M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Evet!

Evet!

Yakın tarihimizde inançları, görüşleri, fikirleri, tenkitleri yüzünden:

* Nice din alimi, karakuşî mahkemelerde yargılanmış, kimisi asılmış, kimisi zindanlarda çürütülmüştür.

* Arapça Ezan-ı Muhammedî okunması ağır suç sayılmış, okuyanlara câni muamelesi ve işkence yapılmıştır.

* Allah'ı topluca zikretmek, tespih çekmek, ilahî okumak suç sayılmış, yapanlar tutuklanmış, hapse atılmıştır.

* Bir evde toplanıp çay içmek, dinî kitaplar okumak, dinî sohbet yapmak suç sayılmıştır.

* Nice mahkemenin kesinleşmiş beraat kararları olmasına rağmen bunları yapanlar binlerce defa hukuk ve adalet prensiplerine aykırı olarak tekrar tekrar mahkemeye verilmiştir.

* Din, vicdan, inanç hürriyeti tümüyle ayaklar altına alınmıştır.

* Din hizmetlisi yetiştiren bütün okullar, kurslar kapatılmıştır.

* Bazı uzak köylerde, cenazeleri yıkayacak, kefenleyip namazını kılacak din görevlisi olmadığı için cenazeler sıcak havalarda bozulmuştur.

* Bu memlekette on bin tarihî cami, mescid, medrese, tekke, taş mektep, imaret binası Vakıflar idaresi tarafından satılmış, kiraya verilmiş, yıktırılmıştır. Büyük miktarda vakıf arazisi ve binası kapanın elinde kalmıştır.

* Gizlice din ve Kur'ân dersi veren hocalar; caniler, katiller, haydutlar gibi kelepçelenip götürülmüştür.

* Gazetelerin ve dergilerin dinî yayın yapması yasaklanmıştır.

* Kazım Karabekir Paşa'nın "İstiklâl Harbimizin Esasları" isimli kitabı Sinan matbaasından alınmış, Topkapı surları civarında yakılmıştır.

* Camiden çıkarken, dalgınlıkla namaz takkesini başında unutan Müslümanlar tutuklanıp hapse atılmıştır.

* Erzurum'da Şalcı Bacı diye tanınan zavallı bir kadıncağız İstiklâl Mahkemesi kararıyla asılmıştır.

* Arapça ve Osmanlıca kitaplar sokaklarda, meydanlarda üzerlerine gazyağı dökülerek yakılmıştır.

* Bütün ecdat ve evliyaullah türbeleri kapatılmıştır.

* İmamlar, müezzinler, müftüler, vâizler, dersiâmlar maddî sıkıntı içinde süründürülmüştür.

* Rusya'da Stalin, Türkiye'de Millî Şef din ve dindarlara karşı korkunç bir terör uygulamıştır.

* Ziylan deresine doldurulan binlerce halk makineli tüfek ve sahra topu ateşiyle toplu kırım ve kıyıma mâruz bırakılmıştır.

* Doğunun ve güneydoğunun eşrafı evlerinden barklarından, yurtlarından alınıp Batı taraflarına çil yavrusu gibi dağıtılmış, dönmelerine izin verilmemiştir.

* Bediüzzaman'a kan kusturulmuştur.

* Düzmece Menemen vak'ası bahane edilerek ŞeyhErbilli Es'ad efendi iki büklüm yaşlı haliyle tutuklanmış, hastahanede şehid edilmiştir. Oğlu Şeyh Ali efendi idam edilmiştir.

* Mukaddesatımıza, ecdadımıza hakaret edilmiştir.

* Hangi birini sayayım...Yakın tarihimizde evrensel insan hakları, millî kimlik ve kültür ayaklar altına alınmıştır.

* Müslümanlara, bazen gâvurun bile yapmayacağı eziyetler, işkenceler yapılmıştır.

* Dindarlık suç sayılmıştır.

* Adalet ve hürriyet çiğnenmiştir.

* Din ve inanç güvenliği kaldırılmıştır.

Kendime büyük mazlum demekten hayâ ederim ama elli senelik gazetecilik ve yazarlık hayatımda çok haksızlığa uğradım, çok acılar çektim. Mahkemelerde süründürüldüm. Sonradan kaldırılan zulüm kanunlarıyla hapis ve sürgün cezalarına çarptırıldım, altı seneye yakın yurt dışında sürgün hayatı yaşadım, evim yazıhanem defalarca arandı, kitaplarım ve evrakım müsadere edildi, hakaretlere ve iftiralara uğradım. İki günlük gazetem batırıldı.

Allah bu Müslüman millete o eski karanlık zulüm günlerini bir daha göstermesin.

Anayasa değişikliği devede kulaktır, isteklerimin binde birini bile karşılamamaktadır, bazı sakıncalı tarafları vardır ama yine de EVET diyeceğim.

Zulme, dinsizliğe, diktatörlüğe, vesâyet demokrasisine, resmî ideolojiye hayır; demokrasiye, gerçek cumhuriyete, insan haklarına EVETEVETEVET...

* (İkinci yazı)

Yanan ormanların ahı
Yine orman yangınları. Cayır cayır yanıyor ormanlarımız. Ormanlarda sadece ağaçlar, bitkiler yanmıyor binlerce çeşit hayvan ve böcek yanıyor. Bu yananların ahı çok büyüktür. Sağda solda yanan birkaç ormanın ahı, vebali bütün ülkenin, bütün halkın üzerine uğursuzluk getirir.

Ağaçlar yanıyor, çalılar yanıyor, otlar yanıyor... Ayılar, kaplumbağalar, tilkiler, kirpiler, çakallar, yılanlar, kuşlar yanıyor. Milyonlarca, milyarlarca böcek ve diğer canlı yanıyor.

Ormanlar nasıl yanıyor?

Birkaç ihtimal var:

* Birinci ihtimal: Kasıtsız, kaza ile yanıyor. Kundakçı falan yok. Yangının çıkmaması için önceden bütün tedbirler alınmadıysa, yangın başladıktan sonra gereken bütün söndürme faaliyetleri doğru dürüst yerine getirilmediyse sorumlular suçludur. Dünyada yanmasalar bile âhirette yanacaklardır.

* İkinci şık: Yangınlar kasıtlı çıkartılmaktadır. Arazi mafyası vs... Allah'ın laneti bu kundakçılar üzerine olsun!

Ağaçların, çalıların, bütün bitkilerin canları vardır. Duyguları vardır. Hattâ bazı konularda onlar insanlardan daha ileridir. Bitkilerin, insanların içinden geçeni anladıklarına dair ilmî araştırmalar yapılmıştır.

Fatih Sultan Mehmed "Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim" sözünü boşuna söylememiş.

Lüzumsuz yere ağaç kesen cânidir.

Ormanları yakanlar, yaktıranlar, yakanları (başkalarına ibret-i müessire olacak şekilde) cezalandırmayanlar, ormanları korumak için gerekli bütün tedbirleri almayanlar, oy almak için ormanları kestirenler Mahkeme-i Kübra'da bu suç ve günahlarının hesabını vereceklerdir.

Onların dünyada da akıbetleri iyi olmaz. Herkes anlamaz bilmez ama bir sille gelir ve perişan olurlar.

Ağaçlar, çalılar, otlar, çiçekler, hayvanlar, böcekler, kuşlar cayır cayır yanıyor. Göklere sadece alevler ve dumanlar yükselmiyor, ahlar da yükseliyor. Bu ahlar yakar...

Ormanları kasıtlı olarak kundaklayıp yakacaklar ve sonra "Orman vasfını yitirmiş araziye" yapıları konduracaklar, voliyi vuracaklar, malı götürecekler, çok çok çok zengin olacaklar. Bu çılgın adamlar cehenneme ev yaptırdıklarının farkında değiller. Yanasıcalar!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi