Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

“Çocuklarımızı sadece birer kemik olarak doğurmamıştık”

“Çocuklarımızı sadece birer kemik olarak doğurmamıştık”

Batı, batılı, batılaşma, batılılaşma... Çağdaşlaşma, modernleşme, gelişme, ilerleme.... Avrupa, değerler, medeniyet projesi... vs.

Söyleyenlere ciddi şekilde mutluluk verdiğini müşahede ettiğimize göre, söylemesi hoş olmalı bu sözlerin... Ve birtakım konularda bilgi sahibi olmayan insanlar açısından, dinlemesi de öyle...

Teorik plandaki istisnaları bir kenara, bu sözlerin aslında birer kandırmaca olduğunu açıkça anlatan yakın coğrafyamızdaki örnekleri bir kenara koysanız bile, 15 yıl önce Srebrenica'da yaşananların izahı hâlâ yok...

15 yıl önce, 11 Temmuz 1995'de Birleşmiş Milletler'in, hem de Güvenlik Konseyi kararıyla 'güvenli bölge' ilan ettiği Srebrenica'da, 8 binden fazla Müslüman Boşnak, BM Gücü'ne komuta eden korkak bir Hollandalı komutanın kendilerini Sırp katillere teslim etmesinin ardından katledilmişlerdi...

Srebrenicalı Boşnakları BM Güvenlik Konseyi adına koruması gereken Hollandalı General Thom Karremans'ı ikna ederek (!) Boşnakları teslim alan Ratko Mladiç, "Türklerden intikam alma zamanı gelmiştir" dedikten sonra katil sürüsüne emir veriyordu: "Srebrenica ebediyen bir Sırp şehri olacaktır. Bunun için gerekeni yapın!.."

Gereken (!), güçlerini sadece silahtan arındırılmış masumlara gösterebilecek adi katiller sürüsü tarafından yapıldı: Srebrenica, haritadan yok edercesine yakıldı, yıkıldı ve insanlarının büyük bir bölümü de katledildi...

Ne zaman?.. 11 Temmuz 1995'de.

Nerede?.. Avrupa'nın yani sözüm ona medeniyetin göbeğinde...

Nasıl?.. BM Güvenlik Konseyi kararıyla Güvenli Bölge ilan edilerek, silahlarından arındırılılan sivil halkın, BM gücü tarafından katillere teslim edilmesi suretiyle...

Srebrenica katliamının 15. yılını da geride bıraktık.

Yakın tarihin en acı verici olaylarından birisi olan Srebrenica kurbanlarından bazılarının hâlâ nerede gömülü oldukları bilinmediği gibi, bulunabilen cesetlerin, daha doğrusu ceset parçalarının kime ait olduğunun tesbiti için de DNA araştırmaları sürdürülüyor.

Bölgede sürdürülen faaliyetleri takip eden kurban yakınları, kayıplarına ait kol, bacak ya da başka bir parçayla yetinmek zorunda kalabiliyorlar bazen.

BM tarafından güvenli bölge ilan edilen bir yerde silahsız bir şekilde bulundurulurken, BM güçlerinin Hollandalı komutanı tarafından Sırp katillere teslim edildikten sonra katledilen 8 bin civarındaki insanla alakalı olarak sürdürülen hukuki süreç, tahmin edilebileceği gibi, ağır-aksak sürüyor ve kimsenin Avrupa'nın göbeğinde işlenen bu katliamla alakalı olarak adil bir sonuç alınabileceği yönünde beklentisi de yok!

Medeniyet, içinden çıkan katillere gereken cezayı verebilme konusunda kendisinden bekleneni yapamıyor ya da yapmıyor!..

Geçtiğimiz Pazartesi günü akşamı Yerebatan Sarnıcı'nda düzenlenen bir programda Srebrenica ile alakalı acılar tekrar gündeme geldi.

Mehmet Koçak'ın, Türkiye'de bir ilk olduğunu söyleyebileceğimiz 'İnsanlık tarihinde kara bir leke, Srebrenica soykırımı' kitabının tanıtımı vesilesiyle düzenlenen toplantı, zaman zaman katılanların gözlerinin nemlenmesine vesile oldu.

Toplantının belki de en çarpıcı konuşması Srebrenica Anneleri Grubu Başkanı Munira Subaçiç tarafından yapıldı. Yakınlarından çoğunu kaybettiğini ve yakınlarını kaybeden diğer anneler ve kayıp yakınları gibi adalet beklediğini vurgulayan Munira Subaçiç, batılı ülkelerin adaleti sağlama konusunda isteksiz olduklarının altını çizdi.

Munira Subaçiç, şöyle haykırıyordu: "Biz çocuklarımızı sadece birer kemik olarak doğurmamıştık!.."

Batı, Munira hanım ve onun gibi annelerin feryadına kulak tıkayıp, olup bitenlerin bir şekilde unutulacağını düşünüyor olmalı...

Ama Srebrenica unutulmayacak, unutturulmayacak...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi