Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Şefkan Tay/lar senfonisi

Şefkan Tay/lar senfonisi

Safkan Arap atları, safkan İngiliz atları vardı
Sonra dama atıldı hepsinin nalları
Elbette ülke atsız kalamazdı, kalmadı
Şefkan Tay’lar türedi tarihin dehlizlerinde
Toynakları mermeri delerdi istisnasız
Yeleleri dalga dalga uçardı ufuklarda
Şefkan Tay’lar koordineli koşarlardı
Uçarlardı, coşarlardı...
¥¥¥
Terkilerinde oklar yalbırdı o Tay’ların
Nasıl geçtiği bilinmezdi ayların
Deh demeden ok gibi fırlayan Tay’larımızı
Ve sırtlarında salınan Say’larımızı
Görünce selama dururdu yadel binicileri
Hele bir Moğol cinsi Tay vardı ki
Moğolistandan gelmeydi belki
Türkistan Tay’larına nisbet
Kürdistan Tay’ları beslerdi devlet...
Beyler binerdi sağrılarına...
¥¥¥
Özelliklerine göre isimler taşıyan
Miri malından yiyip yaşayan
Danişmend Tay’ları üveyik renginde
Şahlanırlardı yüksekte enginde
Ok gibi koşan, mermi gibi yol alan Tay’lar
Kibrit kutusuna sığdırılırdı yıllar-aylar
Oktay, mermitay, rüzgârtay ve diğerleri
Yurdumun en şahbaz Tay’ları
Dersim yöresinden çıkardı.
Ve daha başka cins cins tay’lar vardı...
¥¥¥
Ah nerede o kutlu günler
Nerede kaldı mı toylar, düğünler?
Bilmek zor...
Bilinmiyor...
Seyreliverdi ne olduysa
Tay kişnemeleri, nal sesleri
Yine de meydanlara çıktıklarında
Şaşırtıyorlar, hayret ettiriyorlar
Herkesleri...
¥¥¥
Ne tarihten, ne akıldan çıkabilir
Şefkan Taylar...
Ne kadar övünseler haklıdırlar baylar
Tay olursa Şefkan olmalı
Safkanlar arka sokaklarda kalmalı
Al Tay’lar, Mor Tay’lar, Yar Tay’lar
İlle de Altaylardan geldiği söylenen taylar
Ok yetişmezdi Ok’lu tayların tozuna
Dedeler, amcalar Tay beslerlerdi
Bütün Tay’lar bizim olmalı derlerdi...
¥¥¥
Ve hâlâ her tarafta
Toprakta, taşda, karda ve suda
Kurulan her pusuda
O meşhur tayların izleri görülür
Şefkan’lı zadelerin taşıdığı kanı
Bilirler malum TAY’lar canların canı
Deli rüzgârlar selam söylesin
Uçan Tay’lara
Her devirde kudreti geçen Tay’lara.
¥¥¥
Ne diye sevgili dostlar ne diye?
Şefkan Tay’lar senfonisi
Benden sizlere hediye...
Dedeler anlatsın kış gecelerinde
Dinlesin yeni yetme gençler derinde
Babalar, canlar, mirler, pirler, anlatsın
Herkes bire bin katsın
Şahlansın ŞEF/kan tay’larımız...
Şenlensin günlerimiz, aylarımız.
================
Her yalanın bir gerçeği var mı? Bilemem
Her ülkenin bir çiçeği var mı? Bilemem
Her ölünün ağıtçıları olur amma
Her düğünün bir köçeği var mı? Bilemem.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi