Hürriyet Başbakan’ın “alkol içmek yerine meyve yiyin” öğüdünü neden manşetine taşıdı? Üstelik eşbaşyazarı sütununda şarap muhabbeti üzerine döktürürken!
İçkinin insan sağlığına zararlı olduğuna inandığı ve bunu halka da telkin etmeyi doğru bulduğu için mi?
Elbette ve kesinlikle bu mümkün değil!
“Laik sistem”in hiç bir cihazında böyle bir düşünce yer bulamaz. Faydalı-zararlı ayırımı yapmaz. Akıl yürütmez. Ne zaman? Laiklik sözkonusu olduğu zaman! Laiklik sözkonusu ise gerisi –akıl, mantık, faydalı, zararlı- teferruattır!
İçki Türkiye’de laikliğin turnusoludur.
Askeriyede neden içki kontrolü yapılıyor?
YAŞ’da bazı subaylar neden ihraç ediliyor?
Elbette laiklikten! İçki içmeyen laik olamaz!
28 Şubat’ın maruf Deniz Kuvvetleri Kumandanı Başbakan Erbakan’ın resm-i kabulüne neden dışarıdan rakı getirtti?
Laikliği kurtarmak için!
Laiklik kurtulsun da ne olursa olsun! Laik rejim yaşasın da devlet çökerse çöksün; vatan bölünürse bölünsün, millet fakr ü zarurete düşerse düşsün.
Laiklik “irtica ile mücadele”nin temel kavramı.
“Laik TC” saplantısı olanlar için en büyük tehdit, asla değişmez ve değiştirilemez şekilde “din”dir. Din doğrudan hedef alınamayacağı için “irtica” rümuzu ile ifade edilir.
TC tarihi boyunca kaç irtica karşıtı harekat gerçekleştirildi? Sayısız... İrtica ile mücadele bitti mi? Zorunlu olarak bitti. Fakat gizli şekilde devam etmediğini kimse garanti edemez.
Laik TC’yi korumak için neler yapılabilir? Mesela, Türkiye’nin can düşmanı terör örgütü ile işbirliği yapılabilir mi?
Bu soruyu daha önce de sormuş ve bazılarınca “abes” bulunduğuna şahit olmuştuk.
“Laik TC için PKK’yla işbirliği yapalım!”
Bu kimin fikri? Balyoz darbe planı dâvasının sanıklarından emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri’nin.
Malum general el yazısı notlarında öncelikli hedef olarak gördükleri irtica ile mücadele için PKK’yla işbirliği yapılması gerektiğini belirtiyormuş!
General haklı! Birinci tehdit her zaman ve değişmez şekilde “irtica”!
İrtica ile masaya oturamazsın, kadeh tokuşturamazsın!
Fakat, PKK ile “Türk rakısı”nda ittifak edebilirsin!
Bu görüşte olan kumandanların en büyük rahatsızlığı, mevcut iktidardır. Ne yapsalar alt edemiyorlar! Kendi cephelerinde itibar erozyonu giderek artıyor. Artık örtbas edilemeyen hatalar ayyuka çıkıyor.
İrtica ile mücadele hükümetle mücadele edilmeksizin olmaz! “Balyozcular” böyle düşünüyorlardı. Balyozu indirip işi bitireceklerdi. Camiler etrafında kargaşa çıkarıp, dindarlar ayaklandı imajı oluşturup sıkıyönetim ilan ettirecek, sonra da iktidara yürüyeceklerdi. Bu arada elbette laik PKK da bugünkü hükümete karşı yürttüğü türden bir savaş yürütmeyecekti.
Gelelim baştaki sorumuza: Yargıtay Başsavcısı, Hürriyet’in kupürünü itinayla kesti ve dosyasına koydu!
Kapatma davası için çok kuvvetli bir delil daha!
“İrtica ile mücadele” yaz sıcağında iyi gider! Sonucu “evet” çıkacak ve AK Parti’yi güçlendirecek referandumu önlemek için son çare kapatma davası!
Laik Türkiye için PKK vursun!
Mahkeme kumpas kursun!