Cemal Nar

Cemal Nar

Türk ve Kürt Milliyetçileri 2

Türk ve Kürt Milliyetçileri 2

Bir önceki yazımızda “milliyetçilik” ve “ırkçılık” kelimelerini karşılaştırmış ve şöyle demiştik:

“Her neyse, şu bir gerçektir ki, Milliyetçiliği ırkçılık olarak anlayan Türkler ve Kürtler vardır bu ülkede. Aslında bunlara biraz yakından bakınca, düşünce olarak benzeştiklerini, yer yer örtüştüklerini görüyoruz.

Örnek mi? Verelim efendim, ama yazı çok uzar, yarına erteleyelim isterseniz.”

Şimdi bu örnekleri görelim mi?:

İkisi de batıcıdır. Batı medeniyetini ve yaşam biçimini amaçlar. Bu konuda bütün bildikleri de ayaklarına dar pantolon geçirmeleri ve sünnete inat yemeklerini sol elle yemeleridir. Böyle olurlarsa medenî ve çağdaş olurlar. Öz yok yani, kabuk var. Batı sadece bu değildir elbet, ama taklitçilerin anlayabildiği bu kadardı. Akif ne güzel söylemişti:

Şarka bakmaz, garbı bilmez, görgüden yok vayesi,

Bir kızarmaz yüz, yaşarmaz göz bütün sermayesi…

Avrupa’dan alınmış batı hukukuna bağlıdırlar. Ama yenilikleri de takip etmez, hala 1924 veya 1960 model Renoya binerler. Oysa Avrupalılar neler geliştirmişlerdir insan hakları, özgürlükler ve hukuk adına daha sonra ama, bizim yobazlar onu asla görmezler. Küçük gördükleri kendi halklarına bunu bile çok görürler.

Dinden ve İslam medeniyetinden uzak Avrupaî bir yaşam tarzını benimsemişlerdir. Açıklık, saçıklık, içki, kumar, dans veya balodur savundukları yaşam biçimleri.

Her ikisi de laiktir. Her ikisi de İslam dininin aziz kanunları olan “İslam Fıkıh ve Hukuku”na, bir başka adıyla “İslam şeriatı”na sahip çıkmaz, hatta bilmeden ve anlamadan düşman olurlar. Oysa batı hala onu canlı bir hukuk kabul eder.

“Irkçı” oldukları için “ulus devlet” der, “ümmetçilik” fikrine karşıdırlar.

Birisi “Türkiye Türklerin” derken, “Turan” veya “Pantürkizm” hayal ederken, diğeri de “Büyük Kürdistan” sevdasındadır. İkisi de imansız bir ütopya, bir hayal…



Osmanlı Devletinde olduğu gibi barış ve huzur içinde her ırktan ve dinden insanların hukukun üstünlüğü ilkesince insanca ve huzur içinde rahatça yaşamasına kafaları çalışmaz, ufukları yetmez.

Bütün dünya birleşerek büyüdüğü halde, onlar hala “ulus devlet” masalıyla “ayrılarak küçülme” derdindedirler. Avrupa ve Amerika’nın “birleşerek büyümesi ve güçlenmesinden” ders almaz, ama aynı devletlerin, kendilerinin çoktan vazgeçtiği ırkçılık kışkırtmalı oyununa gelirler.

Bu ırkçılık belası oralardan geldi, evet ama onlar zararını gördüler ve çoktan vazgeçtiler. Fakat hala bize telkin ediyorlarsa, akıllı olalım canım, yutmayalım bu zokayı…

Türkçü veya Kürtçü, her iki tür ırkçılar da İslam ülkelerinden, özellikle de Araplardan nefret ederler. Batılı kafirleri sever, onların haçlı seferlerini ve çok yakın tarihte ülkelerini işgal ettiğini unutur, üç beş Arap eşkiyasının yaptığı kötülükleri unutmaz, üstelik bütün Araplara teşmil ederler.

Her ikisi de “İslam Dini’nin kendilerini özgürlük ve kahramanlık duygularından alarak köleleştirdiğini” savunurlar.

Daha başka örnekler de verilebilir. Mesela çok yakın zamanda birbirlerine düşman gibi gözüken Kürtçüler Türkçülere “irtica karşısında güç birliği yapma” teklifinde bulunmuştur. Belki de bu işbirliği fiilen el altından devam etmektedir. Bazı sırlar mızrak gibi çuvala sığmaz olmuştur artık.

Bu kadarı bile yetmez mi? Görülüyor ki aslında tezleri birbirlerine çok benzer. Çünkü akıl hocaları birdir.

Bunlar vatanlarını ve milletlerini sevdiklerini iddia ederler. Bunda samimi de olabilirler. Ya da öyle sanabilirler. Ama vatana ve millete en büyük kötülük yaparlar fakat yaptıklarını bilmezler.

Duygusallıkta çocuk gibi yoğundurlar; hemen galeyana gelir, işin kârını zararını, ilerisini gerisini düşünmezler. İlkesizdirler. Az da olsa peşin her menfaate balıklamasına atlarlar. Bu duygusallık ve muhakemesizlikten ötürü kullanılmaya müsaittirler.

Dün 12 Eylül darbesi’nde kullanılmışlardı. Bugün de yeni darbelere zemin hazırlamak, ülkeyi zayıf düşürecek olaylara piyon olmak, dünyada yıldızı parlayarak kalkınan ve sözü dinlenen bir devlet ve millet olmak yolunda yürüyen Türkiye’yi tökezletmek için devreye sokulmuşlar gibidir.

İşte İnegöl, Dörtyol ve daha başka yerlerde sıra bekleyen olayların altında yine Türk ve Kürt ırkçıları vardır. Bu yaptıkları ile hiç şüphesiz ülkede bir Türk - Kürt Çatışması çıkarmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmekteler. Kim bilir, belki de bu doğrudan kendilerinin istediği bir şeydir.

Aklı mantığı alan bu duygusallık tarihten ders almayı da önlüyor ne yazık ki. Oysa biz bu filmi kaç kere gördük değil mi? (Devam Edecek)


www.cemalnar.com

www.ilimistan.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi