Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

“Birinci ağızlar”dan tarihe geçecek sözler!

“Birinci ağızlar”dan tarihe geçecek sözler!

Son günlerde “önemli olaylara” tanıklık ediyoruz... Bunlardan bir kısmını “bizzat yaşayarak” görüyoruz, bir kısmını da “birinci ağızlar”dan duyarak kayda geçiriyoruz... Ayrıntılara geçmeden önce, kısa bir hatırlatmada bulunalım... “Tarihe geçecek” derecede, ne gibi olaylar cereyan etti son günlerde?.. İlk önce, “TSK’da İlker Başbuğ döneminin kapandığını, Org. Işık Koşaner döneminin başladığını” ifade edelim... Kadir Özbek’in açıklamaları ile, “HSYK tartışmalarının yeni bir boyut kazandığını” da ekleyelim... Son günler, “Saadet Partisi’nin geleceği”ni ilgilendiren çok önemli olaylara sahne oldu... Tabiî, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “türban ve genel af tartışmaları” da gündemin ilk sıralardaki yerini koruyor... Bu arada, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Danıştay’la ilgili sözleri”ne Danıştay’dan verilen cevap ve o cevaba “Adalet Bakanlığı’nın verdiği cevap” da üzerinde durulması gereken önemde olaylar... Bugün, hepsine kısa kısa değinmek istiyorum... Ki, “söz”ler unutulsa da, “arşiv”lerdeki yerlerini alsınlar.
NUMAN KURTULMUŞ’TAN SON MESAJLAR
“En aktüel gelişme” olması bakımından, “Saadet Partisi bünyesi”nde meydana gelen “baskın” olayıyla ilgili bir “son dakika gelişmesi”ni aktarmak istiyorum...
Malûm; 21 Ağustos Cumartesi günü, Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığı tarafından Wow Hotel’de verilen “iftar” yemeği; “Millî Görüş Gençliği” olduklarını söyleyen 50-60 kişilik bir grup tarafından basıldı... Bu gençler, “o kadar ileri gittiler” ki; “Kur’an-ı Kerim okunurken bile” slogan attılar, Numan Kurtulmuş’u; “Hemen şimdi istifa”ya davet ettiler!.. Hem Kur’an-ı Kerim okunmasına “3 defa” ara verdirdiler, hem de “iftar duası”nda sloganlarını sürdürdüler!..
İşte bu “üzücü olay”dan sonra, SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un “ne yapacağı” merak ediliyordu... “Bırakacak” mıydı, yoksa “devam” mı edecekti?.. “Vazgeç, bırak” diyenler de vardı, “Devam” diyenler de!..
“Sorunun cevabı” merak edilirken, Numan Kurtulmuş; Erbakan Hoca ile “2 görüşme” yaptı!..
Acaba ne konuşmuşlardı?..
Ya da, bu “görüşme”den sonra, “Kurtulmuş’un tavrı” ne olacaktı?..
Bunu öğrenmenin tek yolu, “Numan Kurtulmuş’un ikinci iftar daveti”ne katılmak ve olayı “birinci ağız”dan öğrenmekti.
Davete icabet ettik... Önceki gün, Zeytinburnu Sur Restoran’daki “telâfi yemeği”nde dinledik kendisini... “Telafi yemeği” diyorum, çünkü Wow Hotel’deki “iftar”da, bırakın “yemek” yemeyi, “dayak yemekten” zor kurtulmuştuk!..
Uzatmayalım, Numan Kurtulmuş’un “açış konuşması”nın ardından, bazı misafirlerin kendisine yaptıkları “güzelleme” ve “methiye”leri dinledikten sonra, sıra geldi “zurnanın zırt dediği” noktaya!..
“Erbakan Hoca’yla ne görüştünüz?.. Daha ne kadar sabredeceksiniz?.. Tamam mı, devam mı?”
Numan Kurtulmuş, “Erbakan Hoca ile görüşmesi” konusunda, tek cümle sarfetti:
“Bunlar bende kalacak!”
Peki; tamam mı, devam mı?..
İşte verdiği cevap:
“Kararlıyız, yürüyeceğiz!”
Ve, bir söz daha:
“İddiası olan bütünleştirir,
İhtirası olan böler!”
Geceye damgasını vuran söz ise şu:
“Biat şahıslara değil, ilkelere olur!”
Anlamlı sözler, anlamlı mesajlar!..
Herhalde “adres”e gitmiştir!..
MEHMETÇİK; ASKER Mİ, UŞAK MI?
Gelelim, yeni Genelkurmay Başkanımız Org. Işık Koşaner’in sözüne... Önceki gün düzenlenen “devir-teslim töreni” ile Org. İlker Başbuğ’dan görevi devralan Org. Işık Koşaner, birkaç gün önce şöyle bir söz sarfetmişti:
“Tek tip askerlik!.. Herkese 9 ay!.. Yedek subaylık kalkıyor!.. Her asker, acemilik eğitiminden sonra 45 gün silah eğitimi alacak!”
Bu sözler, hâlâ tartışılıyor... Org. Koşaner’in “tek tip askerlik”le neyi çözeceği, “terörle mücadele”yi nasıl yapacağı merak konusu!..
Ama, en çok merak edilen şu:
“Asker sayısını azaltmak varken, bu tek tip askerlik de nereden çıktı?”
Öyle ya;
“Rütbeli subayların özel hizmetinde görevli 100 bin civarında posta elemanı var!.. Orduevleri ve sosyal tesislerde görevli 65 bin civarında Mehmetçik bulunuyor!.. Buralarda görevli Mehmetçik, vatanî görev mi yapıyor, yoksa özel hizmetlere mi bakıyor?”
“General”lerin “vatanî görev”den anladıkları;
“General eşlerinin marketten aldıkları maydanozları taşımak mıdır?.. Mehmetçik’in görevi, subay hanımlarına uşaklık yapmak mıdır?”
Mehmetçik bir “asker” midir, yoksa orduevlerinde masalara servis yapan bir “garson” mu?..
Mehmetçik bir “asker” midir, yoksa “subay eşlerinin saçları”nı yapan bir “kuaför” mü?..
Mehmetçik bir “asker” midir, yoksa “generallerin finolarını gezdiren” bir “hayvan bakıcısı” mı?..
Kısacası, Mehmetçik’in yapması gereken “vatanî görevler” arasında; “maydanoz” almak, “market arabası” sürmek, “saç” yapmak, “köpek gezdirmek” de var mıdır?..
Bunlar bir “ihtiyaç” ise, alırsın “maaşlı memur”ları, onlara yaptırırsın!..
Madem “tek tip askerlik” dönemine geçilecek, o halde herkes “askerlik” yapmalı!.. “Garsonluk, kuaförlük, köpek bakıcılığı” gibi işler değil!..
Mehmetçik’in yeri “sınır”dır ve görevi de gerekirse “teröristleri taramak”tır, orduevlerinde “saç taramak” değil!..
Umarım, Işık Koşaner bu işleri çözer!..
KADİR ÖZBEK-SEYFİ OKTAY GÖRÜŞMESİ
“Birinci ağız”dan “itiraf” edilen bir açıklama da, yine önceki gün, yani Cuma günü HSYK Başkanvekili Kadir Özbek’ten geldi.
Kadir Özbek, özetle dedi ki;
“Evet, Seyfi Oktay ile görüştüm!”
Ve ayrıntısını anlattı:
“Seyfi Oktay’ı çalıştığım dönemde, Adalet Bakanı olduğu için tanırım, uzun süreden beri de görüşemiyorum... İki hakim arkadaşımız, Oktay ve ben yemek yedik. Gelen arkadaşlarımız İstanbul 10 ve 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanları. Kendileri birtakım sıkıntıları olduğunu söylediler. Sevdiğiniz, saydığınız bir bakanın referansını gözardı edemezsiniz!!!”
Lütfen dikkat;
Bu sözleri sarfeden kişi; “Adalet Bakanı’nın HSYK’dan çıkarılmasını isteyen” kişidir!..
Şu hâle bakın;
“Adalet Bakanı bu işlere karışmasın” diyor ama, eski Adalet Bakanı “Seyfi Dede” ile yemek yiyor, onun “referans”larını gözardı edemiyor!..
Şu “rezalet”e bakar mısınız;
Bir “resmî dilekçe” ile halledilmesi gereken iş, “yemek masası”nda görüşülüyor!..
“Çok zorlama bir yorum”la ve “iyi niyetle” bakacak olursak, görüşmenin “HSYK binası”nda yapılması gerekirken, “Tike Restoran’daki yemek”te yapılıyor!..
Kadir Özbek’in tavrının anlamı şudur:
“Sadullah Ergin, çık HSYK’dan dışarı!..
Seyfi Oktay bey, buyurun yemeğe!”
Kadir Özbek ve arkadaşlarının, “HSYK’nın yapısının değiştirilmesi”ne yönelik “tepki”lerini anlamak için, şu son olay, herhalde yeterlidir!..
Bir de, “çalışmaları engelliyor” iddiası ile “Adalet Bakanı hakkında suç duyurusu”nda bulunmaları yok mu, işte ona çok güldüm!..
Şu hâle bakın;
Sadullah Ergin hakkında suç duyurusunda bulunanlar, “Seyfi Dede” ile sarmaş-dolaş!..
HSYK’ya “Seyfi Dede” başkanlık etseydi, işler tıkır tıkır yürürdü değil mi?..
Gerek Kadir Özbek’in açıklamaları, gerek Danıştay’dan yapılan açıklama, Türkiye’de “Jüristokrasi”nin, yani “yargı devleti”nin kurulmak istendiği eleştirilerine haklılık kazandırıyor olsa gerek!..
AMAÇ, TSE DAMGALI DEVLET!
Aslında var ya; sadece “yargı devleti” değil, asıl amaç; “asker”inden “yargı”sına, “bürokrasi”sinden “hükümet”ine kadar, “TSE damgalı bir devlet” oluşturmaktır!..
Bu “strateji”nin amaçlarından biri de CHP’yi “iktidar” yapmaktı!.. Bu formül, “askeriye”de bozuldu... İnşallah, referandum sonrasında “yargı”da da bozulacak!..
Geriye kalıyor CHP!.. Amaç, “referandum”dan “Hayır” çıkmasını sağlayıp, “CHP’ye iktidar yolunu açmak!”
Kılıçdaroğlu’nun “popülist söylem”leri de, bu plânın birer parçası!.. Ancak, “türbana özgürlük” olayında çuvalladı... Dikkat edin, “sorunun nasıl çözüleceğini” hiç açıklamıyor, sadece “Biz çözeriz” demekle yetiniyor!..
Öyle anlaşılıyor ki;
“Türbanı çözecek”ler ve başlardan tamamen sıyırıp alacaklar!.. Öyle ya; “türban çözüldüğünde” başta durmaz, omuzlara doğru kayar!..
GENEL AF TARTIŞMALARI!
Kılıçdaroğlu’nun son söylemi “genel af”tı ki, daha şimdiden CHP içinden bile “homurtular” yükselmeye başladı!.. MHP ise, “talihsizlik ve gaflet” açıklamasında bulunup, Kılıçdaroğlu’nu “sözlerine dikkat etmesi” konusunda uyardı!..
Suat Kılıç’ın tepkisi ise şöyle oldu:
“CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, memleketi Tunceli’de maskesini düşürmüştür, terörist başı Öcalan’ı da kapsayacak şekilde genel af vaadinde bulunmuştur. Bu vaat, cezaevlerinde bulunan PKK mensuplarının yanısıra, İmralı’da bulunan terörist başı Öcalan’ı da kapsayan bir taleptir.”
Malûm, Kılıçdaroğlu’nun “genel af talebi”ne ilk tepki gösteren Başbakan Tayyip Erdoğan oldu ve dedi ki;
“Genel af yetkin var mı? Bu şehitlerimizin anneleri, babaları ve kardeşlerinin feryadını kulak ardı edebilir misin? Böyle bir hakkı ben kendimde göremiyorum.
Bir defa bu tür bir genel affa ilk defa ben karşı çıkarım. Böyle bir yetkiyi kendimde görmüyorum. Nasıl böyle bir şey söylersin, bu yetkiyi kim verdi?.. Düşünce, fikir suçu, bunu konuşmak başka ama, bunun içine katilleri, teröristleri paketlemeye kalkarsanız başka bir şey!”
Açık ve net söylüyorum;
Aslında Kemal Kılıçdaroğlu’nun da böyle bir derdi, plânı ve talebi yok!.. O, sadece “popülizm” yapıyor!.. “Oy gelsin” de, nereden ve kimden gelirse gelsin!..
Zira; oy gelmezse, kendisi gidecek!..
Ve böylece, “TSE damgalı devlet” projesi fiyaskoyla sonuçlanacak!..
Bilmem, anlatabildim mi?..
Olayları “birinci ağız”lardan dinlemeye devam!..
Unutmayın;
“Tarihe tanıklık” ediyorsunuz!..
=====================
PKK ile sarmaş-dolaş olanlar!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tunceli’deki genel af çağrısı, Barış ve Demokrasi Partisi’nde (BDP) olumlu karşılanmış...
CHP liderinin çıkışının çok önemli olduğunu söyleyen BDP Muş Milletvekili Nuri Yaman, böyle bir yaklaşımın, Kürt sorununun çözümünde önemli bir işleve sahip olacağını ileri sürmüş!..
CHP’nin af söyleminin alışıldık bir durum olmadığını belirten BDP’li Fatma Kurtulan ise ana muhalefet partisinden teklifi somutlaştırmaları çağrısında bulunmuş!..
Kılıçdaroğlu’nun, “Apo’yu da içine alacak genel af söylemi” ve bu söylemin BDP’deki yankılarına bakacak olursanız; “PKK’ya yeşil ışık” yakanların kimler olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz!..
Şu hâle bakın;
Başbakan Tayyip Erdoğan’a yüklenip, günlerce “PKK ile ne görüştünüz, açıklayın” diyenler, şimdi kalkmışlar, “PKK elebaşısına af” istiyorlar!..
Buna; “yandaş” değil, “sarmaş-dolaş” derler!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi