Şefik Dursun

Şefik Dursun

Saadet Partisi ve Siyasetteki İzdüşümü

Saadet Partisi ve Siyasetteki İzdüşümü

Saadet Partisi’nin geçtiğimiz hafta gerçekleşen olağanüstü kongresi oldukça hareketli geçti. Numan Kurtulmuş yeniden Genel Başkan seçildi ve onun hazırladığı liste ile yeni GİK üyeleri parti yönetiminde görev aldılar. Ve şimdi Türkiye Saadet’i konuşuyor... İki yıl önce Numan Kurtulmuş Genel Başkan seçildiğinde Anadolu’da sağa sola savrulmuş insanlarımızı bir umut sarmıştı; Numan Bey ile birlikte Saadet Partisi siyasette hakkettiği yere gelecek diye... Hakkettiği yere diyorum çünkü Saadet maalesef hakkettiği yerde değil... Saadet Partisi Milli Görüş düşüncesinin son partisi ve hâlâ iktidar yolunda... Aslında 28 Şubat’ta Fazilet Partisi’ne ve Müslümanlara saldırı yeni bir iktidarın geleceğinin işaretiydi... Genel başkanlığa aday olan Sayın Abdullah Gül, yönetime talip olduğu halde gerçekleşemedi... Erbakan Hoca’nın Sayın Kutan üzerinde karar vermiş olması bu girişimin başarısız olmasına neden oldu... Şimdi şöyle düşünelim; acaba sayın Gül Genel Başkan olsaydı bugün Sayın Kurtulmuş’un karşısında oluşturulmak istenilen direnç onun önüne de dikilir miydi?.. Bu çok daha güçlü olurdu... Sayın Gül ve arkadaşları bununla mücadele etmek zorunda kalırdı; kendisini genel başkanlığa getirmiş bir tabanın isteklerini karşılıksız bırakamazdı... Numan Kurtulmuş Sayın Gül’e göre biraz daha şanslı... Çünkü yaşanmış olayların yeniden yaşanmasının anlamı yok... Erbakan Hoca’nın o gün düşündüklerini bugün biraz daha değiştirdiğine inanıyorum. Numan Kurtulmuş’a karar vermiş olması bunu gösteriyor. Bu nedenle Numan Kurtulmuş’un Saadet Partisi’nin sorumluluğunu her şeye rağmen taşıyacak olmasının önüne geçilemez. Bu olay vesilesi ile Erbakan Hoca’ya beslediğim saygı ve sevgiyi ve çok beğendiğim meslektaşım Prof.Dr. Numan Kurtulmuş için halisane düşüncelerimi ifade etme fırsatı bulduğum için mutluyum...
ERBAKAN TÜRKİYE’NİN SAYILI
DEVLET ADAMLARINDAN BİRİDİR
Erbakan Hoca Türk siyasi tarihine damgasını vuran bir devlet adamıdır... Her devlet adamının bir takım kusurları olabilir... Bu kusurlar onların değerlerinden bir şey kaybettirmez... Bugün onun kusurları olarak ne ifade edilirse edilsin, onun değeri değişmez. Eğer Türkiye’de siyaset alanında bu millete, onun değerlerine bağlı kalarak hizmet eden kadrolar varsa; bunun şu veya bu şekilde Hoca sayesinde olduğunu söylemek yanlış olmaz... Erbakan Hoca’yı biz 68 kuşağı, Odalar Birliği’ndeki mücadelesinden tanıyoruz... O gün kendisinde takdirle izlediğimiz mücadele azminin, bugün hâlâ var olduğuna inanıyorum... Onun Odalar Birliği’ndeki duruşu bizlere heyecan veriyordu... Erbakan Hoca bu olayın ardından Konya’dan milletvekili adayı olduğunda arkadaşlarımızdan bir gurup destek için yanında durdu, Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’ndan... Bu kurumun öğrencileri, Marksist-Leninistler ile bölücülerin saldırılarına karşı efsane direnişleri nedeniyle millet düşmanlarının hedefi haline gelmişti; her şeye rağmen milletin kalesi olarak tarihe geçti... Hoca o günlerde, bugünlerin siyasetinin tohumlarını ekmeye başladı... Siyasette bir yerlere gelip millete hizmet edenlerin onun oluşturduğu ortamda yetiştiklerini unutmadıklarını sanıyorum...
Numan Kurtulmuş Bey bunu unutmayanlardan, bunu biliyorum... O da Hoca’nın kıymetini biliyor... Hoca’nın yerinin saygı ile anılacak makam olduğunu ifade ediyor... Onun parti içinde yaşadıklarına ve fedakarlıklarına hepimiz şahit olduk... Onu daha çok, öğretim üyesi olarak İstanbul Üniversitesi’nin 1997 yılı Rektörlük seçimleri öncesi tanıdım... Bilgili, mütevazi, nazik bir arkadaşımız olarak bir süre birlikte çalıştık... O günlerde benim düşüncem İstanbul Üniversitesi için kendi rektör adayımızı çıkarmaktı... Kazanmak için çalışalım, bu görevlere şimdiden talip olalım; başaramasak da seçim çalışmaları ile öğretim üyelerini bir araya getirecek işi yapmış oluruz, geleceğe hazırlanırız tezini savunuyordum... Bu nedenle aday olduğumu açıkladım... Ancak arkadaşlarımız “bize yakın birini destekleyelim, o kazanırsa biz de onunla hizmet edelim” formülüne uyan bir tavır sergilediler... O seçimi Alemdaroğlu kazandı... Arkadaşlarımızın desteklediği aday seçim sonrası maalesef Alemdaroğlu’nun yönetimi içinde yerini aldı... Daha sonra da CHP’den İstanbul milletvekili seçildi... O gün bile rektör adayı olma kararımda bana ilham ve cesaret veren Erbakan Hoca’nın Başbakanlığı olmuştur... Türkiye’de ilk defa bu milletin değerlerine bağlı bir siyasetçi Başbakan olabilmiştir... Bu herkesin övünebileceği ve gurur duyacağı bir tablodur... Ancak 28 Şubat’ın en mağduru da Erbakan Hoca olmuştur... Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, onun elinden hakkı olan Başbakanlığı nasıl çaldığını biliyoruz... Buna sebep başörtüsü gösterilse de asıl sebebin Erbakan’ın havuz sistemi ile, devleti hortumlayanların hortumunu kesmesi ve beynelmilel güçlerin oyununu bozmaya çalışmasıdır... Bunlar hiç unutulmayacaktır...
NUMAN KURTULMUŞ BU YERE HAKKIYLA GELMİŞTİR
Türkiye Numan Bey’in, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday olacağını beklerken hayal kırıklığına uğradı... O günlerde milletvekilliği adaylığı söz konusu olmuşsa da o dahi gerçekleşmedi... Bütün bunları yaşamış olmasına rağmen Hoca’ya ve partiye bağlılığı değişmeyen Numan Bey sabrı, bilgisi, gençliği ve siyasette Saadet Partisi’ni toparlayacak biri olarak Anadolu’nun ümidi olmuştur... AK Parti’nin kurulması ile bölünme gerçekleşmiş ve Saadet’in oyları düşmüştür. Nihayet Numan Kurtulmuş, Hoca’nın onayı ile 2008 yılında Genel Başkanlığa seçildi... Ancak yeni oluşturulan Yüksek İstişare Kurulu’nun yetkilerine bakıldığında özgür bir genel başkan olarak görülmüyordu; daha doğrusu Numan Kurtulmuş’un bir vesayet altında genel başkanlık yapacağı izlenimi veriyordu... Saadet’in ve Türkiye’nin geleceği için bunun aşılması gerekirdi. Genel Başkan olarak birlikte çalışacağı insanların hiç olmazsa bir kısmını belirleyebilmesinin onun da hakkı olduğunu düşünüyorum... Sonuçta “Erbakan Hoca’ya gönülden bağlıyım” diyen bir Genel Başkan Milli Görüş düşüncesinden taviz vermeden yenileşmeyi, yeni stratejilerle Saadet’i götürmeyi ifade ediyorsa, buna inanması gerekenler önce onu yetiştirenler olmalıdır... Sonuçta başarı Erbakan’ın kurduğu Saadet’in olacaktır... Partinin Genel İdare Kurulu’nda oğlunun, damadının ve bazı yakınlarının olmaması Saadet için bir kayıp görülmemelidir... Erbakan Hoca’ya saygı duyuyorum. Onunla bazı nedenlerle sayılı şekilde bir arada bulundum... Siyasette Hoca kadar siyonizmi ve masonluğu sistematik bir şekilde dile getiren bir siyasetçi görmedim. Onun hafızasına ve zekasına hayranım...
Saadet’in genel başkanlığı teslim edilmiş olmasına rağmen, olağanüstü genel kuruldan sonra, Numan Bey’e birilerinin Hoca’nın üzerinden söyledikleri partinin toplum nezdindeki durumunu zedeliyor... Anadolu’da birçokları Numan Kurtulmuş’un etrafında bu davayı gerçekten yüklenecek insanları görmek istiyor...
SAADET MECLİS’E GİRMELİ
Saadet Partisi bu kongre sonrası seçime girecek... Ben Saadet’in Meclis’te temsil edilmesini gönülden istiyorum... Fazilet’in kapatılmasında İslâm’a açıkça saldıramayanların başörtüsü üzerinden saldırmasına karşı anlamlı duruş sergilenmiş ve kapatma nedenlerinden biri de bu olmuştur... Erbakan Hoca bedel ödemeyi göze alıp siyaset yapanlardan...
Hoca devlet adamı olarak bazılarının bir makama gelememiş olmalarını mesele yapmamalı... Bundan önemlisi Saadet’in Meclis’e girmesidir... Ancak bazı GİK üyelerinin geçmişi ile ilgili eleştiriler de önemli... Bu gelecekte çözülmeli ve çözülebilir... Buna dayanarak Numan Kurtulmuş gibi bir siyasetçiye ceza vermeye(!) kalkışmak Saadet Partisi’ni bir daha ayağa kaldırmaz... Numan Kurtulmuş’tan başka şu anda Saadet’i götürecek biri yok... Eğer sadece milletvekili olmak arzusu olsaydı bugüne kadar gerçekleştirirdi... Onun bu imkanları bir kenara bırakıp Saadet’in sorumluluğunu yüklenmesi millet için bir şanstır... Kendisine güvenenlerin yüzünü kara çıkarmayacak bir siyasetçi; bırakın bu yolda yürüyüşü kendisi yönetsin... Saadet tabanı Sayın Hoca’nın üzüldüğünü düşünerek ne yapacağını bilemiyor... Ve buna bağlı olarak olaylar, istenmeyen gelişmelere gebe gibi görünüyor... Bundan sevinecek olan millet düşmanlarıdır... Burada Hoca’nın devlet adamlığına yakışır bir duruş sergileyeceğini ümit ediyorum... Ben bu yürüyüşün milletin mutluluğuna doğru yol almasını istiyorum ve Sayın Erbakan’ın bu mutluluğu yaşamasını diliyorum...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şefik Dursun Arşivi