Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Anayasa Mahkemesi kendi ayağına sıktı

Anayasa Mahkemesi kendi ayağına sıktı

Ekranları şimdi bir sürü “anayasa hukukçusu” kaplayacak, her kafadan bir ses çıkacak, kimse denilenleri anlamayacak, müşteriden bir sürü “zır cahil soru” gelecek...

Olup bitenlerin özeti şudur:

Anayasa Mahkemesi şekilden girip esastan çıkmıştır.

Yani, CHP’nin başvurusu üzerine, “Şu işin şekline bir bakayım” diyerek, referanduma sunulan anayasa değişikliği paketini incelemeye almış, ama her zaman olduğu gibi dayanamamış, esasa girmiştir... “Esas denetimi” yaparak kendisine güvenenleri mahcup etmemiştir.

Yani suç işlemiştir...

Çünkü “kimse, kaynağını yasalardan ve anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz...”

Anayasa Mahkemesi bunu yapmıştır.

Parlamentonun görev alanına girerek, ağır bir “anayasa ihlali”nde bulunmuştur.

Daha da kötüsü, yasama yetkisini uhdesine almıştır.

Kendisini “kurucu irade” yerine koymuştur.

Bundan sonra yapılacak anayasa değişikliklerinin önünün tıkamıştır.

Kuvvet erkleri arasındaki “dengeyi” (eşitliği) bozmuştur.

Kendisini hiyerarşide en tepeye yerleştirmiştir.

Parlamentonun (“tali kurucu”nun) mutlak çoğunluğu sağlasa bile, anayasa yapma hakkını ortadan kaldırmıştır.

Kendi hukuk dışı kararlarını içtihatlaştırmış, “Bu ülke benden sorulur. Anayasayı da ben yaparım, hukuku da ben tayin ederim, dağılın bakalım ufak ufak” demeye getirmiştir...

İşin daha da özeti şu:

Anayasa Mahkemesi’nin “esas denetimi” yapıp yapmayacağı hep tartışma konusu olmuştur... 61 Anayasası’nın verdiği yetkiyi yanlış yorumlayan (daha doğrusu “kötüye kullanan”) dönemim anayasa yargısı organı, neredeyse 70’li yılların sonuna kadar, anayasa değişikliklerini “esas denetimine” tabi tutuyordu ve açıkçası can sıkıyordu.

Bunun adaletsizliğini fark eden cunta anayasacıları, 82’de yaptıkları anayasada, konuyla ilgili hükmü sarih hale getirdiler.

Dediler ki, “Anayasa Mahkemesi, hangi şeraitte olursa olsun, esasa giremez, giremeyecek, girmemelidir. Ahan da size 148. madde...”

Danışma Meclisi üyesi Kamer Genç kıvrandı, “Peki, değiştirilemez maddelerin başına bir şey gelirse ne olacak? Anayasa Mahkemesi esasa giremeyecek mi?”

Cunta anayasacıları dediler ki, “Değiştirilemez maddelerin bekçisi Anayasa Mahkemesi değildir. Millettir... Kimse korkmasın, o maddelerin başına bir şey gelmez.”

Konu kapandı.

Şimdi Anayasa Mahkemesi, cuntacıların bile kullandırmadığı bir yetkiyi kullanıyor ve esasa girmek suretiyle, hem kuvvetler ayrılığı ilkesini çiğniyor, hem parlamentonun iradesini yok sayıyor, hem de “egemenliği kullanım hakkını” tekeline alarak “anayasa suçu” işliyor.

Çıkan karar CHP’lilerin bir bölümünü üzmüş...

Bir bölümünü de sevindirmiş...

Aynı şekilde, hükümet canibinden de üzülenler ve sevinenler var.

Bazıları, “paketin bu haliyle referandumdan geçmesinin bile büyük bir devrim olacağını” söylüyor... Bazıları “kadük hale gelmiş anayasa değişikliğinden bir şey çıkmayacağını” öne sürüyor...

Fark etmez.

Öyle de olsa, böyle de olsa, Anayasa Mahkemesi yetkisini aşmıştır.

Suç işlemiştir...

Bugüne kadar verdiği kararlarla meşruiyetini “tartışmalı” hale getiren yüce mahkeme, son iptal kararıyla kendi ayağına sıkmış, var olan meşruiyetini de büyük ölçüde yitirmiştir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi