Cemal Nar

Cemal Nar

Bir Dakika Sayın Bakan

Bir Dakika Sayın Bakan

"Eğer sportif bir organizasyon yapıyorsanız, uluslararası kurallara uymanız gerekir. FIBA istiyorsa pon pon kızlar çıkmalıdır. Ben kendim şahsen buna karşı olsam da kurallara uymak gerekir. Hergün gazetelerde çıplak kadın fotoğrafları var. Ama ne yapıyoruz o gazeteleri yine de okuyoruz. Mini etekli, bikinili kadınlarımız da bizim başımızın tacı. Biz, önce çarşafa rozet takıp daha sonra çarşafı ayaklar altına almıyoruz. Bizim için mayolu, çarşaflı ya da başörtülü kadın da birdir" (*)

Kim söylüyor bunları?

Pon pon kızların sahneye çıkmaması nedeniyle Türkiye'nin aldığı cezaya değinen Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak.

Aslında bu konuşmanın bir de öncesi var. Dünya Basketbol Şampiyonası'nın madalya töreninde Sayın Gül ve Sayın Erdoğan'ın protesto edilmesini sert bir dille eleştirmiş, “Seviyesiz ve terbiyesizler büyük ayıp işledi" demiş.

Bu dediklerinde de yerden göğe haklı. Madalya töreninde devlet erkanı yuhalanıyor. Bu ne kadar ayıp bir şey Allah aşkına?

Haberden öğreniyoruz ki yabancıların yanında kendi Cumhurbaşkanını ve Başbakanını yuhayalacak kadar terbiyeden yoksun olan azgın azınlığa ceza geliyormuş. Varsın gelsin, iyi olur. Terbiyesizliğin ödül aldığı yeter artık...

Fakat Ak Partili bakana pon pon kızlar savunması yakışıyor mu? Şu sözlere bakınız: “Eğer sportif bir organizasyon yapıyorsanız, uluslararası kurallara uymanız gerekir. FIBA istiyorsa pon pon kızlar çıkmalıdır.”

Bu ne demek şimdi? Olmadı Sayın Bakan, size hiç yakışmadı!

Üç kuruş için mahrem yerlerini açarak kadınlık izzet ve şerefini ayaklar altına alan bilmem ne kılıklı kızların basketbol maçıyla ilgisi ne? Bu nasıl kural olur?

Bu kural yanlış ise, kural diye tepki duyulmayacak mı? Bu tepkiler değil midir yanlış yasaları yok eden? Nerde sivil itaatsızlık? Demokratik tepki nerde? İzah nerde? Çaba nerde?

Bakan Bey “Ben kendim şahsen buna karşı olsam da kurallara uymak gerekir” demiş. Olmadı sayın Bakan! Sen dinine, imanına, örfüne, adetine ters düşen bir olayı FİFA kural etti diye kabullenir de uyarsan, en azından şuursuz ve bilinçsiz bir Müslüman duruma düşebilirsin ki bırakın bakan seviyesinde bir insanı, biz hiçbir insana bunu asla yakıştıramayız.

Lüften kendinize yakışanı yapınız. O da çirkin kurallarla mücadele etmektir. Ak Parti bunun için vardır değil mi? Değilse, ne diye statüko ile mücadele diyerek ülkenin huzurunu kaçırıyorsunuz? Ülkenizdeki beğenmediğiniz kurallara da uyun öyleyse? Daha dün onca masraf yaparak niye referanduma gittiniz? Yok, onlara karşı çıkıyorsanız, FİFA da kim oluyor?

Bir de herkese şirin görünmeye çabalamak da neyin nesi? Kim kabulleniyor ki bunu? Bu yağcılık ve dalkavukluktan ötürü hiç “aferin” aldınız mı? Aldıysanız içinize sindi mi?

Ne demek şu sözler: “Mini etekli, bikinili kadınlarımız da bizim başımızın tacı. Biz, önce çarşafa rozet takıp daha sonra çarşafı ayaklar altına almıyoruz. Bizim için mayolu, çarşaflı ya da başörtülü kadın da birdir."

Acaba Ak Partiye oy verenler ne diyor bu sözlerinize? Acaba onlar için de mayolu, çarşaflı ya da başörtülü kadın da bir mi? Acaba mini etekli, bikinili kadınlarımız da onların başının tacı mı?

Mesela bana göre değil. Örtü, tesettür Allah Teâlâ’nın emri ise, iman edip uygulayan Salih ve takvalı Müslümanlar ile uygulamayan fasık, facir ve günahkar Müslümanlar bir değil. İyilik ile kötülük bir değil.

Nasıl olabilir ki?

Bunların bir olması demek, Allah Teâlâ’nın emirlerini ciddiye almamak demektir, laubaliik demektir, dinde cıvıklık demektir. Bakanı bu açıdan ciddiyete davet ediyoruz.

En azından “devlet ve yasalar önünde bir” desin, “bizim için” demesin. Değilse bu işin bir de itikadî boyutu vardır ki çok tehlikelidir.

Nedir o tehlike?

Bakan beyin kastını bilmem, şimdi bu sözüm ona değil. Ama bir insan farz ile haram arasında bir fark görmezse, ikisine de aynı değeri verirse, burada bir inkar şaibesi yok mudur? Hiçbir Müslüman Allah Teâlâ’nın çirkin gördüğünü güzel göremez, güzel gördüğünü de çirkin göremez. Değilse bu İslam’dan çıkmak – irtidar - olur.

Bizim mücadelemiz de işte buradadır. Yani iman davasıdır. Çünkü bu dünyada birçok insan kendini Müslüman sandığı halde dinden çoktan çıkmış gitmiş ve kafir olmuştur da haberi yoktur!...

İşin garibi ve daha beteri, kimi bu gibiler bizim gibi uyaranlara da düşman oluyorlar.

Yahu ben seni cehennem ateşinden kurtarmaya çalışıyorum, sen bana niye kızıyor ve düşman oluyorsun? Teşekkür etmek yerine kızmak ve cezalandırmaya çalışmak akıl kârı mıdır?

Cehalet budur işte!

Maalesef cehaletin akılla mantıkla izahı yoktur.


(*)https://www.habervaktim.com/haber/ 141976/terbiyesiz_guruha_ ceza_geliyor.html

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi