Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Gülen yaşar, onlar unutulur...

Gülen yaşar, onlar unutulur...

Fethullah Gülen: dine, millete, devlete, vatana hizmet eden her mümtaz insanın başına gelenleri yaşıyor. Onlarla aynı kaderi paylaşıyor. Sadece şu son 17 yılda yaptıklarına bakılsa, aleyhinde olunmayacak tek kişi Gülen'dir.

Ancak peşin hükümlü olanlar, milletimizin ihyasını, kendi öz değerlerini muhafaza ederek modernleşmesini çekemeyenler Gülen ismini bir türlü hazmedemiyor. 17 yıl önce, Sovyetler dağıldığında cami kürsülerindeki vaazları dâhil hemen her fırsatta Sayın Gülen, tarih sahnesine yeni çıkan Türk cumhuriyetlerinde okullar açılmasını tavsiye etti. "Anadolu'nun Orta Asya'ya bir vefa borcu var" dedi. "Bugün gidin, acele edin, gecikirseniz başkaları gider, kardeş gibi değil el gibi karşılanırsınız" diye adeta inledi. Onu sevenler, tavsiyelerini yerine getirmek için gözünün içine bakanlar bir an tereddüt etmediler. Aradan 17 yıl geçti. Bakınız bir tavsiye, bir işaret ile bugün gelinen nokta nedir? Geçen yıl İstanbul'da yapılan Türkçe Olimpiyatı'na burada isimlerini teker teker sayamayacağım 100 ülkeden öğrenciler geldi. Bu öğrenciler Türk Okulları'nda okuyorlar. Türkiye'yi seviyorlar. Bayrağımızı, Atatürk'ü biliyorlar. Öğretmenleri sayesinde sevginin ötesinde milletimize hayranlık duyuyorlar. Çekirdekten Türk dostu olarak yetişiyorlar. Yarın ülkelerinde gerçek birer Türk lobisinin kurulması için gönüllü çalışacaklar. Bir vefa borcunu ödemek için atılan adımlar, meyveleri alınınca bir insanlık projesine dönmüş, dünyanın bütün kıtalarına yayılmış. Dini, ırkı, dili farklı çocuklar, gençler bizim değerlerimizi temsil eden öğretmenlerin manyetik sevgi alanında kaliteli eğitimin cazibesiyle bu okullara koşar olmuş. 100 kişilik kontenjanlara 5 bin kişi başvurmaya başlamış. Türkiye'nin küresel ölçekte başka hangi alanda böyle bir cazibesi, başarısı var? Sadece yurtdışında mı? İşte Güneydoğu meselesi... En önemli gündem maddesi olarak önümüzde. Dağa çıkışı önleyelim, kardeş olalım diye feryat ediyoruz. Kim koşmuş Doğu'ya, Güneydoğu'ya bu manada? Dağa çıkışın önünü kesmek için kim Van'a, Diyarbakır'a, Hakkâri'ye, Batman'a okullarla, dershanelerle, okuma salonlarıyla eğitim gönüllüleri olarak yangına köpük sıkar gibi, kim koşmuş? Kim Kurban Bayramı'nın ilk günü, anasının babasının elini öpmeden, yavrularıyla bayramlaşmadan Güneydoğu'nun köylerine varasıya kadar kapı kapı et dağıtmaya, onların ikram ettiği şekeri almaya koşarak gitmiş? Şimdi kalkmış CHP milletvekili Nur Serter, Gülen düşmanlığı yapıyor. "Işık evleri, gizli bir örgüt olarak faaliyet gösteriyor. Fethullah Gülen'i öve öve bitiremeyen bir bakanın önlem almasını beklemiyoruz." diyor. Demek türban tartışmasına provokasyonlarla takviye için yine birileri düğmeye basıyor. Eğer üniversite öğrencilerinin kaldığı bu evler, öğrenci yurtları birer tehlike ise devletin güvenlik güçleri, adliyesi yok mu? Diyelim AK Parti iktidarı kurumların elini kolunu bağlıyor. 28 Şubat sürecinde niye bu "gizli örgüt"ün üzerine gidilmedi? Söyleyeyim mi? Çok gidildi. Ankara'da bir kolej 6 ayda tam 80 defa müfettiş baskınına uğradı. Öğrencinin psikolojisi bozuldu. İdareciler dayanamadı o günün Başbakanı Ecevit'e çıktılar. Rahmetli inanamadı. "Çocuklarla, eğitimle böyle oynanır mı?" dedi. O baskınların, yıldırmaların hiçbirinden örgüt falan çıkmadı. Çıkamazdı da. Benim üzüldüğüm tek bir nokta var. Gülen'in tavsiye ettiği okulları gezen gören, bunları öven, faydalı olduklarına inanan CHP milletvekilleri de var, MHP milletvekilleri de. Kalkıp Meclis'te niye konuşmuyorlar? Doğrunun, hayrın, milli menfaatlerin yanında olmak o kadar zor mu? Vefa, sadece İstanbul'da bir semtin adı mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi