Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Adabank Savaşı’nın ardındaki yüzde 58 hazımsızlığı!

Adabank Savaşı’nın ardındaki yüzde 58 hazımsızlığı!

Her zaman yazarım ya; “Bazı şeyler göründüğü gibi değildir”... Bunu en güzel anlatan hikâyelerden biri de, “vezir” ve “padişah”ın hikâyesidir... Geçenlerde, çocuk sayfamız “Gülbahçe”de de yayınlanmıştı hikâye... “İyi yürekli bir vezir”, kendisinden “yardım” isteyen “yoksul”lara borç para vermektedir... Yoksullar, “bunu ne zaman geri ödeyeceklerini” sorduklarında; “padişahımız ölünce ödersiniz” cevabını vermektedir... Ortalıkta “gammazcı” mı yok; vezirin böyle dediğini duyan bir “ispiyoncu”, doğruca padişahın huzurunu varır ve der ki; “Efendimiz; sizin veziriniz hazineden muhtaçlara borç para veriyor, vadesini de sizin ölümünüze bağlıyor... Demek oluyor ki, bu veziriniz, sizin bir an önce ölmenizi istiyor!”... Vezirinden emin olan padişah, yine de vezirini çağırtır ve anlatılanların doğru olup olmadığını sorar... Vezir, “doğrudur hünkârım” der;
“Gerçekten de muhtaçlara borç para veriyor ve vadesini de sizin ölümünüze bağlıyorum... Ama bunu; sizin bir an önce ölmenizi istediğimden değil, tam aksine devletimizin başında daha uzun süre kalmanızı arzuladığımdan yapıyorum” der...
Padişah, “nasıl yani” diye sorduğunda da, şu cevabı verir:
“Haşmetmeab, malûmlarınız olduğu üzre; borcun vadesi, borçluya kısa gelir... Sürekli vade gelmesin diye dua eder... Ben de, vadeyi sizin ölümünüze bağladım ki; borçlular, sizin uzun yaşamanız için dua etsinler... Yine bilirsiniz ki; Allah katındaki makbul dualardan biri de, borçlu kulların duasıdır... Benim de maksadım; ömrünüzün uzunluğu, sağlık ve afiyetinizdir.”
İNGİLİZ GAZETESİNİN AMACI NE?
Hikâyeden de anlaşılacağı gibi; bazı şeyler “göründüğü” veya “gösterildiği” gibi değildir... “Ölüm” istiyor gibi gösterilen olay, tam aksine “uzun bir ömür” temennisi olabilir...
Tabiî, “menfi” gibi gösterilen olaylar da, pekalâ “müsbet” olabilir!..
Hani, “İslâm’ın kuralı”dır ya;
“Ameller niyetlere göredir.”
Asıl olan “niyet”tir, “maksat”tır!..
Önceki günkü Vakit’in “Dış Haberler sayfası”nda bir haber okudunuz...
“İsrail’e yakınlığı” ile bilinen İngiliz The Daily Telegraph gazetesi, “Batılı diplomatları” kaynak göstererek verdiği haberde; “İran’ın AK Parti’ye 25 milyon dolar yardımda bulunduğu, bu paranın Erdoğan’ın üçüncü defa seçilmek için harcanacağı” iddia ediliyordu...
Dış Haberler editörlerimiz, “İngiliz gazetesinin yapısı”nı çok iyi bildiklerinden, bu haberin altında bir “bit yeniği” yani “İsrail parmağı” olabileceğine dikkat çektiler ve haberi de buna göre verdiler... Ki, daha sonraki saatlerde; AK Parti, bu haberi “resmen” yalanladı ve gazeteden “özür dilemesini” istedi...
Bir süre sonra da, söz konusu haber, gazetenin “internet ana sayfası”ndan kaldırıldı!..
Nasıl olsa “çamur” atmışlar ve “mesaj” yerine ulaşmıştı ya, artık kaldırabilirlerdi...
Bu “sansasyon” haber, Türkiye kamuoyunda çok tartışıldı, iktidara “çamur” atmak için kullanıldı!..
İyi de, “İngiliz gazetesi” niye böyle bir haber yapmış, niye “AK Parti’yi zor durumda bırakmak” istemişti?..
İşte “dananın kuyruğunu kopartacak” soru:
“Böyle bir günde, niye böyle bir haber?”
Dedik ya;
“Bazı şeyler göründüğü gibi değildir!”
ADABANK’TA İRAN-İSRAİL ÇEKİŞMESİ!
“İsrail yanlısı” İngiliz gazetesi The Daily Telegraph böyle bir haber vermiştir çünkü, İsrail, “Türkiye’deki bir ihaleyi almak” istemektedir ama rakiplerinden biri de “İran”dır!.. Yani, o ihaleyi İran da almak istemektedir!..
İsrail, “İran’ı safdışı etmeli” ki, Türkiye o ihaleyi İsrail’e versin!.. Vermese de; “Türkiye’nin İranlaştığı” iddiaları, yeniden gündeme gelsin!..
Ne güzel taktik değil mi;
“Bir taşla, birkaç kuş birden vurmak!”
Efendim, “haberin perde arkası” şu:
TMSF, “Uzanların borcu”na karşılık el koyduğu Adabank’ı satışa çıkarmıştır... Satışın ihalesi 19 Ekim’de yapılacaktır!..
“Adabank’ın iki talibi” vardır:
İran ve İsrail...
İran; Adabank’ı satın almak istemektedir, çünkü, “BM ambargosu” yüzünden zor günler yaşamaktadır.
İsrail Adabank’ı satın almak istemektedir, çünkü bu işi “Türkiye’de büyüme” fırsatı olarak görmektedir.
Dolayısıyla, devreye CIA da girer, MOSSAD da... Amaç, İran’ın “bankacılık hamlesi”ni adım adım izlemek ve “Adabank’ı İran’a kaptırmamak”tır!..
Şu anda görünen manzara şudur:
¥ İran’a ait Bank Mellat’ın Türkiye’de şubeleri bulunuyor. Bank Mellat’ın müstakil banka olma isteğinin kabul edilmediği, bunun üzerine İranlıların halen satış aşamasında bulunan Adabank’la ilgili saha çalışması yaptığı biliniyor.
¥ İsrail menşeli Bank Hapoalim ise Türkiye’de bir yatırım bankası olan Bank Pozitif’in çoğunluk hissesini kontrol etmesine rağmen, mevduat toplayamıyor. Bankanın, mevduat toplama talebine Ankara sıcak bakmıyor. Türk-İsrail ilişkilerindeki gerilim sebebi ile Bank Hapoalim’in, Türkiye’deki mali işlerini büyütmesine Musevi lobisi itiraz ediyor... Buna rağmen grup, Adabank’la ilgili ihale sürecinde “bilgi odası”na girdiği için, ciddi alıcı olarak yorumlanıyor.
Ama, şu da bir gerçek:
İranlılar “ciddi bir teklif”te bulunursa, Ankara, buna engel çıkarmayacak!..
Bunu gören İsrail, şu anda “bütün hatlarıyla” hücum ediyor... MOSSAD ve CIA ajanlarını devreye sokmakla kalmayıp, “İngiliz gazeteleri”ni de devreye sokarak, bir anlamda “Türkiye’yi komplekse sokmak” istiyor!..
Sizin anlayacağınız;
İngiliz gazetesindeki, “İran’dan Türkiye’ye 25 milyon dolarlık yardım” haberinin ve “Türkiye’nin İranlaşacağı” yorumunun altında yatan sebep, işte bu “ihale”dir!..
İsrail, “ihale”yi alırsa ne alâ!.. Eğer alamazsa; “Türkiye’nin İranlaşacağı”ndan tutun da, Tayyip Erdoğan’ın “Seçilmiş Padişah” olacağına veya Türkiye’ye “Padişahlık” getireceğine kadar bir sürü “asparagas”a tanık olabilirsiniz!..
SAHİLLER VE BOYKOT NİYE POMPALANIYOR?
Şahsen ben; televizyonlardaki ve gazetelerdeki “referandum yorumları”nın perde gerisinde; “Adabank ihalesi” de dahil, “İsrail çıkarları”nın rol oynadığını düşünüyorum!..
Herhalde dikkatinizi çekmiştir;
“Yüzde 58 şoku” ile sarsılan çevreler, şoku atlatır atlatmaz, hemen “Sahillerin Hayır’ını” ve “BDP’nin boykot başarısı”nı gündeme getirmeye başladılar.
“Ortada kuyu var, yandan geç” misali; bazı “entel-dantel”lerin “Yüzde 58’in zaferi”ne hiç değinmeyip, aniden “BDP’nin boykot politikasını övmeye” başlaması, Orhan Miroğlu’nun deyimiyle, “hiç de hayra alâmet değildir!”
Şu hâle bakın;
Adamlar, tarihe “yenilgi duayeni” olarak geçecek Bay Deniz Baykal’ın bile “yenilgi” olarak kabul ettiği “Yüzde 42 Hezimeti”ni, neredeyse, “zafer” havasında sunup; “CHP, sahillerden içeri sızıyor” diyerek kakalamaya çalışırlarken, “Yüzde 58’in Zaferi”ni hiç görmüyorlar, görmek istemiyorlar!..
“Yüzde 58’den n’aaber” dediğinizde; “Ama” diyorlar, “BDP’nin boykotu da hayli başarılıydı!.. Hükümet, artık BDP’yi de muhatap almalıdır!”
Hangi başarı, ne başarısı?..
“Türkiye geneli”nde “15-20 milyon Kürt vatandaş”ın yaşadığını düşünürseniz; bir “sandığa boykot” uygulayanların sayısına bakın, bir de “sandığa gidenler”in sayısına!..
Sadece bu bile, “Kürtlerin temsilcisinin BDP olmadığını” gösterir!.. Kürt vatandaşların çoğu; “baskı” ve “tehdit”lere rağmen sandığa gidip “Evet” demişse, şunu bile diyebiliriz: “AK Parti, Kürtlerin de temsilcisidir!”
Gelin, görün ki, “yorum”lar öyle değil!..
Bazıları, bir yandan “CHP’nin, sahillerden içeri sızdığı” ile avunurken, bir yandan da “boykotun başarılı olduğunu” pompalıyorlar ki, “Yüzde 58’in Zaferi”, dolayısıyla AK Parti’nin başarısı gölgede kalsın!..
ERDOĞAN GÖZDEN DÜŞÜRÜLMELİ Kİ!
Sorarım size;
İzlenen bu “strateji”de, İsrail’in hiç mi dahli yoktur?.. İsrail, “medyadaki adamları”nı hiç mi devreye sokmamıştır!..
Öyle ya; “Evet ittifakı”nın başını çeken Tayyip Erdoğan, girdiği bütün seçimlerden “zafer”le çıkmakta, “engellenemez bir yükseliş grafiği” çizmektedir!.. Gittikçe “halkın gönlüne taht kuran” bir adam, bir gün gelir “Başkanlık Sistemi”ne geçer de, “koltuk” yerine “taht”ta oturmaya kalkarsa, İsrail’in hali nice olur?!?
İlişkiler şu an bile “çıkmazda” iken, “Daha güçlü bir Erdoğan”a nasıl diş geçirir İsrail, “çıkar”larını nasıl korur?..
O halde, Erdoğan gözden düşürülmeli!..
“CHP sahillerden içeri sızdı” denilerek gözden düşürülmeli, “BDP’nin boykotu başarılı oldu” denilerek gözden düşürülmeli, “Başkanlık Sistemi’ne geçilirse, Seçilmiş Padişah olacak” denilerek gözden düşürülmeli ki, “halkın teveccühü” kırılsın!..
Ki, “İsrail’in çıkarları”na halel gelmesin!..
Hiç şüpheniz olmasın ki;
“İran’dan AK Parti’ye 25 milyon dolar yardım” haberinin arkasından yapılan “Türkiye İranlaşıyor” yorumu da, bir “İsrail operasyonu”dur!..
Siz siz olun, “gösterilen”e değil, “perde arkası”na bakın!..
Çünkü bazı şeyler, “gösterildiği” gibi değildir!..
===================
Kemalist-Baykalist kavgası!
“Hayır” cephesi darmadağın!.. “Hayır” cephesi toz-duman!.. Ancak, düştükleri “berbat” durumdan dolayı üzülmesinler... Çünkü, bunlar, iyi günleri... Önümüzdeki günlerde yaşayacakları kavgayı tahayyül ettikçe, ben bile tırsıyorum...
Malûm; “yüzde 42”nin, 10’unu “DSP, DP ve küsurat”a vereceksiniz... Geriye kalır yüzde 32... İşte CHP ve MHP, şu günlerde bu “yüzde 32”yi bir türlü paylaşamıyor!.. Her ikisi de, “benim eserim” diyor.
Tabiî, “hezimetten pay kapma” yarışı, sadece CHP ve MHP arasında değil... CHP içinde de “yüzde 32 kavgası” var... “Baykalcılar” diyor ki; “Biz bıraktığımızda partinin oyu yüzde 28-30 idi... Peki Kılıçdaroğlu’nun başarısı nerede?”
“Kılıçdaroğlucular” da, Baykalcılara rezil olmamak için MHP’yi dışlayıp diyor ki; “Yüzde 42 CHP’nin eseridir.”
İyi de, yüzde 42 CHP’nin ise MHP nerede?.. Şunu demeye çalışıyorum: CHP’de herkes “Kılıçdaroğlu’nun Avrupa’dan dönüşü”nü bekliyor...
Kılıçdaroğlu döndükten sonra seyreyleyin gümbürtüyü!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi