Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Kimi tutsam elenir

Kimi tutsam elenir

Dev takımların futbol karşılaşmalarını anlatmaya başlayan sunucular, top peşindeki futbolcular kadar heyecanlı. "Dünya Kupası heyecanı sürüyor" demekten vazgeçmiyorlar.

Ne kadar umurumuzdaysa! Sürsün bakalım.

Türkiye'nin içinde bulunmadığı bir Dünya Kupası'nı seyretmek, elalemin düğününe davetsiz olarak gitmek gibi bir şey.

Davetsiz gidip, kenardan köşeden bakmaktan farksız...

Yine de arada bir göz atma fırsatı bulabiliyoruz.

***

İki yabancı ülke takımının maçını seyrederken, bir şekilde taraf tutma ihtiyacı duymazsanız, oyundan zevk almak pek mümkün olmaz.

Top bir sağa gider, bir sola gider.

Kalelerden birini kendinize yakın hissetmezseniz, top nereye giderse gitsin, heyecan hissetmezsiniz.

***

Mavileri mi tutayım, kırmızıları mı tutayım gibi, binlerce yıllık bir ayrım uygulamak yerine, bendeniz hangi takım fakir ülkeye aitse, onu tutuyorum.

Kuzey ülkelerine karşı, güney ülkelerini.

Gelişmiş ülke takımlarına karşı, geri kalmış ülkelerin takımlarını.

Huy işte.

Kimi güçlüden yana olmaktan haz alır, kimi de zayıftan.

Matadorla boğa karşı karşıya gelince de elinde mızrak olanı tutamam, boğadan yanayımdır hep.

***

Geçen hafta Gana takımı ABD'yi elediğinde, "Hepimiz Ganalıyız" diye bağırmak istedim.

En azından kendi adıma böyle düşündüm.

Ekran karşısında bile olsa, Gana'yı desteklemek, Afrika'nın siyah çocuklarının yanında olmak gibi bir duygu verdi.

ABD takımını geçtiler ama ne yazık ki Uruguay karşısında galibiyete çok yaklaştıkları halde yakalayamadılar.

***

Bizimkiler, ilk yarının son dakikasında attıkları golle öne geçmişken, ikinci yarıda beraberlik uzun süre devam etti.

İkinci yarının son dakikasında yüzde yüzlük bir gol fırsatı yakaladı Gana.

Harika bir vuruşla top kaleciyi geçti.

Tam içeri girecekken, Uruguaylı bir oyuncu, kale çizgisine santim mesafeden eliyle çıkardı.

Düdük, kırmızı kart, penaltı...

Gana'nın usta penaltıcısı o vuruşu kaçırmasın mı!

***

Afrika'nın tek temsilcisi, girdi denilen topa elle müdahale edilmesiyle yıkılmıştı.

Üstüne bir de penaltı kaçırılınca, kahırlı cümleler bile kâr etmez oldu.

Top, kale direğinden döndüğü için, Uruguay kalecisi o direkle konuşmaya başladı.

Teşekkür etti, sevdi, okşadı. Az kalsın kucaklayıp evine götürecekti.

***

Uzatmalarda da beraberlik bozulmayınca penaltı atışlarına geçildi.

Bizim siyah çocuklar, orada kupadan elendi işte.

"Kimi tutsam kaybeder" diyenler, sevdikleri bir takımı gerçekten tutmaktan niye çekinir sanıyorsunuz?

***

Şimdi Almanya'yı destekliyoruz. Bizim çocuk dolayısıyla.

Aslansın Mesut Özil. Haydi görelim seni.

Her karşılaşmada bir takımı tutmak zorundayız, başta izah etmeye çalıştım.

Hakemi tutacak halimiz yok ya!

"Ne güzel düdük çaldın... Ne şahane kart gösterdin... Kartın rengi ne kadar güzeldi..."

O iş ancak hakemlerin aile fertlerine düşer.

"Ben yan hakemi tutuyorum" diyen birini gördünüz mü hiç?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi