duruyor. Kendince dimdik. Tavissiz, bilgisayar kullanır mı? İnternetten, Youtube'den haberi var mıdır? Başkalarına burun kıvırmaktan, küçük görmekten vakit bulup da kendini yenileyebilmiş midir? Bir başka tarafta oraya buraya önüne gelene tehditler savuran bir Ergenekon görürsünüz. Başa gelebilecek tesadüfi kazalardan söz eder. Tartışmaya açık değildir. Görüş istemez, yalnız beyan eder. Korkutur, sindirir, gözlerinden ateş çıkar. Kaleminden akademik bir yazı değil. Ergenekon'lar beden beden. Seç beğen, giy... Genişlet, daralt, kısalt, uzat. Birini çıkar, öbürünü dene.
Her yerde, her safhada mevcut Ergenekon'lar. Yarın öbür gün annesini doğrayan kızların, kocasının kafasını koparan kadınların arkasından da bir Ergenekon çıkarsa şaşmayın. çıkar çıkar. O da çıkar. Amaç topluma korku salmak, ne oluyoruz dedirtmek, stabiliteyi tehdit etmek olunca her yol ışıklı, her yöntem mubah olur. Samast'lar, Yasin'ler nereden çıktıysa, başkaları da çıkar. Sahi, Ali Bayram Hoca iki sene önce niye öldürülmüştü?... Onu öldüreni öldürenler kimdi? Aklıma geldi soruyorum, art niyet gözetmeksizin.
Şimdi dönelim niye ümitli olduğuma... Maskelerin çoğu düştü. Gerisi de düşecek. İyi kötü bir tartışma ortamı da sağlandı. Eskiden öyle miydi? Onlar söyler, biz dinler, onlar dikte eder, biz inanırdık. Başka bir şey görmeyince, duymayınca da ikna olurduk. Hele olmayagör... Şimdi "alternatif" var. Her şey gibi düşüncenin de alternatifi var. Batı Batı diye onyıllarca bu ülke insanının kafasında boza pişirenlerin Batı'sına karşı, bugün alternatif bir başka Batı'ysa Batı, Doğu'ysa Doğu var. Bunu ifade edebilecek çıkış noktaları mevcut. Herkesin bir kıyaslama imkânı var az çok. Okuduğuna duyduğuna kuşkuyla yaklaşıyor, sorguluyor. Güvendiği kaynaklara başvuruyor, kanısını pekiştiriyor. Daha da önemlisi; o pek sevdikleri Batı'ya kendi ters düşmüşlükleri ortada bugün. Avrupa Birliği sürecine taş koymayı birincillemiş bir yapılanma eninde sonunda kendisiyle yüzleşecek... Mesele er mi, geç mi... Biz onlarla yüzleşmeye hazırız. Bakalım onlar kendileriyle yüzleşmeye ne zaman hazır olacak...
“ABD türbana karşı!”
Malum Andıççı gazete, yine yapacağını yaptı. Yukarıdaki haberi müjde verir gibi verdi. "Din"le uğraşmayı obsesif bir alışkanlık halinde sürdüren gazetenin, bu konuda yaptığı birçok haber gibi bu da taraflı ve gerçek dışı. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross'un, başörtüsü yasağıyla ilgili bir soru üzerine yaptığı açıklamayı vermişler: "Başörtüsü takmak ya da takmamak kadınların kendilerinin vereceği bir karardır." demiş. Demek ki neymiş? Başörtüsü, kadının kendi bileceği bir işmiş! çekin ellerinizi başımızdan! Sonra da bilgilenmek için ABD'nin Dışişleri Bakanlığı ve Kongre'nin Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konseyi'nin raporlarını okuyun! Belki kafanıza girer.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Merve Kavakçı İslam Arşivi