Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İnkâr ve şiddet sarmalı

İnkâr ve şiddet sarmalı

İşte kaydığından söz edilen eksen bu eksen: İnkâr ve şiddet sarmalı..
Aslında her iki kesim, her iki rolü de üsleniyor. İnkâr ve şiddet..
PKK’nın Kürt Ergenekonunun etki alanındaki bir örgüt olduğu biliniyor artık.. Dahası, içindeki fraksiyonların Mafia ve uluslararası istihbarat örgütlerinin teşaronluğunu yaptığı da.
Telefon dinlemelerine yansıyan gerçekler örgütün bu karanlık yüzünü aydınlatıyor..
Kürtlerin Türklere, Türklerin Kürtlere rağmen kazanacağı bir zafer yok. Ama her iki halkın birlikte kazanacağı bir zafer var..
Bu durumun sürmesini isteyenler yok değil.. Çünki bu acıdan, kandan, gözyaşından nemalananlar var..
Eğer Sıvas, Başbağlar, Maraş, Çorum olayları yeniden gözden geçirilecek olursa çok önemli ipuçlarına ulaşılması mümkün.
Artık Seyfi Oktay orada oturmuyor. Ergenekon deşifre oldu. Adalet Bakanlığı’nı Partizanca yöneten ve partizan kadroları yargıya taşıyan Moğultay da yok..
Evinde PKK’lı saklayan bazı paşalar vardı bir zamanlar, şimdi tek tek deşifre ediliyorlar..
Laiklik maskesi arkasına saklanıp, dine ve dindarlara karşı “topyekun savaş” ilan edenlerin borusu ötmüyor artık..
Geçen gün, sosyalist düşüncenin önde gelen isimlerinden biri “Türk siyasi yelpazesinin en solunda AK Parti’nin yer aldığını düşünürseniz, Türkiye’nin nerede durduğunu görürsünüz” diyordu..
Liberal kesim nerede, sağ nerede.. Milliyetçiler nerede?.. Çoğu buharlaştı.. Öyle görünen birileri vardı, meğer öyle biri yokmuş ya da çok azınlıkta kalmışlar.. CHP, MHP ve BDP aslında isimlerinden başka farklılıkları olmayan yapılarmış..
Baksanıza PKK dediğiniz, bir Kürt örgütü değil, meğer “Türk örgütü” imiş.. Bu memlekette “Kürt isyanı gerekiyorsa, onu da çıkaracak içeriden birileri varmış” demek ki! Kenan Evren’in konuşması gerek ölmeden önce.. Darbelerin, faili meçhul cinayetlerin, terör olaylarının arkasında aynı derin gerçek var.. Bir adım daha ileriye gidilirse, kapatılan birçok davanın yeniden görülmesi gerekebilir. O zaman birçok CHP’linin, birçok MHP’linin, birçok BDP’linin çok da başı dik gezeceklerini sanmıyorum..
Geçen gün Ünal Tanık ve Hasan Öztürk’ün sundukları ‘Aslında Ne Oldu’ programında MOSSAD’ın MİT’ten rahatsızlığı ve Kelkit’te ele geçirilen teröristin üzerinden çıkan silah hangi ülkeye ait olduğu konuşuluyordu.. İsrail’in bölgede Kürtlerle yakın temas içinde olduğu biliniyor artık. ABD’nin bu konuya ilgisi de bilinmiyor değil..
Birileri Türklere Kürtleri vursun diye, Kürtlere de Türkleri vursun diye silah veriyor galiba.. Bunların bir kısmı da NATO’dan müttefik olduğumuz ülkeler..
Birilerinin bu işe bir açıklık getirmesi gerek.
Şu karakol baskınları neyin nesi?
Teröristi çoban, köylüyü terörist sanan bir yapı sözkonusu..
İlk kez yaşanan acı TSK’ya öfkeye dönüşüyor. Daha önce sorgulayıcı sesler yükselmişti. Ama bu defa durum farklı. Ergenekon ve komplo teorilerinin devreye girmesi ile yeni bir durum çıkıyor ortaya.. Oyun geri tepiyor. Şehid aileleri nutukları, gösterişli cenaze törenleri, duyulan kuşku ve acıları bastırmaya yetmiyor..
Sadece TSK cephesinde değil, karşı cephede de PKK ilk kez kendi tabanından bu kadar kopuk. “Taşeron suçlaması” büyüyü bozdu.. Kürt Ergenekonu tartışılmaya başlandı.. Apo’nun kimin adamı olduğu, kim için çalıştığı ilk kez yüksek sesle tartışılmaya başladı.. TSK içinden ayrılan bir grubun PKK’nın üst yönetiminde yer aldığı söylentileri dolaşıyor ortalıkta..
Bana kalırsa açılım yeniden canlanmaya başladı. Bu tartışma Irak Kürdistanı’nı, Suriye Kürtlerini de harekete geçirdi..
AB ülkeleri de Kürt örgütlere karşı şimdi daha farklı bir politika izliyor..
PKK içindeki bölünmeler ve önümüzdeki günlerde açılması beklenen yeni soruşturmalar, yeni tanıklıklarla Kürt Ergenekonu ve terörün arkasındaki iç ve dış mihrakların uzantılarına da ulaşılacak gibi gözüküyor. En azından bunların kim oldukları ve asıl hedefleri daha iyi anlaşılacak.
Şimdi önemli olan bütün bu tartışmalardan bağımsız olarak Türkiye’nin bir an evvel inkar ve şiddet sarmalından çıkması gerekiyor.. Her ikisi de aynı acıya hizmet ediyor.. Her ikisi de kandan ve gözyaşından besleniyor ve yeni kan ve yeni gözyaşlarına sebeb oluyor..
Hükümetin açılım politikası ve karanlık ilişkilerin ortaya çıkarılması konusundaki çabaları Suriye, Irak ve İran için de model ve örnek oluşturması gerek.. Kürt halkının meşru talepleri, birilerinin kanlı planlarının propaganda malzemesi olmamalı..
Bakalım bu inkar ve şiddetten beslenen kanlı olaylar karşısında yüksek yargı içindeki kimi kişiler daha ne kadar direnecekler ve verdikleri kararlarla kendilerini deşifre etmeye devam edecekler mi, göreceğiz..
Bir gün kozmik odadaki derin gerçekler de ortaya çıkacak ve o zaman bakalım bugün hâlâ şecaat arz edenler ne yapacaklar?
Zaten artık çoğunu biliyoruz bilmesine de, bakalım hâlâ gerçekleri görmeyen ya da “Militanca bir şekilde” cübbesinin arkasına saklanarak Ergenekonun avukatlığını sürdürecek daha kaç kişi var sırada..
Göreceğiz.
Selâm ve dua ile..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi