Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Referandumun galipleri ve mağlûpları

Referandumun galipleri ve mağlûpları

Yıl 1980... “İhtilâl”den birkaç ay önce... Bildiğiniz, gibi, o zamanlar Kars’a, şu anda ise Iğdır’a bağlı Tuzluca’da askerlik yapıyorum... Bölük Komutanı yüzbaşımız, bir gün “dinî bir soru” sormuştu... Ben de cevap vermiştim... “Hayret” demişti; “Aynı soruyu Keşan’da da sormuştum, yine aynı cevabı almıştım... Aranızda bir bağlantı olmadığı halde, aynı cevabı nasıl veriyorsunuz?”... Demiştim ki; “Aynı cevabı veriyoruz, çünkü aynı kaynaktan besleniyoruz... Dinimiz İslâm, kaynağımız Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerif’lerdir... Biz, bu kaynağın dışına çıkamayız... Edirne’de de olsak, Ardahan’da da olsak, Trabzon’da da olsak, Diyarbakır’da da olsak, aynı cevabı veririz... Çünkü hepimiz aynı Kıble’ye yöneliyor, aynı Secde’ye baş koyuyoruz.”
Yüzbaşı şaşırmıştı... Ama, ortada şaşıracak bir durum yoktu... Çünkü bu milletin mayasında “İslâm” vardır ve tavırlarını da “inanç”ları belirler... Kim “İslâm’a mesafeli” ise, yani tavırlarını “inanç”ları belirlemiyor ise, “birlik ve beraberlik” görüntüsü de o kadar zedelenir!..
İNANÇLARA HİÇ OLMAZSA SAYGI GÖSTERİN!
İşin esasına bakacak olursak;
Bunu, “referandum sonuçları”nda da gördük... Bütün “şişirme”lere, bütün “pompalama”lara ve bütün “rüzgâr estirme”lere rağmen CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun başarılı olamamasının temel sebeplerinden biri de; Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci’nin hazırlattırıp, bilboardlara astırdığı o “afiş”tir!..
Evet, “başörtülü hanım”ları “rahibe”lere benzeten o afiş!.. Bunun, “CHP’ye oy kaybettirmediğini” iddia etmek, “gerçeği görememek”ten başka bir şey değildir..
Aynı şekilde;
“Kaset ve kasket artığı” bir genel başkanın; yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Türbanı biz çözeriz” diye ortaya çıkıp da; “Nasıl çözeceksin” diye soranlara, “Arkadaşlarımız üzerinde çalışıyor” diye “güven vermeyen” bir cevap vermesi de, oyların “Evet”e kaymasında büyük rol oynamıştır!.
Bunu “inkâr” etmek, “milletin sağduyusunu inkâr” demektir ki; arzu edenler, bundan sonra da “yarasa”lığa devam edebilirler...
Ama, şunu unutmasınlar;
Bu ülkede “din” gerçeğini inkâr ve ihmal etmek demek, “millet” gerçeğini de inkâr ve ihmal etmek mânâsına gelir ki; “yenilgi”den haz alanlar “böyle yapmaya” devam edebilirler ama her seferinde “milletten şamar” yiyeceklerini unutmasınlar!..
İZMİR’DE EKSEN KAYMASI MI?
Bunu böylece ifade ettikten sonra, gelelim referandum sonuçlarını “tahlil” etmeye...
Önce “kendimden” başlayayım:
“Tatil”den döndükten sonra, “Ege’de 3 hafta” başlıklı 3 Ağustos 2010 tarihli ilk yazımda, “referandum anketleri”nin sonucuna bakarak demiştim ki; “İzmir yüzde 62 Hayır, yüzde 38 Evet diyorsa, bunun Türkiye geneline yansıması yüzde 60 civarında Evet olur!”
Öyle de oldu... İzmir, “yüzde 63 Hayır, yüzde 37 evet” dedi ki, bu da Türkiye geneline “yüzde 58 Evet” olarak yansıdı...
Tabiî, şunu da eklemek gerekir:
CHP’nin İzmir’den beklentisi “yüzde 70 civarında Hayır”dı... Bu oranı yakalayamamış olmak, İzmir’de de “eksen kayması”nın başladığını, “müsbet”e doğru gidildiğini gösterir.
Bir gün, İzmir de “Evet” diyecektir.
BENİ BOYKOT YANILTTI!
Gelelim, “genel tahmin”ime:
Biliyorsunuz, 27 Ağustos 2010 tarihli yazımda; “tahminimi” soranlara, bir “hesap” yaptığımı söyleyip, aynen şöyle yazmıştım:
“Yüzde 62”
Sonra da eklemiştim:
“AK Parti’nin oyu yüzde 40 civarında... Buna MHP’lilerin yüzde 7’sini ekleyin... En az yüzde 5 de CHP ve sol tabandan gelir... Etti mi yüzde 52... Bunun üzerine yüzde 4 BDP’den, yüzde 3 SP’den, yüzde 2 BBP’den, yüzde 1 de Demokrat Parti ve diğerlerini eklerseniz, eder yüzde 62...
Tabiî, 3 aşağı-5 yukarı olabilir ama yüzde 60 civarı kesindir!”
Ne yalan söyleyeyim;
“Az farkla” yanıldım...
Tamam, “yüzde 58” oy da “yüzde 60 civarı”na girer ama, benim beklentim “yüzde 60”tı...
İşin doğrusu, beni aldatan BDP oldu... “BDP’den yüzde 4 beklediğimizi” söylemiştim ya, “boykotun bu kadar yaygın uygulanacağını” düşünememişim!..
Eğer “baskı”lar ve “ölüm tehditleri” bu kadar etkili olmasaydı, Kürt vatandaşlar sandığa giderler ve oylarını da “Evet”ten yana kullanırlardı...
Nitekim, “Boykot”a rağmen, “ölümü göze alıp” sandığa giden “Kürt vatandaşlar”ın oy kullandığı Ağrı, Bingöl, Batman, Siirt ve Van’da, “çok yüksek oranda Evet” çıkmıştır...
Eğer Doğu ve Güneydoğu’daki vatandaşlar özgürce oy kullanabilselerdi, bunun “Türkiye geneli”ne yansıması “En az yüzde 2” olurdu ki; bu da “yüzde 60 evet” demekti...
Neyse;
CHP’lileşip de “bahane” aramayalım...
Yüzde 62 dedim, yüzde 58 çıktı...
Yine de “iyi tahmin”di!..
Ya “anket şirketleri” gibi yapsaydım!.. CHP’li Tarhan Erdem dışındaki anketçiler gibi “Evet ve Hayır başabaş” deseydim, halim nice olurdu?..
Herhalde, bugün “anket tekerlekleri”ni takacak “kağnı” arardım... Bereket ki, onlar gibi çuvallamadım... Yoksa, insan içine çıkamazdım!..
Öyle ya;
“Rezil-kepaze” olurdum!..
“BİZİM PATRON”DAN TAM İSABET!
Ama, itiraf edeyim; bizim gazetenin “tahmin galibi” Genel Yayın Koordinatörümüz Mustafa Karahasanoğlu’dur... Biz, ona kâh “ağabey” deriz, kâh “patron” diye hitap ederiz...
“Bizim patron”, daha “referanduma 3 hafta kala” açıklamıştı tahminini:
“Yüzde 57 Evet, yüzde 43 Hayır!”
İki-üç gün sonra, “rakamları revize etmek istiyorum” demişti;
“Yüzde 57.25 Evet, yüzde 42.75 Hayır!”
İster inanın, ister inanmayın;
Cuma gecesi oynanan “Türkiye-Sırbistan Basketbol Maçı”nın, “bir” farkla da olsa galibiyetimizle” bitmesinin ardından, Cumartesi sabahı tekrar aradı:
“Tahminimi son defa revize edip, Evet’lere yüzde 0.25 daha ilâve etmek istiyorum... Çünkü bu maç, moral ve başarıya hasret milletimizi coşturmuştur... Bu coşku, mutlaka sandığa da yansıyacaktır... Onun için, tahminimi son defa revize ediyorum;
Evet, yüzde 57.50
Hayır yüzde 42.50”
Hemen kayda geçirdim.
Çünkü ben; 1970’li yıllardan beri beraber olduğumuz Mustafa Karahasanoğlu ağabeyin “siyasi tahmin”lerine hep itibar ederim...
Bugüne kadar hiç yanılmadı.
Hatta, diyebilirim ki;
1994’te yapılan “belediye başkanlığı” seçimlerini, neredeyse “küsurat”larına kadar bilmişti...
Ne de olsa;
O da “çekirdekten yetişme!”
Ömrü, “siyaset”in içinde geçmiş...
İşte, yine konuşturdu klâsını...
Şu hâle bakın;
“Cumartesi sabahı”nda yaptığı tahmin, neredeyse “yüzde yüz isabet” kaydetti.
“Yüzde 57.5 Evet” dedi,
“Yüzde 57.9 Evet” çıktı.
Böyle bir tahmine “şapka” çıkarılır...
Bravo “Bizim patron”a!..
Buna, “tam 12’den vurmak” denir!..
AYDIN DOĞAN TV’LERİ HAVLU ATTI
“Patron” dedim de aklıma geldi...
Daha önceki seçimlerde, “sabahlara kadar seçim programı” yapan Aydın Doğan’ın televizyon kanalları, niye erkenden havlu attılar, anlayamadım...
Kanal D ekranlarında Mehmet Ali Birand ve Star ekranlarında Uğur Dündar, ne güzel “referandum programı” yapıyorlardı...
Ama sonuçlar geldikçe ve “Evet”ler yükseldikçe, suratları “Çarşamba çanağı”na döndü!.. Yüzleri ekşidikçe ekşidi!.. Çağırdıkları konuklar da, ağırlıklı olarak “Erdoğan’ın lehinde” sözler sarfetmeye başlayınca, özellikle Uğur Dündar’ın yüzü şekilden şekile, renkten renge girdi ve bir de baktık ki, “program bitiverdi!”
Aaa, o da ne;
Ekrana “dizi film” veya “Çok Güzel Hareketler Bunlar” konuluverdi...
Show TV de onlardan geri kalmadı... O da “Var mısın, Yok musun” adlı yarışma programını yayına soktu, iyi mi?!?..
“Hayır”lar önde çıksaydı var ya, seyreyleyin ekranlardaki şenliği... Sabaha kadar “konuk” çağırırlar, daha da olmadı “nöbetçi konuk”ları getirtirler, sabaha kadar ahkâm kesip, Hükümet’i bile götürürlerdi!..
Ama, hevesleri kursaklarında kaldı!..
Herhalde, erkenden yatmaya gittiler!..
Ama “uyuyabildiler” mi, bilmem!..
Hayır, özellikle Uğur Dündar’ın, gözlerine uyku bile girmediğini, sabaha kadar “koyun saydığını” garanti edebilirim!..
Eee, ne de olsa;
Onlar, “Evet” oyu veren insanları “koyun” olarak görmüşler ve hatta “koyunlu afişler” bastırtıp, “Koyunlar da Evet diyor” demişlerdi ya; herhalde “Uğur Dündargiller” sabaha kadar “koyun”(!) saymışlardır!..
Tabiî, sayabildilerse!..
BİNGÖL, KILIÇDAROĞLU VE BAHÇELİ
Sonuçlara kısa kısa değinecek olursak;
¥ Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “ilk mitingini” yaptığı, BDP’nin ise son mitingini yaptığı Bingöl’de yine sürpriz çıkmadı... “12 Eylül Darbe Anayasası”na en çok “Hayır”ın çıktığı Bingöl, bu Anayasa’nın değişmesine de en çok “evet” diyen il oldu... Katılımın yüzde 77.7 olduğu Bingöl’de yüzde 95.3 Evet, yüzde 4.7 Hayır çıktı ki, Bingöllüleri yürekten kutluyorum... Tabiî; “Evet şampiyonu Ağrı”yı, Batman, Siirt ve Van halkını da tebrik ediyorum...
¥ Malûm, “referandum”un en öne çıkan konusu, “Kılıçdaroğlu’nun oy kullanamaması” oldu...
Şu hale bakın; “ülke yönetmeye” talip bir adam, oyunu bile kullanamadı!.. Oyuna sahip çıkamayan bir adam, ülkeye nasıl sahip çıkar acaba?..
Bence en gırgırı, “BDP’nin teşekkürü” oldu... BDP’liler; “Bizimle aynı tavrı gösterdiğiniz için teşekkür ederiz” demişler ve de eklemişler; “Eğer Boykotçu olduğunuzu bilseydik, sizinle ittifak yapardık!!!”
Kılıçdaroğlu, anlar mı acaba?!?..
¥ Referandumda “hezimete” uğrayanlardan biri de, elbette MHP ve Devlet Bahçeli oldu... Bahçeli, “memleketi Osmaniye’de bile” kaybetti... Tabiî, 29 Mart’ta “Belediye Başkanlığı kazandığı” iller de tek tek düştü...
Bahçeli’nin, sonuçlar belli olduktan sonra “Hodri Meydan!.. Buyurun erken seçime” demesi; “Yenilen pehlivan güreşe doymazmış” yorumlarına yol açtı ama beni en çok güldüren, MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır’ın değerlendirmesi oldu... Dün, “yüzde 42 oranındaki Hayır oyları, MHP’nin görüşlerine itibar edildiğinin göstergesidir” demez mi, acı acı güldüm...
Öyle ya; o oylarda “CHP’nin görüşleri” de var... Vazgeçtik CHP’den, yüzde 42’nin içinde “Türkiye Komünist Partisi’nin oyları” da var...
Bay Şandır; “MHP ile TKP’nin aynı kulvarda buluştuğunun” farkında değil herhalde!..
......
Neyse, bu pilâv daha çook su kaldırır!..
Bugünlük bu kadar deyip, “tahlil”lerimize yarın devam ederiz inşaallah...
Sonuç olarak;
“Özgürlükçü”leri tebrik ediyorum!..
“Darbeci”lere geçmişler ola!..
================
Güle güle, gülen insan
Allah (c.c.) rahmet eylesin... Cenab-ı Hakk, mekânını, inşaallah “cennet” eyler... “Çok zengin” biri değildi Nuri Aykon... Ama, “gönlü o kadar zengindi” ki; Akit’in “ekonomik linç” sonucu “kapanmak” zorunda kaldığı günlerde ziyaretine gitmiş ve durumu anlatmıştık... “Takmayın kafanıza” demişti; “Siz varsanız, ben de varım!”
Bizlere önayak oldu... “Borç-harç” buldu, buluşturdu ve “Vakit’le devam” etmemizin yolunu açtı... Biz, “Vakit ailesi” olarak ona çok şey borçluyuz... Çünkü o, bize sadece “maddi yardım”da bulunmadı, aynı zamanda “manevi desteği”ni de hiç esirgemedi.
Şöyle bir düşündüm de; onunla tanışalı “tam 17 yıl” olmuş... O günden bu yana, bir gün olsun suratının asıldığını hiç görmedim... “Babacan” bir tavırla hep güler, hep gülümserdi... 17 yıl boyunca, bir Allah’ın kulu çıkıp da, hakkında olumsuz bir şey söylemedi... Hep “iyi”liğinden, “dürüst”lüğünden, “sıcak”lığından ve “sevecen”liğinden söz ettiler...
Bir “teravih namazı” sonrası, hem de “Kadir Gecesi”nde, muzdarip olduğu “yüksek tansiyon”dan hastaneye kaldırıldı ve komadan çıkamadı... Dün sabah, “Hakk’a yürüdüğünü” öğrendik... Cenab-ı Allah, Nuri Aykon ağabeyimize “rahmet” eylesin... Yakınlarına ve sevenlerine “sabr-ı cemil” niyaz ediyorum...
İyi insanlar, iyi atlara binip gidiyorlar işte...


Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi