M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Mantıksızlık

Mantıksızlık

1950'lere kadar liselerimizde doğru dürüst mantık okutulurdu. Otuz kişilik bir sınıfta hiç olmazsa beş altı gencimiz "mantık nedir, mantığın konuları nelerdir, doğru düşünmek ne demektir, doğru ile yanlışı ayırmak nasıl mümkün olur, yanlış nedir ve insan niçin yanılır?.." gibi konular hakkında bilgi sahibi oldu.

Şu hususun da iyi bilinmesinde yarar vardır: Eskiden az sayıda lise vardı ama onlar liseydi. Şimdi binlerce lise var ama onlar lise değil, "içine öğrenci doldurulmuş lise binalarıdır."

Eskiden lise diploması alabilmek için lise bitirme ve bakalorya (olgunluk)sınavları verilmesi gerekirdi. Onlar kalktı. Şimdi milyonla genç liselerin ön kapısından giriyor, birkaç yıl sonra arka kapıdan mezun oluyor.

Doğru dürüst edebî, yazılı, zengin Türkçe yok.

Doğru dürüst tarih kültürü yok.

Doğru dürüst felsefe kültürü yok. (Psikoloji, mantık, ahlâk, metafizik, estetik...)

Doğru dürüst ahlâk ve karakter terbiyesi yok.

Doğru dürüst sanat kültürü ve tarihi yok.

Bugünkü zavallı liselerimiz cebir, geometri, fizik, kimya bile öğretemiyor. Öğretebilseydiler, gençler avuçla para vererek özel dershanelere gitmek zorunda kalmazlardı.

Mecburî din dersleri veriliyormuş... Okullarımızda okutulanlar din dersi değil, din dersi aldatmacasıdır. Vaktiyle Hindistan'da Ekber (Ekfer) Şah'ın Müslümanlığı, Hıristiyanlığı, Mecusiliği karıştırıp Din-i İlâhî adında uyduruk bir din çıkartması gibi resmî ideolojiyi, bazı İslâmî bilgi ve motifleri karıştırmışlar, olmuş resmî din dersleri.

Bugün politika hayatında, medyada, ülke idaresinde bir sürü yanlışlık, saçmalık, çelişki görülmektedir. Bunlar ahlâk ve mantık kültürü olmamasından kaynaklanıyor.

Liselerimizde doğru dürüst din, ahlâk, mantık dersleri verilmiş olsaydı, birtakım sefil sahte İslâmcılar "Bu düzen bozuktur, böyle bozuk düzenlerde nice bozuk işler yapılabilir" şeytanî fetvasına sığınıp bir sürü kötülük yapamazlardı.

Kütüphanemde bundan 100 yıl önce Fransa'da bazı liselerde okutulmuş, bir Katolik papazının yazmış olduğu iki cilt, bir zeylden oluşan bir felsefe dersleri kitabı var. Onun hayli geniş mantık kısmında yanlış bölümü onlarca sayfa tutuyor. (Bu kitabı merhum Celal Hoca (Celaleddin Öktem) pek beğenir ve kullanırdı.)

Bugün ülkemiz bir yanlışlıklar sergisi haline gelmiştir.Lise bitirmişlerimizde ise yanlış nedir, insan niçin yanılır, yanlışlar nasıl ortadan kaldırılabilir kültürü yok.

Medyada, politikada binlerce defa tekrarlanan şu yanlışa bakınız:

Lâiklik olmazsa demokrasi ve insan hakları da olmazmış...Böyle haykıran adama veya madama soralım: İngiltere'de lâiklik yok. Orada hükümdar (kral veya kraliçe) aynı zamanda resmî Anglikan kilisesinin başıdır. Ülkenin en büyük bölümünde 1944'ten beri lise ve kolejlerde, her sabah derslere başlamadan önce okul şapelinde (kilisesinde) âyin yapılmaktadır. Bu İngiltere dünyanın en demokrat ve insan haklarına bağlı ve saygılı ülkesidir. Peki bu iş nasıl oluyor. Bizim mantıksızlar cevap veremezler.

Ülkemizde en fazla kullanılan kelime ve kavramlardan biri hukuktur. Fransa liselerinde mantık okutulurken hukuktan da bahs edilir. Bizde ise hukuk içi boş bir kelimeden ibarettir.Lise tahsili görmüş kaç gencimiz hukuk hakkında ipe sapa gelir bir kompozisyon yazabilir?

Test imtihanları on binlerce Türkiyelinin kültürünü çökertmiştir.

Lise bitirmiş bir gencin kültürü olup olmadığı test sınavı ile değil, kompozisyonla anlaşılır.

Fransa'da her yıl yapılan bakalorya imtihanlarında sorulan soruların geçer not alacak cevaplarını bizde nice üstat veremez. Şu güzelim Türkiye'nin şu haline bakınız: Mantıksızlık, ahlâksızlık, bilgeliksiz, çılgınlık, aşırılık, bindiğimiz dalı kesmek, beyinsizlik, sahtekârlık, hırsızlık, talan, yalan, dolan, soygun, hortumlama, önemli ve hayatî işleri bırakıp boş ve faydasız işlerle uğraşma, kendimizi aldatma, kendimizi tatmin bataklıkları içinde kalmışız.

Geçen hafta olan bir rezaleti yazayım:

Bütün internet siteleri yazdı. Küçük bir köyde 82 yaşında bir vatandaş vefat etmiş. Cenazesini yıkamışlar, kefenlemişler, küçük olduğu için köyün kendi mezarlığı yokmuş, yakındaki köyün mezarlığına götürmüşler. Gömecekler ama o ne!.. Mezarlık hangi köye aitse oranın muhtarı yanında birkaç kişi ile "Olmaz!.. Bu mezarlık sizin değil, gömemezsiniz ölünüzü!" demiş. İki taraftan adam toplanmış... Kavga gürültü başlamış. Çatışma çıkacak... Jandarmayı çağırmışlar, resmî memurlar gelmiş, iki tarafı zar zor ikna etmişler de zavallı ölü (Allah ona rahmet eylesin) toprağa verilebilmiş...

Mezarlıklar devletin malıdır...

Mezarlığı olmayan komşu köyden 82 yaşındaki bir cenazeyi mezarlığa gömdürmek istememek, bu konuda gürültü ve çatışma çıkartmaya çalışmak, haklı ve mantıklı bir şey midir?

Türkiye'de nice işler işte bunun gibidir. Köylüler lise okumadılar. Peki lise ve üniversite okumuş, kimisi parlak yabancı üniversitelerden mezun politikacılarımızın, medya mensuplarımızın, aydınlarımızın, aydınımsılarımızın kaçta kaçı mantıklı ve ahlâklıdır?

Mantık, ahlâk, bilgelik sahasında çok fakiriz ve onlara çok muhtacız...

* (İkinci yazı)

BİR MİLYON VASIFLI TÜRKİYELİ
BU memlekette, aşağıda vasıflarını ve özelliklerini sayacağım Müslümanlardan YETERLİ miktarda bulunmazsa hiçbir iş doğru dürüst ve yerli yerinde olmayacaktır, olamayacaktır.

Yeterli miktar yuvarlak bir laf... Rakam vermek gerekirse ben bir milyon derim: Yani yetmişte bir...

1. Bilgi ve kültür boyutu Fransa,Japonya, Singapur, Güney Kore, İsviçre liselerinin parlak talebeleri seviyesinde olacak.

2. Hem genel kültür, hem de İslâmî kültür konusunda yeterli geniş kültüre sahip olacak.

3. Mantık, psikoloji, ahlâk (felsefî ahlâk), metafizik, estetik kültürüne sahip olacak.

4. Son derece güçlü bir ahlâka ve karaktere sahip olacak.

5. Sanat, mimarlık ve şehircilik kültürüne sahip olacak.

6. Az veya çok hikmet (bilgelik) sahibi olacak.

7. Yazılı, edebî, zengin Türkçeyi çok iyi (orta derecede değil) bilecek.

8. Fütüvvet ahlâkına sahip olacak.

9. Gerçek dindar olacak. Sahte ve sahtekâr dindar olmayacak.

10. İyi Müslüman, iyi insan, iyi Türkiyeli olacak.

11. Kesinlikle haram ve şüpheli kazanç elde etmeyecek, yemeyecek.

12. Son derece âdil, insaflı, hazımlı olacak.

13. Mütevâzı olacak, mütevâzı yaşayacak.

14. İnsanların kurdu değil, meleği olacak.

15. Son derece vatansever olacak.

16. Cesur ve şeci' olacak.

17. Çalışkan, becerikli, iş bitirir, başarılı, tuttuğunu koparır olacak.

Böyle adamlar ve kadınlar yetişir mi?.. Elbette yetişir? Nerede ve nasıl yetişir?

İyi okullarda yetişir.

İyi aileler yetiştirir.

İyi toplum yetiştirir.

Bugünkü adam yetiştirme sistemimizle (veya sistemsizliğiyle) Türkiye ilerler ama düşe kalka, bocalayarak, bir ileri bir geri, bir yığın hatâ yaparak ilerler.

Ülkeleri, devletleri, iyi, olgun, vasıflı, güçlü, üstün, temiz, ahlâklı, faziletli, bilge çocukları ilerletir, yüceltir.

Yazımın başında 17 vasıf, özellik, üstünlük saydım. Bunlar istemekle, heves etmekle, olsun demekle olmaz. Bunlar rehbersiz, muallimsiz, kılavuzsuz, mürşidsiz olmaz.

Dünyanın en iyi eğitim kitaplarını yazsanız, bunları okutacak vasıflı hocalar yoksa yine bir şey olmaz.

Bu yazdıklarımın şu anda gerçekleşmesi kabil değildir ama bilinsin, hatırda olsun diye kayd ettim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi