Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

'Hayır' diyenlerle bir hasbıhal denemesi...

'Hayır' diyenlerle bir hasbıhal denemesi...

Biliyorum, bir gerilim ve kutuplaşma ortamında sesimi duyurmak pek de kolay değil.

Çoğumuz, mahallemizde, mevzilerimizde sadece kendi sesimizi duyuyoruz. Öfkelerimizin, takıntılarımızın adeta esiri olduk. Makul olması beklenenlerimiz bile şirazeden çıkıyor. İnsafsız oluyoruz. Önyargılarımız her olayda çelikleşiyor. Adeta istim üzerindeyiz. Öfkelerimiz baldan tatlı. Bu, kaş altından bakmalar, bu yüzlere yansıyan nefretler, bu maraza çıkarmaya meyilli haletiruhiyemizle, daha ne kadar huzursuz olacağız, birbirimizi daha ne kadar huzursuz edeceğiz? Böyle bir yere varamayız.

Referandumdan evet ya da hayır çıkması, asla dünyanın sonu değil. Kendimizi sorgulamadan, her birimiz aynaya, hem de boy aynasına bakmadan çözüm için adım atamayız. Birbirimizin yüzüne bakmaya devam edeceğimize göre kendi huzurumuz için, çocuklarımız, torunlarımız için şapkayı önümüze koymak zorundayız. Daha ne seçimler, referandumlar göreceğiz. Hapsolduğumuz cendereden kurtulmak zorundayız. Şüphesiz bu kolay değil, ama denemek, ilk adımı atmak mecburiyetindeyiz.

Üç değere çok ihtiyacımız var. Karşılıklı güven, hüsnü zan, diğeri konumlarımıza karşılıklı saygı.

Güven konusunu ele alalım. Birbirine güvenmeyen insanların yaşadığı ülkeler sıralamasında, en başlardayız. (29 ülkede yapılan bir araştırmada 2. sıradayız. "Ülkemdeki insanlara güvenirim" diyenler, yüzde 10 civarında.) Sıradan insanlarımız arasında ortak değerler, vicdan, güven daha fazla iken elitlerimizde, güçlülerimizde daha bir bencillik, daha bir güvensizlik hakim. İşte siyaset sahnesi. Birbirini memleketi satmakla, dışarının adamı olmakla, ülkeye tek çivi çakmamakla suçlayan, hırçınlaşan, sözleri hakarete varan aktörler... Gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, birinin ak dediğine diğeri kara diyen insanlar. Hakikati bile balçıkla sıvayanlar, kendi doğrularından başka doğru tanımayanlar... Sadece kendine demokrat olanlar...

Evvela birbirimize güven duymak zorundayız. Herkes mi kötü? Herkes mi hain, satılık? Bu karşılıklı suçlamalar, bütün diyalog ve uzlaşma zeminlerini yok ediyor. Anlamsız, faydasız bir kavganın anaforunda iyiyi, güzeli arayan sesler duyulmuyor. Birbirimizi dinlemiyor, anlamak istemiyor ve çatışıyoruz...

İçine düştüğümüz badireler çok çetin. Türk-Kürt, Sünni- Alevi, laik-dindar farklılıkları, çatışmalara kaynaklık etmemeli. Türk Kürt'e, Kürt Türk'e, Sünni Alevi'ye, Alevi Sünni'ye, dindarlar laiklere, laikler dindarlara güven duymadan düze nasıl çıkacağız? Herkes kendi hatasını kabul etmeden, benim de yanlışım oldu demeden, bir defa olsun özeleştiri yapmadan yeni bir dönemi nasıl başlatacağız?

Bunu başarmanın bir adımı var. Birbirimize hüsnü zanla bakacağız. "Ben iyiyim, herkes kötü", "benim gibi düşünmeyenler asla iyi niyetli olamaz", "bu ülke, bu vatan bizim, kimse bizim kadar sevemez", "biz iktidar olursak devlet kadroları helal, bizim gibi düşünmeyenler iktidar olursa o makamlar ele geçirileceği için haram..." duygusundan vazgeçmeden nasıl anlaşacağız?

"Evet" çıkınca memleket elden gitmiyor. O kara propaganda argümanı "sivil vesayet" gelmiyor. "Hayır" diyenlerin samimi endişelerini empati yaparak anlıyorum. Tamamen haksız da değiller. Sert üsluplar, kabadayılığa kaçan tavırlar ürkütücü oluyor.

Ama bir hakikat daha var. Bu ülkede merhameti, şefkati, ileri demokrasiyi, insanî değerleri benimseyen, bayraklaştıran bir geliş var. Evrensel insanî değerleri ölçü alan, herkesin konumuna saygılı olmayı esas kabul eden, "insan çok değerli, biz önce insanız" diyen, iç barışın teminatı, gönülden konuşan, gönüllere giren milyonların, ruhları dirilten bir gelişi var. Bu insanların samimiyeti, üslubu, duruşu, kimsenin "padişah"lığına, kimsenin diktatörlüğüne geçit vermeyecektir.

"Acaba" diyebilirsiniz. Birkaç seneye ihtiyacımız var. Yaşayan herkes görecek...

Bayramınızı tebrik ediyor, sağlık ve mutluluk diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi