Taha Akyol

Taha Akyol

Azerilerin gönlündeki iki kahraman

Azerilerin gönlündeki iki kahraman

Azeri Türkleri tarihsel kurucu olarak Şah İsmail’i görüyor. Enver Paşa’nın emriyle yapılan 1918 harekâtının şehitlerini her yerde anıtlar dikerek anıyor. Bakü’de Mustafa Suphi Sokağı var


CUMHURBAŞKANI Gül’le Teze (Taze) Pir Camii’ne gidiyoruz. Eski taş binaların bulunduğu geniş bir sokaktan geçerken, gözüme bir tabela ilişiyor: “Mustafa Subhi Küçesi” yani sokağı.
Evet bizim Turancı-Komünist Mustafa Suphi!
Emperyalizme karşı Bolşevizm’i Milli Mücadele Anadolusu’na getirmek için 1920’de Bakü’de karargâh kuran, sonra Trabzon’da gaddarca öldürülen romantik komünist Mustafa Suphi.
Teze Pir Camii, Bakü’nün en itibarlı semtlerinden “Şah İsmail Hetayi” semtinde bulunuyor.
Bizim anlayışımızda mesela Osman Gazi neyse Azerbaycan Türkleri için de Şah İsmail odur.

Şii İslam ve Komünizm
Teze Pir Mescidi, İmam Ali soyundan (Ehli Beyt) geldiği kabul edilen Şeyh Said Abdal adlı dervişin tekkesiyle başlayıp zamanla genişleyen cami ve medrese... İlham Aliyev muazzam bir külliye inşa ettirmiş. Caminin cephesinde Şii geleneğine uygun olarak bir yanda “Allah, Muhammed, Ali” öbür yanda “Fâtıma, Hüseyin, Hasan” yazıyor.
Cumhurbaşkanı Gül, külliyenin kütüphane ve konferans salonunda ‘Şeyhülislam’ Allahşükür Paşazade’den bilgi alıyor. Paşazade, Sovyetler zamanında da bu sıfata sahipti. Anlatıyor:
- Sovyetler binlerce eski kitabımızı yandırdılar, yok ettiler. KGB sık sık kitap araması yapardı. Ama KGB’de iyi adamlar da vardı, bize önceden haber verirlerdi, aramaya gelenler bir şey bulamazdı.

Çırpınırdı Karadeniz
Şeki’deki Türk şehitliğindeyiz. 1918 Eylül’ünde Enver Paşa’nın emriyle buralara gelen Nuri Paşa’nın “Kafkas İslam Ordusu”ndan şehit düşenler...
Gül’ün deyimiyle, “Anadolu’dan, Balkanlar’dan, Ortadoğu’dan gelip buradaki kardeşlerini kurtarmak için şehit düşen çocuklarımız...”
1918 başlarında Alman-Osmanlı ittifakının yenileceğini gören Enver Paşa, Anadolu’nun işgaline karşı bir Kurtuluş Savaşı’na dayanak olması için Doğu’da güçlü bir ordu oluşturmaya çalışıyor. Bolşevik ihtilali Rus ordusunu çözmüştür; Azerbaycan, İngiliz ve Ermeni işgali altındadır. Enver Paşa’nın emriyle, Azeri gönüllülerin bulduğu Nuri Paşa Ordusu harekete geçiyor. Azerbaycan kurtarılırsa Doğu Anadolu ile birlikte Doğu’da büyük bir güç oluşacak. Plan bu.
Cumhurbaşkanı Gül heyecanlı, “Nuri Paşa o zaman 29 yaşındaydı” diyerek, ekliyor:
- Bir millet iki devlet diyoruz ya, onun için bu şehitler burada. Demirperde varken de unutmadık. Gençliğimizde ‘Çırpınırdı Karedeniz’ şarkısıyla büyüdük. Bu büyük milletin başka devletleri de var bugün...

Han Sarayı’nda Osmanlı
Şeki’de 18. yüzyılda yapılmış Han Sarayı’nı geziyoruz. Şeki hükümdarlarından Hüseyin Han yaptırmış... Tarif edemem ancak görülebilir; her santimi dantel gibi işlenmiş emsalsiz bir saray. Mimar Abdul Kulu, 5524 adet pişirilmiş tahtayı birleştirerek yapmış o muhteşem tavanı.
Şiilikte resme Sünnilikten daha hoşgörülü bakıldığı için, sarayın duvar ve tavanlarında çok sayıda insan ve hayvan motifleri var. Gül’e bilgi veren rehberimiz, “bu da Osmanlı askerleri” diye bir duvar resmini gösterdi.
Resimde, teknolojide daha ileri olan Osmanlı ordusunun top ve tüfekleri görülüyor. Şah İsmail’in süvarileri, mertliğe aykırı buldukları ateşli silahları reddetmişlerdi. Onun için, ‘Çaldıran’ın resmi mi?’ diye sordum, rehberimiz “yok, umumi resim” diye cevap verdi.
Saray, Sovyetler zamanında soyulmuş! Paha biçilemeyen bir ipek halı Petersburg’da Ermitaj müzesindeymiş, İlham Aliyev Putin’le görüşmüş, halının getirilmesi bekleniyor.

Umum lider Aliyev
Şeki’deki “İslam Medresesi” bizim imam hatip okulları gibi. Birçok yerde olduğu gibi buranın da girişinde “Umum Lider” merhum Haydar Aliyev’in sözlerini okuyorsunuz: “İslam bizim doğma (doğuştan) dinimizdir... Manevi değerleri zenginliğimizdir.”
Gül, Şeki Kervansarayı’nda aydın ve tarihçilerle görüşüyor. Azerbaycanlı tarihçiler ellerinde Ermeni meselesiyle ilgili çok belge bulunduğunu belirterek ortak bir “Türkiye-Azerbaycan tarihi” yazılmasını istiyorlar.
Gül hepsiyle sıcak temas kuruyor, “ortak tarih, ortak kültür, Türkçenin zenginliği” konularını vurgulayan dolu bir konuşma yapıyor. Bu gezide de Gül, Türkiye’nin güler yüzünü temsil ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Akyol Arşivi