Rahim Er

Rahim Er

Hangi dizi ne kadar bozdu?

Hangi dizi ne kadar bozdu?

TV yayın mevsimi bitti. Sıra hesap-kitapta. Zenginin malı, artık eskisi gibi züğürdün çenesini yormuyor. Zenginin parasının muhasebesi Forbes dergisinde tutuluyor. Bu meşhur mecmua yazdı, bizde haber oldu. Şu dizi bu kadar, şu, şu kadar kazandı. İmalatçı/yapımcı şu kadar milyon kâr elde etti.
Yurdumuzda çevrilen dizilerin artık Brezilya pembe dizilerinin pabucunu dama attığı bir gerçek. O pembe dizileri Amerikan kadını bilmiyor. Yıllar yılı bizim evlerimizin vazgeçilmezleri arasındaydı. Türkiye’de çekilen dizilerin senaryo, dil, yönetim/reji, ışık, mekan, kostüm, oyuncuların tabiiliği gibi alanlarda çok büyük mesafeler aldıkları bir vakıa. Şiveler insanı şaşırtacak kadar sahici.
Kalem tamam. Teknik tamam. Çekim tamam. Rol tamam. Reyting tamam. Para tamam. Peki o halde bu dizilerle iftihar ediyor muyuz?
Hayır!.. Asla! Mümkün değil!
Maktulün altın kaplama tabancayla vurulması cinayeti sevimli yapmaz. Daha şimdiden mailler dolaşmaya başladı. Vatandaşa hanımını boşayarak genç eş alması için teşvikin her çeşidi yapılmakta.
Çünkü...
Halid Ziya’nın, Yakup Kadri’nin ve diğerlerinin eserlerinden çıkartılan senaryolarda esere ne kadar sadakat gösterildiği hususunda ciddi şüphelerim var. Esere sadakat gösterilse bile satırlar ekranda görüntüye dökülerek namus, hayâ ve iffetin çok da umursanacak kıymetler olmadığı telkinleri yaşanmıştır.
Hangisi daha çok ziyan verdi?
Yabancı pembe diziler mi, yerli diziler mi? Pembe diziler bunların yanında o kadar sıradan kalıyor ki. Bu diziler sadece bize değil etrafımıza da çok zarar verdi.
Müslüman Türk ailesinde sinema için de televizyon için de tek ölçü vardır:
Ailenin utanmadan birlikte seyredebilmesi. Dededen, nineden toruna kadar aile gönül huzuruyla ekran başında veya beyaz perde karşısında olabilmeli. Aman şimdi ne çıkacak korkusuyla seyredilen dizi veya film, elbette ve elbette ve elbette bizden değildir.
Bu anlamda sınıfı geçen daha başka diziler de vardır ama bizim bildiğimiz Kurtlar Vadisi. On yıl boyunca hep zirvede olması yüksek bir başarıdır. Gelişecek siyasi olayları âdeta önceden haber vermesi ayrı muvaffakiyet. Asıl önemi ise yerli değerlerimize, örf ve ahlâkımıza gösterdiği özendir. Fakat o güzelim Harput şivesini neden olumsuz bir tipe konuşturdukları izaha muhtaçtır.
‘60’lı yıllarda Yılanların Öcü filmi Adana’ya gelmişti. Bir duyduk ki halk, Ünal Sineması’nı alt-üst etmiş. Hayır ortada dağıtılacak bir sahne yok. Fakat hayalin ima yoluyla işletilmesi bile öfkelere sebep olmuştu. Bir şu para mı, yoksa ev mi bastığı tartışılır dizilere bakınız, bir de mazideki insanın hassasiyetine. Mevzubahis dizilerde mide bulandırıcı cinsten sürekli entrika, dalavere, aldatmalar yaşanıyor. Yatak odası sahneleri fütursuzca gözler önünde. Seyirci hiç fark ettirilmeden -af edersiniz- röntgenci yapıldı. Bu sahnelerin, genç kız ve genç erkek hayallerine girmesi tam bir facia ise de bir başka büyük facia daha var. O sahnelerdeki oyuncular. Onların ana-babaları, kardeşleri nasıl tahammül eder, nasıl, rıza gösterir. O yataktan çık, öbür yatağa gir!
Tabii sorsanız cevap hazır. İki şey diyeceklerdir.
-Ekmek parası...
-Sen kalbe bak, ne var bunda? Ben profesyonelim.
Yapımcıların müdafaası ise hazır:
-Ne yapalım, başka türlüsü tutmuyor!
Doğru, Türkiye’de soyunmayan gazete satmadığı gibi, açılmayan dizi de gitmiyor.
Alın size zehir gibi, ağu gibi hakikat.
Nereden nereye gelindi? Neler kaybedildi? Çare nedir?
Vay ahlâksızlar diye başlayarak hakaret etmek çare değildir. Çare, bu milletin varlık dokusuna, inancına, aile hayatına, yerli değerlerine uygun, evrensel ölçülerde ekran ve beyaz perde eserleri üretmek, bunu yapan yönetmen ve yapımcıları desteklemektir. Bu konuda Kültür Bakanlığına, Belediyelere, Holdinglere vazifeler düşüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rahim Er Arşivi