Akif Emre

Akif Emre

Pakistan ve insani yardım stratejileri

Pakistan ve insani yardım stratejileri

Pakistan tam bir felaket selinden sağ çıkmaya çalışıyor bugünlerde. Siyasi çalkantılar, ilan edilmemiş savaşla baş etmeye çalışırken bir anda gelen seller ülkenin büyük kısmında hayatı felç etti. Dile kolay selden zarar gören 30 milyon insandan bahsediyoruz. Yağmurlar etkisini kaybederken salgın hastalıklar ve açlıkla pençeleşmek zorunda kalan 30 milyon insan...

Dünya 'sembolik ilgi'yle yetiniyor Yardım yapmak için bırakın harekete geçmeyi, dünyanın vicdanını harekete geçirecek yayınlar bile esirgeniyor. Aslında medya ilgisi ile insani yardım stratejisi birbirinden bağımsız değil. Batılı zengin devletlerin insani yardım stratejisini büyük ölçüde yine stratejik hesapları belirliyor.

Amerika'nın arkabahçesi durumundaki Haiti depremine gösterilen ilgi ile Pakistan'a karşı sergilenen tutum; hiçbir ülkenin tek başına altından kalkamayacağı devasa çaptaki felaketle baş başa kalması bu açıdan karşılaştırılabilir. ABD kendi hinterlandı sayılabilecek bir bölgede Haiti'de meydana gelen deprem karşısında tüm dünyayı ayağa kaldırmayı başarmıştı. Zira Haiti'de ortaya çıkacak istenmeyen bir görüntü doğrudan Amerikan imajını zedeleme ihtimali vardı. Ne de olsa kıtalararası bombalar yağdıran bir ülkenin yanı başında ortaya çıkacak felaket görüntüsünün izahı olmayacaktı. Avrupalı liderler Haiti depremi üzerinde adeta PR yarışına girmişlerdi.

Zaten batılı devletlerin yardım siyasetlerini belirleyen en önemli faktörün o bölgeyle kurdukları stratejik ve ekonomik ilişkilerin belirleyici olduğu çok yazılıp çizildi. Yardımı bir tür yatırıma ve bağımlılık ilişkisine indirgeyen bir sömürü çarkından bahseden epeyce eleştirel literatür mevcut Bunları tekrarlamak yerine, Pakistan örneğinde sergilenen ikiyüzlülüğe dikkat çekmek istedim.

"Terörün beşiği" söylemini Pakistan için sık sık kullanmaktan çekinmeyen başta Amerika ve batılı ülkeler, bu ülke için harekete geçmesi beklenen kamuoyunun vicdanına ipotek koydular peşinen. Bir tür duygudaşlığın, vicdani duyarlılığın harekete geçireceği kitlelerin siyasetçiler üzerinde yapacağı baskıyı önleme, hiç olmasa hafifletme stratejisini başarıyla uyguladılar. Bu operasyonun da en önemli ayağını medya oluşturduğu için, medyanın gösterdiği kadarıyla gerçekle temas kurabilen tüm dünyanın suskunlaşması sağlanmış oldu.

Nitekim açıklanan rakamlara göre, Pakistan'a şu ana kadar ulaşan yardım miktarı Haiti depreminde ilk on gün içinde ulaşan yardımın yüzde bir oranında olduğu yönünde... Bu rakamı ne kadar esnetirseniz esnetin vicdanlara sığmayacak bir duyarsızlık stratejisinin izlendiği açık. Haiti depremi için ilk on günde toplanan para 575 milyon avro idi. ABD Pakistan'a sadece 70 milyon dolar yardım yapacağını açıklarken Avrupa Birliği ise 40 milyon avro yardım yapabildi... Aynı ABD Pakistan'a Taliban'la mücadele için 1 milyar dolar verdiğini hatırlatalım.

Son gelen haberlere göre 30 milyon Pakistanlı doğrudan sel felaketinin mağduru durumunda ve en az 10-15 milyar dolara ihtiyaç var.

Türkiye'deki toplumsal ilgi ne yazık ki Batılı ülkelerden çok farklı değil. Yardım kuruluşlarının kendi çabalarıyla yine sembolik olmaktan öteye geçemeyen yardımları, geç gelen devlet ilgisi payımıza düşen sorumluluğu yerine getirmiş olmaktan çok uzak. Ne yazık ki toplumda konu yeterince aktarılamadı, henüz yeterince felaketin boyutları kavranamadı. İç politikaya fazlasıyla endeksli hale getirilen halkın vicdani duyarlılıkları, sorumluluk duyguları yeterince harekete geçirilmedi. Bu konuda, birbirlerine belden aşağı vuran liderlerin meydan kavgasını vermek medya için daha önemli görülüyor.

Her düzeyde ortak duyarlılıkları paylaştığımız Pakistanlı kardeşlerimize karşı insani ve İslami sorumluluğumuz herkesten fazla. Bu konuda kitlesel duyarlılığı harekete geçirmek için medyaya olduğu kadar siyasilere ve sivil toplum kuruluşlarına büyük görev düşüyor.

Gazze konusunda gösterilen duyarlılığın daha azını hak etmiyor Pakistan.

İstiklal savaşında sömürge altındayken bile hilafeti kurtarmak için gönderdikleri altınlardan bahsederek neden yardım yapmamız gerektiğini ileri sürecek değilim. Kör dünyanın gözünü ve vicdanını bağladığı bir felakete karşı bu toplumun zaten ilgisiz kalmayacağını bilerek bir şeyler yapılması gerektiğini ısrarla haykıralım... İslam dünyasının ikinci büyük nüfusuna sahip bir ülkenin, 30 milyon insanın mahvına ne gözlerimizi ne vicdanlarımızı kapayabiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akif Emre Arşivi